Yağı nedir, Yağı ne demek

"Yağı" ile ilgili cümle

  • "Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm." - M. Ş. Esendal

Yerel Türkçe anlamı:

Düşman.

Diğer sözlük anlamları:

Düşman.

Bilimsel terim anlamı:

Kendisiyle karşılaşılan yumrukoyuncusu.

İngilizce'de Yağı ne demek? Yağı ingilizcesi nedir?:

rival

Yağı kısaca anlamı, tanımı:

Yağılaşma : Yağılaşmak işi.

Yağılaşmak : Düşman olarak karşı karşıya gelmek, savaşa tutuşmak.

Yağılık : Düşmanlık.

Yağıltı : Derideki yağ ve ter bezleri tarafından salgılanan, lifleri bir kılıf gibi sararak dış tesirlerden koruyan madde.

Yağımsı : Yağsı.

Yağıp gürlemek : Birine çok sinirlenmek.

Yağır : Atın omuzları arasındaki yer. Sırt, arka, iki kürek arası. Kel. Çoğunlukla bu yerde eyer ve semerin açtığı yara.

Yağış : Yağmur. Yağan yağmur veya kar miktarı. Yağma işi. Havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi, ağış karşıtı.

Yağış düzeni : Yıllık ortalama yağış tutarının aylara veya mevsimlere dağılışı.

Yağış göstergesi : Yağış durumunu ölçen ve gösteren alet.

Yağış haritası : Bölgelere göre yağış yoğunluğunu ve türünü gösteren harita.

Yağışlı : Yağışı çokça olan. Yağışı olan.

 

Yağışölçer : Belirli bir zamanda, belirli bir yere düşen yağış miktarını ölçmeye yarayan alet, yağmurölçer, plüviyometre.

Yağışsız : Yağışı olmayan, kurak.

Yağışsızlık : Yağış olmama durumu, kuraklık.

Yağız : Esmer. Doru. Yiğit.

Yağız doru : Kızıla çalan siyah tüyleri olan (at).

Alabalık yağı : Zeytinyağında kaynatılan alabalığın bekletilip çürütülmesiyle elde edilen, romatizma ve bel ağrılarının iyileştirilmesinde yararlı olan bir yağ.

Ayçiçeği yağı : Ayçiçeğinden çıkarılan yağ, çiçek yağı.

Badem yağı : Bademden çıkarılan ve deri, kösele vb.ni yumuşatmak için kullanılan yağ.

Balı dibinden yağı yüzünden : "herkesin veya her şeyin kendisine özgü bir özelliği vardır" anlamında kullanılan bir söz.

Balık yağı : Morina balığının karaciğerinden çıkarılan ve hekimlikte zayıflığa karşı kullanılan iyotlu, vitaminli yağ. İri balık ve deniz hayvanlarının sanayide kullanılan yağı.

Balina yağı : İspermeçet balinasının kafa sinüslerinde bulunan yağ.

Ban yağı : Hint yağı.

Bezir yağı : Keten tohumundan çıkarılan ve yağlı boya yapmak için içine renkli maddeler katılan, çabuk kurur bir yağ, bezir.

Böbrek yağı : Kasaplık hayvanların böbreklerinin çevresinde oluşan yağ.

Büryan yağı : Tandırda susuz pişirilerek yapılmış olan kebaptan çıkan yağ.

Çiçek yağı : Ayçiçeği yağı.

Cila yağı : Cila topunun, cilalanacak yüzeyde kolayca kaymasını sağlayan, asitsiz, renksiz ve reçinesiz ince yağ.

Çöz yağı : Karın boşluğundaki sindirim organları üzerinde bulunan ve onların üzerinden sıyrılarak veya kesilerek alınan yağ.

 

Defne yağı : Defnenin meyvesinden ve yapraklarından elde edilen, özellikle veteriner hekimlikte kullanılan, kokulu, acı lezzetli bir yağ türü.

Domuz yağı : Domuzdan çıkarılan yağ.

