Yarı entansif balık yetiştiriciliği nedir, Yarı entansif balık yetiştiriciliği ne demek

Teknik terim anlamı:

Doğal ortamdaki besin miktarının sağlayacağından daha fazla ürün elde etmek için doğal ortamın gübrelenmesi veya tamamlayıcı yemlemeye dayalı balık yetiştiriciliği.

Yarı entansif balık yetiştiriciliği anlamı, kısaca tanımı

Balı : Büyük kardeş: Balı beni size götür. Sevgi gösterilen kimselere denir: Nerden gelin balı ?. Veli, ermiş. Bağlı. Aşık kemiği. Aşık kemiğinin düz tarafı: Herifin aşığı yine bâlı geldi. Bari, keşke, hiç olmazsa, öyle ise. Büyük kardeş. Sevgi gösterilen kimse. Bolu kenti, Kıbrıscık belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Ordu şehri, Kumru ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Zonguldak kenti, Ereğli ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri

Balık yetiştiriciliği : Balıkların kontrollü koşullar altında, üretilmesi, beslenmesi ve pazar ağırlığına kadar büyütülmesi.

Entansif balık yetiştiriciliği : Tamamen dıştan yemlemeye dayalı olarak yapılan yoğun balık yetiştiriciliği.

Yetiş : “Amacına ulaş, isteğine kavuş” anlamında kullanılan bir isim.”.

Balık : Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı. Zodyak üzerinde Kova ile Koç arasında yer alan takımyıldızın adı.

 

Yarı : Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf. Gereğinden az, tam olmayarak. Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan. Devre arası.

Yeti : İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke.

Yetiştirici : Üretici, müstahsil.

Tamamlayıcı : DNA çift ipliğinin ayrılarak her birinden yeniden çift iplikli DNA oluşması için tamamlayıcı nükleotitlerin bu ipliklere bağlanması. Bir reaksiyonun olabilmesi için enzimle substratın anahtar kilit ilişkisi gibi iki molekülün birbirini bütünlemesi. Komplementer. [Bakınız: tamlayan].

Gübrelenme : Gübrelenmek işi.

Yemleme : Yemlemek işi. Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranma. Tuzağa ya da oltaya takılan yem. Ağızotu.

Miktar : Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Ölçü.

Dayalı : Dayanmış olan. Dayanarak, dayanmış bir biçimde. İlgili, dair, müstenit, mebni.

Tamam : Bütün, tüm. Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz. Evet. Eksiksiz. Tamamlanmış, bitmiş. Yanlış ve yalan olmayan, doğru.

Ortam : Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü. Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform. Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü. Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat.

Fazla : Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade. Artmış olan, ihtiyaçtan fazla olan. Daha çok, aşkın. Gereğinden, alışılmıştan çok olarak. Gereksiz, yersiz bir biçimde.

Besin : Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda. Yaşamak, varlığını sürdürmek için gerekli şey.

Diğer dillerde Yarı entansif balık yetiştiriciliği anlamı nedir?

İngilizce'de Yarı entansif balık yetiştiriciliği ne demek ? : semi entensive fish culture