Yağmur nedir, Yağmur ne demek

"Yağmur" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Para yağmuru. Övgü yağmuru."
  • "Kaşlarından süzülen yağmur damlalarını eliyle sıvazlayarak onlara baktı." - O. Hançerlioğlu

Coğrafya'daki terim anlamı:

İklim olayının en önemli etkenlerinden biri; havayuvarındaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı.

Yağmur isminin anlamı, Yağmur ne demek:

Erkek ismi olarak; Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı. Kız ismi olarak; Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.

İngilizce'de Yağmur ne demek? Yağmur ingilizcesi nedir?:

rain

Osmanlıca Yağmur ne demek? Yağmur Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

matar

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Mardin şehrinde, Mazıdağı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. Tokat ilinde, Yeşilyurt belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Amasya şehri, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

 

Yağmur hakkında bilgiler

Yağmur, bulutlardan su şeklinde yağan yağış biçimidir. Yağmur taneleri düşme esnasında kuru havadan geçerken bir kısmının veya tamamının buharlaşması sonucu bulut tabandan aşağı doğru sünüyormuş gibi görünür buna virga denilir. Bilim adamlarının yağmurun oluşumu ve yağışı ile ilgili açıklamaları Bergeron Süreci olarak adlandırılır. Ayrıca yazın bazı günlerde bulut olduğu halde yağmur yağmamasının sebebi hava kütlesinin taşıdığı toplam su miktarının az olması sebebiyle yeterince yağış yapacak kadar yoğunlaşmamasıdır. Yapay yağmurlar ise havanın bulutlu olduğu günlerde bulutlara gümüş iyodür bulutu sıkılarak yağdırılır. Havada bulut olmazsa asla yapay yağmur yağdırılamaz.

Yağmur ile ilgili Cümleler

  • Burada yağmur sık yağar.
  • Yağmur beklenmiyor.
  • Ben yürürken, yağmur yağmaya başladı.
  • Şu an dışarıda yağmur yağıyor.
  • Geçen ay Fransa'da çok yağmur yağdı.
  • Ali yağmur yağdığını söyleyebilirdi.
  • Bu aralar sürekli yağmur yağıyor.
  • Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
  • Yağmur başlamadan önce başlasak daha iyi olur.
  • Biz aslında yarın plaja gitmeye niyetliydik ama yağmur bekleniyor.
  • Yağmur beni neşelendirir.
  • Yağmur beş gün sürdü.
  • Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.
  • Yağmur beyzbol oynamamızı engelledi.

Yağmur anlamı, tanımı:

Buhar : Isı etkisiyle sıvıların ve bazı katıların dönüştükleri gaz durumu.

Yoğunlaşma : Bir karışımın bileşimindeki sıvıyı yitirerek daha koyu kıvama gelmesi. Havanın nem bakımından doyma noktasını aşmasına bağlı olarak havadaki su buharının sıvı veya katı duruma geçmesi. Yoğunlaşmak işi, konsantrasyon.

 

Yağış : Yağan yağmur veya kar miktarı. Yağmur. Havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi, ağış karşıtı. Yağma işi.

Yağmur boşanmak : Birdenbire çok yağmur yağmak.

Yağmur olsa kimsenin tarlasına düşmez : Elinden geldiği hâlde kimseye iyilik etmeyenler için kullanılan bir söz.

Yağmur yağarken küpünü doldurmak : Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.

Yağmur yemek : Yağmurda iyice ıslanmak, sırılsıklam olmak.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak : Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.

Yağmur bombası : Kurak mevsimlerde atmosferde yağmur bulutlarının oluşmasını hızlandırmak için atılan bomba.

Yağmur borusu : Binalarında çatılarında biriken yağmur suyunu kanalizasyona aktaran boru.

Yağmur bulutu : Atmosferde nem yüklü bulutlar.

Yağmur duası : Kuraklık zamanlarında yağmur yağması için halkın topluca Tanrı'ya yakarması.

Yağmur kapanı : Meyilli alanlarda plastik örtüler, asfaltlanmış kanaviçe, galvanizli sac, asfalt ve daha birçok benzeri maddeyle kaplanarak yağmur sularının toplanıp depo edildiği ve hayvanların içme suyu gereksinimlerinin karşılandığı basit su toplama düzeni.

Yağmur kuşağı : Ekvator'un kuzeyindeki bol yağmur alan bölge.

Yağmur kuşu : Yağmur kuşugillerden, bataklık ve su kenarlarında yaşayan, kısa boyunlu, kabarık ve kısa gagalı, ayakları üç parmaklı, küçük bir kuş, altın yağmurcun (Charadrius fluvialis).

Yağmur mevsimi : Yağmurun bol yağdığı mevsim.

Yağmur ormanları : Yağmurların bol düştüğü ormanlık alan.

Yağmurölçer : Yağışölçer.

Yağmur taşı : Yada taşı.

Çakal yağmuru : Güneş varken yağan yağmur.

Gün yağmuru : Güneş çıkmışken yağan iri damlalı yağmur.

Nisan yağmuru : Nisan ayında yağan ve bereketine inanılan yağmur.

