Yaramazlaşmak nedir, Yaramazlaşmak ne demek

  • Çocuk söz dinlememek, rahat durmamak, yasak edilen şeyleri yapmakta ayak diremek

Yaramazlaşmak tanımı, anlamı:

Yaramaz : Çapkın. Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan. Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı (çocuk), uslu karşıtı.

Yarama : Yaramak işi.

Çocuk : Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Genç erkek. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak. Küçük yaştaki erkek veya kız.

Dinleme : Dinlemek işi.

Durma : Durmak işi.

Yasak : Yapılmaması istenmiş olan, yok, memnu, haram. Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet.

Yapmak : Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Üretmek. Edinmek, sahip olmak. Salgılamak, çıkarmak. Dışkı çıkarmak. Gerçekleştirmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Yol almak. Olmak. Düzenli bir duruma getirmek. Davranmak, hareket etmek. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Evlendirmek. Olmasına yol açmak. Bir durum yaratmak. Onarmak, tamir etmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek.

 

Ayak : Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Basamak. Bacak. Halk edebiyatında uyak. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Vücudun belden aşağı bölümü.

Diremek : Bir şeyi dikine koymak, dayamak, durdurmak. Direnmek, karşı koymak, inat etmek, ısrar etmek.