Yetki nedir, Yetki ne demek

"Yetki" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra

Biyoloji'deki anlamı:

Bir hücre ya da organizmanın bir uyartıya cevap verme yeteneği.

Bilgisayar Terimi olarak kelime anlamı:

[Bakınız: ayrıcalık]

Hukuki terim anlamı:

salâhiyyet.

İngilizce'de Yetki ne demek? Yetki ingilizcesi nedir?:

competence, clearance, authority, procuration

Yetki kısaca anlamı, tanımı:

Yetki vermek : Yetkilendirmek.

Yetki belgesi : Bir makam veya organ adına bir işi, bir konuyu yürütmekle görevli olunduğunu gösteren belge.

Yetki devri : Bir makam veya organın sahip olduğu yetkileri başka bir makam veya organa devretmesi.

Yetki gasbı : Hukuki bir işlemin yetkisiz bir kimse tarafından ele geçirilmesi.

Sınırsız yetki : Alabildiğine genişletilmiş yetki.

Takdir yetkisi : Takdir hakkı.

Yargı yetkisi : Yargılama gücünü veren yetki.

Yasama yetkisi : Yasama gücü.

Yetkilendirme : Yetkilendirmek işi.

Yetkilendirmek : Birini yetkili kılmak.

Yetkili : Herhangi bir işte yetkisi olan (kimse), salahiyetli, salahiyettar. Mezun.

Yetkili kılmak : Yetkisini kullanma imkânını vermek.

Yetkili merci : Sorumlu ve yetkili makam.

 

Yetkili servis : Alıcıların aldıkları ürünleri kurma, bakımlarını yapma, meydana gelen bozuklukları giderme gibi görevleri olan işletme. Ticari kuruluşların çeşitli bölgelerde kendilerini temsil etmeleri amacıyla görevlendirdikleri işletme.

Yetkili yargıç : Bir davayı görmekle ve yürütmekle sorumlu ve ehliyetli hâkim.

Yetkili yargıçlık : Yetkili yargıç olma durumu. Yetkili yargıcın yaptığı iş.

Yetkin : Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmel.

Yetkinleşme : Yetkinleşmek işi, tekemmül.

Yetkinleşmek : Yetkin bir duruma gelmek, tekemmül etmek.

Yetkinlik : Yetkin olma durumu, olgunluk, kemal, mükemmeliyet.

Yetkisiz : Herhangi bir işte yetkisi olmayan, salahiyetsiz.

Yetkisizlik : Yetkisiz olma durumu, salahiyetsizlik.

Görev : Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Resmî iş, vazife. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon. İşlev. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş.

Yasal : Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu, yasalara uygun, kanuni, meşru, legal.

Şart : Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul. Temel kural belgesi.

Yürütme : Uygulama işi, icra. Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi. Yürütmek işi.

Salahiyet : Yetki.

Mezuniyet : İzinli olma durumu. Yetki. Okulu bitirme.

Yetki belgesini yoklama : Yarıştan önce, yetki belgelerinin yarış gününde geçerli olup olmadığı, vizesinin yapılıp yapılmadığı, yarış düzenine göre yarışa girebilecek bölüm ve katlardan alınıp alınmadığının yargıcılarca yoklanması işlemi.

 

Yetki genişliği : Özeksel yönetimin kimi yetkilerinin, onun adına, taşradaki birtakım örgütlerce ya da bölge temsilcilikleri eliyle kullanılmasına olanak veren yönetim ilkesi.

Yetki sınırı : Siyasal yetki ve yönetim hakları ayrı devletleri ilgilendiren bölgeleri birbirinden ayırmak için, geçen yüzyıllarda kullanılmış olan bir sınır türü.

Yetki uzanımı : Bir kent yönetimine, kendi sınırları dışında da uygulanabilmek üzere bayındırım ve denetim yetkisi verilmesi.

Yetki verme : Yetkileme, bir işin yapımına izin verme.

Yetkileme : Kendi adına bir işin yapımı, kovuşturulması ve olumlu bir sonuca varılabilmesi amacı ile bir başkasına verilen yetki, özümleme, kişileme.

Yetkileme belgesi : Birisi adına ve sayışımına bir iş yapmayı yüklenen kişiye verilen yetkileme belgesi.

Yetkileme belgesi verme : Seçilen kişiye kendi adına her tür işlemi yapabilmek amacıyla verilen yetkileme belgesi.

Yetkileme ücreti : Yapılacak bir görev ya da bir işlem karşılığı yetkilenmiş olan kişiye verilen para.

Yetkilendirim : Yetkilendirme işi, otorizasyon.

Yetki ile ilgili Cümleler

  • Yetkimiz yok.
  • Yetkili kişi siz misiniz?
  • Ali yetkisini kötüye kullanıyor.
  • Yetkini aşıyorsun.
  • Sana izin verme yetkim yok.
  • Yetkililer tarafından yasaklandı.
  • Tom, Mary'nin yetkililere başvurmasını istemedi.
  • Ali yetkililerle irtibat kurdu.
  • Yetkililer gerçekleri halktan gizliyordu.
  • Müze yetkilileri, ETA'nın müzede daha çok Bask sanatı istediğini düşünüyorlar.
  • Yetkililer dün Tom'u tutukladı
  • Tom'un onu yapma yetkisi yok.
  • Makbuzun yetkililer tarafından imzalanmış ve mühürlenmiş olması gerekir.
  • Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.

Diğer dillerde Yetki anlamı nedir?

İngilizce'de Yetki ne demek? : n. authority, authorization, command, competence, competency, faculty, fiat, power, sword, vis, warrant, warranty

Fransızca'da Yetki : pouvoir [le], autorité [la], compétence [la], faculté [la], maîtrise [la], ressort [le]

Almanca'da Yetki : n. Autorisation, Befugnis, Berechtigung, Ermächtigung, Kompetenz, Recht, Recht

Rusça'da Yetki : n. авторитет (M), компетентность (F), компетенция (F), правомочие (N), полномочие (N), право (N), доверенность (F), в`едение (N), дееспособность (F)

adj. правомочный