Yalnız nedir, Yalnız ne demek
Yalnız; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- Yanında başkaları bulunmayan.
- (ya'lnız) Yalnızca.
- Ama.
- (ya'lnız) Yanında başkaları olmayarak
- Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.
"Yalnız" ile ilgili cümle
- "Sokaktaki yalnız çocuk."
- "Kendisini yalnız Bombay'a kadar götürecek tren parası vardı." - F. R. Atay
- "Giderim yalnız arkadaşlarımı isterim. Güzel yalnız biraz renksiz."
- "İki refik, sevgili arkadaşlarını yalnız bırakmak istemediler." - A. H. Müftüoğlu
Yerel Türkçe anlamı:
Yalnız, sadece
Bilimsel terim anlamı:
Toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi.
İngilizce'de Yalnız ne demek? Yalnız ingilizcesi nedir?:
isolate
Fransızca'da Yalnız ne demek?:
solitaire
Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:
Amasya kenti, Sarıbuğday nahiyesine bağlı bir yer. Elâzığ kenti, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
Yalnız kısaca anlamı, tanımı:
Yalnız başına : Kendi kendine, tek başına.
Yalnızca : Yalnız olarak. Tek başına. (ya'lnızca) Belli durumun, şartın veya işin dışına çıkmaksızın, yalnız, ancak, tek, sırf, salt, sadece.
Yalnızcı : Yalnızcılık siyasetini izleyen (devlet), infiratçı.
Yalnızcılık : Bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerini keserek kendi sınırları içinde tek başına bir ekonomi siyaseti izlemesi, infiratçılık. Uluslararası konulara ve anlaşmazlıklara katılmama siyaseti, infiratçılık.
Yalnızlaşma : Yalnızlaşmak işi.
Yalnızlaşmak : Yalnız duruma gelmek, tenhalaşmak.
Yalnızlık : Kimse bulunmama durumu, ıssızlık, tenhalık. Yalnız olma durumu, kimsesizlik.
Bulunma : Bulunmak işi.
Toplumsal : Toplumla ilgili, topluma ilişkin, içtimai, maşerî, sosyal.
İlişki : İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas. Bağlantı, temas.
Yoksun : Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum.
Kişi : Erkek. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Eş, koca. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse.
Yanında : Bir şeye, bir kimseye göre, nispetle.
Ama : Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz. Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin.
Yalnız başı ile : Yalnız başına, tek başına.
Yalnız çocuk : Pek az toplumsal etkileşmeden geçerek büyüyen, bu yüzden tutum ve anlayışı toplumsallaşmış bir yaşıtınınki gibi olmayan çocuk.
Yalnız yalnız : Tay tay (çocuğu ayakla tutmak için kullanılan ünlem).
Yalnız yıldız kenesi : Güney Amerikada özellikle Teksas ve Luisianada yaşayan insan ve köpeklerde Rocky dağlarının noktalı ateşi adlı hastalığa ve kene felcine neden olan tür, Amblyomma americanum.
Yalnızağaç : Kars şehrinde, Kötek bucağına bağlı bir yer. Kırşehir şehrinde, Çiçekdağı belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
Yalnızağıl : Sivas şehrinde, Celâlli bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Yalnızbağ : Erzincan ilinde, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Gaziantep ili, Oğuzeli belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
Yalnızcabağ : İçel ilinde, Mut ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Yalnızceviz : Aksaray şehrinde, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Yalnızcılyengeç : (zooloji)
Yalnız ile ilgili Cümleler
- Yalnız başıma yaşamak istiyordum.
- Onu yalnız bırakmaya söz veriyorum.
- Yalnız başına yürümeyi tercih ederim.
- Ali uçağını yakalamak için bol zamanı olduğunu düşünüyordu ama o yalnızca ucu ucuna yetişti.
- Yalnız başıma yaşamak istiyorum.
- Ali yalnız yiyordu.
- Yalnız başıma gitmem gerektiğine inanıyor musun?
- Orada yalnızca esperantistler var.
- Yalnız başına balığa çıkmayı sever.
- Ali şirketin yalnızca isim olarak başkanıdır. Tüm önemli kararları oğlu alır.
- Senin yalnız gezmen benim hiç hoşuma gitmiyor.
- Burak gece yalnız yürüme hakkında Tuğba'yı uyardı.
- Yalnız başıma bütün bunları yapmamı nasıl beklersin?
- Yalnız arkadaşsız yaşamaktan sıkıldım.
Diğer dillerde Yalnız anlamı nedir?
İngilizce'de Yalnız ne demek? : adj. alone, isolated, lone, lonely, lonesome, private, single, single handed, sole, solitary, solo, unaccompanied, unattended
adv. alone, exclusively, just, merely, only, singly, solitarily, solo, on one's tod, by yourself
conj. only
Fransızca'da Yalnız : seul/e, solitaire, délaissé/e; seulement, exclusivement, cependant
Almanca'da Yalnız : adj. allein, alleinig, ausschließlich, einsam, einzeln, einzig, ganz
adv. bloß, eigens, einfach, lediglich
Rusça'da Yalnız : adj. один, одинокий, укромный, самостоятельный
adv. лишь, единственно, специально
conj. только PART. только
Bu kısımda Yalnız nedir? Yalnız ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Yalnız tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Yalnız hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.