Yakamoz nedir, Yakamoz ne demek
Yakamoz; kökeni rumca dilinden gelmektedir.
- Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.
- Biyolojik ışık üretme özelliğine sahip, akıntı ve rüzgârlarla sürüklenen ve bir şeye dokunduğunda ışık veren deniz hayvanı
"Yakamoz" ile ilgili cümle
- "Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim / Çifte sandal, yüzüyorduk; o yüzer, ben yüzerim" - M. A. Ersoy
Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:
Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.
Biyolojik ışık üretme özelliğine sahip organizmaların akıntı ve rüzgarlarla sürüklendiklerinde veya bir şeye dokunduklarında oluşan ışığın yansıması olayı.
İngilizce'de Yakamoz ne demek? Yakamoz ingilizcesi nedir?:
phosphorescence
Yakamoz hakkında bilgiler
Yakamoz (Rum. diakamós), uyarıldığında ışık saçan tek hücreli bir deniz canlısıdır. Denizin ateş böceği olarak da düşünülebilir çünkü iki canlının biyolojik olarak ışık saçması (biyoluminesans) onları özel kılar. Boyut olarak küçük olan bu canlının birçoklarının bir araya gelip, ışık saçmasına da yakamoz denir. Yakamozun gözlemlenebilmesi için diğer ışık kaynaklarının (güneş, ay ve şehir ışıkları) yakamoz ışıklarını bastırmaması gerekir. Yakamoz oluştuğunda denizde uzun floresan lambalar yanıyormuş gibi gözükür.
Noctiluca scintillans balonsu bir görünüme sahip bir ökaryottur. Diğer ateşrengi alglerinki gibi sert bir zırha sahip değildir ve balonsu bir görünümü vardır. İki kamçısından uzun ve yapışkan özelliği bulunanı ile deniz yüzeyine yakın seviyede avlanır. Rastgele hareketleri sonucu kamçısına yapışan diğer mikroskobik deniz canlılarıyla beslenir. Çapları 1-2 mm kadardır. İnce bir elek veya bir tül ile sudan ayrılıp büyük bir mercek ile incelenebilinirler. Genelde bölünme yoluyla çoğalan canlının çiftleşmesi de görülen bir olaydır.
Yakamozu özel kılan ışıma olgusu luciferin-luciferaz enzim substrat çiftinin reaksiyonu sonucu oluşur. Bu kimyasallar sitoplazma içinde dağılmış halde bulunan binlerce küresel organelde saklanırlar.
Söz konusu canlıların ışık saçması bir savunma mekanizması olarak düşünülmektedir. Saldırı altında kalan tek hücreli ışık yayarak, daha büyük avcıların kendisine saldıranı fark etmesini sağlar. Bu özellik balıkçılar tarafından da kullanılır. Bazı balıkçı teknelerinde yüksek bir direk ve bu direğin ucunda oturulacak bir yer vardır. Gırgır motorlarının köprülerinin çok katlı ve en üst kattan bile kumanda edilebiliyor olmalarının bir sebebi de budur. Balıkçılardan biri buraya oturarak ay olmayan geceleri balıkların yakamoz yaparak geçtikleri yolları görüp dümenciyi yönlendirirler veya doğrudan kendileri tekneye kumanda ederler. Yine yakamoz ışığı dolayısıyla lüfer avlarken lüks ışığı kullanılır; ışık balık gelsin diye değil misinanın değdiği, yakamozların çıkardığı ışıktan lüfer korkmasın diye. Lüks ışığı yakamoz ışığını bastırdığından lüferin misinayı farketmesini engeller.
Yakamoz anlamı, kısaca tanımı:
Deniz : Aydaki düzlükler. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi. Çokluk, yoğunluk. Bu su kütlesinin belirli bir parçası. Geniş alan.
Balık : Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı. Zodyak üzerinde Kova ile Koç arasında yer alan takımyıldızın adı.
Biyolojik : Biyoloji ile ilgili, dirim bilimsel.
Işık : Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç. Aydınlanmak için kullanılan elektrik. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb.
Sahip : Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse. Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse. Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik.
Yakamoz olmak : Gizlendiği yer belli olmak.
Yakamozlanma : Yakamozlanmak işi.
Yakamozlanmak : Denizde yakamozlar oluşmak.
Kürek : Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç. Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç. Kürek cezası.
Kımıl : Yarım kanatlılardan, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek veya yiyerek ekin hastalığına yol açan, vücudu kalkana benzeyen zararlı bir böcek (Aelia rostrata).
Parıltı : Parıldama, göze çarpan parlaklık.
Üretme : Üretmek işi.
Akıntı : Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı. Eğiklik, eğim, meyil. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Akma işi. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan.
Hayvan : Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz.
Uyarı : Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih. Organizmada uyarım yaratan güç.
Yakamozlu : Yakamozu olan. İlgili cümle: "Yakamozlu lacivert göl perde perde açıldı, aydınlandı." R. Enis.
Diğer dillerde Yakamoz anlamı nedir?
İngilizce'de Yakamoz ne demek? : phosphorescence (in the sea)
Fransızca'da Yakamoz : phosphorescence [la]
Almanca'da Yakamoz : Meerleuchten
Bu kısımda Yakamoz nedir? Yakamoz ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Yakamoz tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Yakamoz hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.