Don yağı : Soğuk ve sevimsiz (kimse). Normal sıcaklıkta katı durumda bulunan ve içyağlarının eritilmesiyle elde edilen hayvansal yağ.

Don yağı gibi : Konuşmayan, hareketsiz (kimse).

Don yağının tortusu gibi kalmak : Çevresindekilerle iletişim kurmadan ilgisiz ve donuk kalmak.

Fındık yağı : Fındıktan elde edilen yağ.

Gaz yağı : Ham petrolün 150-250 °C'ler arasında işlenmesiyle elde edilen renksiz veya sarı renkte akaryakıt.

Gres yağı : Makine yağı.

Gül yağı : Güllerin imbikten çekilmesiyle elde edilen gül suyunun üstünde toplanan kokulu yağ.

Güneş yağı : Güneşlenme sırasında cildin daha çabuk koyulaşması için kullanılan bir tür yağlı sıvı.

Hacı yağı : Gül yağından çıkarılan ağır bir esans.

Haşhaş yağı : Haşhaştan çıkarılan ve yiyecek olarak kullanılan yağ.

Hint yağı : Kene otunun tohumlarından çıkarılan, hekimlikte ve sanayide kullanılan bir yağ, ban yağı.

Hint yağı ağacı : İki çeneklilerden, tropik bölgelerde, 5 metre yüksekliğe ulaşabilen, bir veya çok yıllık, kene görünümündeki tohumlarından zehirli yağ elde edilen bir bitki, kene otu, kene ağacı, Hint baklası (Ricinus communa).

Hoşafın yağı kesilmek : Söyleyecek söz, verecek karşılık veya yapacak bir şey bulamayacak bir duruma düşmek.

İçinin yağı erimek : Nispet vererek sevinmek. telaş veya kaygı ile üzülmek.

İğ yağı : Yüksek hızlı ve az yüklü parçaların yağlanmasında kullanılan, düşük viskoziteli bir yağ.

İnce gül yağı : Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı.

İnek yağı : İnek sütünden yapılmış olan katı yağ.

Kandil yağı : Kötü cins zeytinyağı.

Kandilin yağı tükenmek : Hayat sona ermek, ölmek.

Kara yağız : Esmer (erkek).

Karanfil yağı : Karanfilin tomurcuklarından elde edilen uçucu yağ.

Kasap yağı bol bulunca gerisini yağlar : "elinde kendisine gerekli olandan fazla şey bulunan kimse, bunu gereksiz yere savurup telef eder" anlamında kullanılan bir söz.

Katran yağı : Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı.

Kekik yağı : Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ.

Kendi yağıyla kavrulmak : Elinde bulunanla geçinip kimseye muhtaç olmamak.

Kenevir yağı : Kenevir ağacından yapılmış olan yağ.

Konvansiyonel yağış : Isınan havanın yükselerek soğumasıyla oluşan yağış.

Kuyruk yağı : Koyun kuyruğunun eritilmesiyle elde edilen yağ.

Makine yağı : Rafine edilmiş bir yağlama yağı ile bir sabunun, istenen kıvama göre değişen oranlarda iyice karıştırılmasından elde edilen yarı koyu yağlama yağı, gres, gres yağı.

Mangal yağı : Etin yapışmaması için mangaldaki ızgaraya sürülen yağ.

Manuka yağı : Yeni Zelanda ve Avustralya'nın doğu ve batı bölgelerinde bulunan, gri yeşil kabuklu, 8 metre uzunluğunda, beyaz yaprakları ince noktalı, pembe veya kırmızı çiçekli ince manuka ağacından elde edilen, antibakteriyel etkisinden dolayı sivilce, siğil, akne, açık yara ve yanıkların tedavisinde kullanılan bir yağ türü.

Mısır yağı : Mısır tanelerinden çıkarılan sıvı yağ.

Motor yağı : Motorlarda sürtünmeyi azaltarak aşınmayı önlemeye yarayan bir yağ türü.

Neft yağı : Neft.