Yaz yağmuru : Ani yağan ve çabuk geçen yağmur.

Yıldız yağmuru : Birçok akan yıldızın birden görünmesi. Ünlü sanatçıların birçoğunun bir araya gelmesi.

Yağmur kuşugiller : Yağmur kuşu, kız kuşu vb. türleri içine alan, ince bacaklı, sivri kanatlı kuşlar familyası.

Yağmurlama : Yağmur gibi su püskürtme.

Yağmurlamak : Hava yağmura çevirmek, yağmur yağacak gibi olmak. Yağmur biçiminde sulamak.

Yağmurlayıcı : Yağmurlama aracı.

Yağmurlu : Yağmuru olan, yağmur yağan.

Yağmurluk : Çadır bezinden yapılmış olan ve yağmurdan korunmaya yarayan örtü. İçeriye doğru açılan pencerelerle dış kapılarda yağmur ve kar sularının içeriye girmesini önlemek için yapılmış oluklu parça. Yağmurdan korunmak için üste giyilen giysi, trençkot, empermeabl.

Yağmursuz : Yağmuru olmayan, yağmur yağmayan.

Yağmursuzluk : Yağmursuz olma durumu.

Abanın kadri yağmurda bilinir : "bir şeyin gerçek değeri ona gereksinim duyulduğunda anlaşılır" anlamında kullanılan bir söz.

Altın yağmurcun : Yağmur kuşu.

Altın yerde paslanmaz taş yağmurdan ıslanmaz : "değerli kişi veya nesneler, ne türlü uygunsuz koşullar içinde bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini ve niteliklerini yitirmezler" anlamında kullanılan bir söz.

Bahtsızın bağına yağmur ya taş yağar ya dolu : "talihsizin işleri ters gider, bağına yağmur yerine taş veya dolu yağar" anlamında kullanılan bir söz.

Çiftçiye yağmur yolcuya kurak cümlenin muradını verecek hak : "kullar Tanrı'dan kendilerine gerekli olan şeyleri dilerler, bu dilekleri kabul edecek olan Tanrı'dır" anlamında kullanılan bir söz.

Gümüş yağmurcun : Kuzey yarım kürenin en uç noktalarında yaşayan yağmur kuşu (Squatarola squatarola).

Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz : "daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Kurşun yağmuruna tutmak : Çok sayıda ve sürekli kurşun atmak.

Onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar : "zamanında olduğunda büyük yarar sağlayacak bir durum, zamanı geçtikten sonra gerçekleşirse zarar bile verebilir" anlamında kullanılan bir söz.

Yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır : Çok arsız ve onursuz kimseler için kullanılan bir söz.

Atmosfer : İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava. Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C'de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram). Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı. Hava yuvarı.

Yeryüzü : Dünya. Yer kabuğu.

Sıvı : Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Yağar : Yağmur.

Baran : Yağmur.

Bere : Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük. Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. Herhangi bir şeyde görülen ezik, çizik.

Bulut : Herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın. Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığın. Keder, endişe.

Çokluk : Sık sık, çokça, çok kez. Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı. Çoğunluk. Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem.

Bolluk : Fazlalık. Her şeyin bol olduğu yer. Parasal bakımdan rahatlık. Bol olma durumu.

Yağmur ana borusu : Yağmur borularının getirdiği suları toplayarak yağmur kanalına taşıyan boru ağı.

Yağmur büyüsü : Daha çok benzetmeli büyü ilkesine uygun işlemlerle (çocukları ıslatmak, sulara taş atmak, yağmuru canlandıran hareketler yapmak) yüce varlıklar üzerinde etkileyici gücü olduğuna inanılan dua, kurban, adak vb. aracılığıyla yağmur yağdırmaya yönelik büyü türü. a. bk. yağmurcu, yağmur duası, yağmur taşı, yada taşı.

Yağmur davulu : Üzerine düşen tanecikler yoluyla yağmur sesi veren, şapka kutusuna benzeyen, üzeri deri kaplı silindir.

Yağmur denizi : Ay yüzeyindeki düzlüklerden biri.

Yağmur efekti : Yağmur sesi veren aygıt.

Yağmur etkisi : Doğal yağmur dışında, görüntüde yağmur görünüşü sağlama.

Yağmur etmeni : Sahne üzerinde yağmur yağıyormuş duygusunu veren görsel ve işitsel etmen.

Yağmur geçirmez ışıklık : Yağmurun girmesine karşı, yönetmeliğine uygun koruyucuyle donatılmış ışıklık.

Yağmur ilgintisi : Geceden yağan yağmur.

Yağmur kanalı : Kentin yağış sularını doğal bir akıtma alanına taşıyan boru ağı.

Diğer dillerde Yağmur anlamı nedir?

İngilizce'de Yağmur ne demek? : adj. pluvial, pluvious

n. barrage, waterworks, deluge, hail, rain, hailstorm

Fransızca'da Yağmur : pluie [la]

Almanca'da Yağmur : n. Nass, Regen

Rusça'da Yağmur : n. дождь (M), ливень (M)

adj. дождевой