Yatışmak nedir, Yatışmak ne demek

"Yatışmak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Ortalık yatıştı."
  • "Gölgesinde koyun, kuzu yatışır / Servidir, ladindir ormanlarımız" - İ. Sağır
  • "Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı." - R. H. Karay

Yatışmak anlamı, tanımı:

Yatış : Yatma işi.

Ortalık yatışmak : Toplum içindeki düzensizlik ve kargaşa sona erip düzenli yaşayış yeniden başlamak.

Etki : Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir.

Azalmak : Az denecek bir miktara inmek. Etkisini yitirmek, hafiflemek. Eskisinden az bir duruma gelmek.

Geçmek : Okulda, sınavda başarı göstermek. Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. Sürümü olmak, satılmak. Üstünlük sağlamak. Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. Zamanı aşmak, geride bırakmak. Bırakmak, vazgeçmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Söylemeden veya bitirmeden atlamak. Bir yere gidip oturmak. Yaşamak. Bir yandan girip diğer yandan çıkmak. Yazılmak, girmek. Etki yapmak, işlemek. Yerini bırakıp başka yer almak. Görev almak. Çekiştirmek, yermek. Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek. Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. Kabul edilemez olmak. Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak. Sönmek. Kalmak, devrolmak. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. Birinden meşk etmek. Bir duruma uğramak, konu olmak. Kullanımda olmak, tedavülde olmak. Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. Harcamak. Tükenmek, bitmek, sona ermek. Geride bırakmak, aşmak. Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek. Hastalık bulaşmak, sirayet etmek. Bir yerden başka bir yere gitmek.

 

Coşku : Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan. Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu. Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan.

Korku : Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara. Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü. Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.

Sakinleşmek : Sıkıntısı, öfkesi veya heyecanı geçmek. Yatışmak, durgun duruma gelmek, durgunlaşmak, dinginleşmek.

 

Ayaklanma : Başkaldırı. Ayaklanmak işi.

Kargaşa : Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık, kaos. Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi.

Durulmak : Durma işi yapılmak. Sakinleşmek. Duru duruma gelmek. Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak.

Yan : İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri. Bir denklemde "=" işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri. Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri. Birlikte, beraberinde olma. Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç. Tali. Bir tarafa yönelerek. Yer. Üstte, altta, arkada veya önde olmayan. İkinci derece olan. Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil. Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet. Üst.

Kucak : Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan. Ortam, ocak. Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş.

Yatmak : Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek. Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak. Bilerek yenilmek, şike yapmak. Düz bir duruma gelmek, düzleşmek. Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmek. Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemek. Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak. Cinsel ilişkide bulunmak. Boş yere beklemek. İşlemez, çalışmaz durumda kalmak. Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmak. İşsiz kalmak, çalışmamak. Heves etmek, eğilmek. Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek. Ölü gömülmüş olmak. Bulunmak, var olmak. Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak.

Diğer dillerde Yatışmak anlamı nedir?

İngilizce'de Yatışmak ne demek? : v. come off the boil, calm down, cool, cool down, quiet, quiet down, resettle, settle, simmer down, still, subside

Fransızca'da Yatışmak : se calmer, se radoucir, se rasséréner, se tasser, se tranquilliser

Almanca'da Yatışmak : v. abebben, beruhigen: sich beruhigen

Rusça'da Yatışmak : v. успокаиваться, утихать, улечься, униматься, утихомириваться, угомониться, успокоиться, утихнуть, уняться, утихомириться