Pamuk yağı : Pamuk çekirdeklerinden elde edilen, zeytinyağına benzer bitki yağı.

Reçine yağı : Reçineden çıkan yağ.

Sarı yağız : Kula cinsi at.

Sığla yağı : Günlük ağacının gövdesinden elde edilen, ülser tedavisinde, kozmetik ürünlerin yapımında kullanılan bir yağ.

Silindir yağı : Yüksek viskoziteli ve parlama noktası yüksek olan, buhar makinelerinin valf ve silindirlerini yağlamak amacıyla kullanılan bir yağlama yağı.

Soya yağı : Soyadan elde edilen, hafif tatlı ve kokusuz bir yağ türü.

Susam yağı : Susam tanelerinden çıkarılan yağ, şırlağan.

Taş yağı : Gaz yağı.

Tonya yağı : Besin değeri yüksek, hafif ve hoş kokulu, koyu sarı renkli bir tereyağı türü, Trabzon yağı.

Trabzon yağı : Tonya yağı.

Yağlama yağı : Hareket eden yüzeylerde sürtünmeyi azaltmak amacıyla kullanılan genellikle rafine edilmiş bir yağ türü. Motor ve makine parçalarının yağlanmasında kullanılan madde.

Yapak yağı : Yapağının yıkanması sırasında asit karışımı elde edilen yağlı madde.

Yer yağı : Petrol.

Yüreğinin yağı erimek : Çok üzülmek. çok korkmak.

Yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır : Çok arsız ve onursuz kimseler için kullanılan bir söz.

Zaç yağı : Sülfürik asit.

Düşman : Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.). Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları. Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, antagonist, dost karşıtı. Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse. Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar. Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse.

Hasım : Bir oyun, dava veya yarışta karşı taraf. Düşman, yağı.

Yağı yarılmak : Yorgunluktan, ağır yük kaldırmaktan dolayı içinden kan gitmek. Korkudan ödü patlamak.

Yağıbasan : Kars şehrinde, Sarıkamış ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Sivas kenti, Sincan bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Van ilinde, Çaldıran belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Yağıkesen : Kars ilinde, Başgedikler bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Yağıldırık : Boyunduruk.

Yağıllar : Kütahya şehri, Simav ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Yağımsı göz kapağı : Bazı balıklarda gözlerin ön ve arka bölgelerinde bulunan şeffaf zarımsı yapı, adipöz göz kapağı.

Yağın : Sırt. Düşman. Kesin, kesinlikle. Güçlü (yel için) Yiğit, çevik, güçlü, hızlı, çalışkan Hafif. Kesin, kati 3. Bir erkek ismi olarak anlamı; Yağmur.

Yağınalp : 3. Bir erkek ismi olarak anlamı; Hareketli yiğit.

Yağınlı : Geniş omuzlu.

Yağınmak : Yapmayı tasarladığı kötülüğü surda burda söylemek, atıp tutmak.

Yağı ile ilgili Cümleler

  • Yağın özelliklerinden biri suda yüzmemesidir.
  • Yağı değiştirmeliydim.
  • Tung yağı, Tung ağacının tohumlarından elde edilir.
  • Şu an dışarıda yağmur yağıyor.
  • Trenler kar yağışı nedeniyle çalışmıyordu.
  • Okul kar yağışı nedeniyle iptal edildi.
  • Yoğun yağış bütün trenlerin durmasına sebep olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.
  • Bu aralar sürekli yağmur yağıyor.
  • Yağı kontrol edeyim mi?
  • Yağı suyla karıştıramazsın.
  • Yağı ateşten uzak tutun.
  • Yağı bana uzat lütfen.
  • Yağı kesip çıkarsan iyi olur.
  • Çocuklar kardan adam yapmak için ilk kar yağışını bekliyorlardı.

Diğer dillerde Yağı anlamı nedir?

İngilizce'de Yağı ne demek? : [Yagi] n. yak

n. fat, grease, oil, slush, tallow

Rusça'da Yağı : n. враг (M), противник (M)