Yukarı nedir, Yukarı ne demek
- Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
- Benzerleri arasında üstte bulunan.
- Yetkili kimse.
- Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya.
- Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan.
"Yukarı" ile ilgili cümleler
- "Emir yukarıdan gelince çaresiz kaldık."
- "Yukarı, kocasının odasına çıktı." - M. Ş. Esendal
- "O bizden yukarı sınıftandı."
- "Yukarı kat."
Yukarı tanımı, anlamı:
Yukarı mahalle : Bir yerleşim bölgesinin yüksek yerlerinde oluşan mahalle.
Aşağı yukarı : Bir baştan bir başa. Tama yakın, yaklaşık olarak.
Başyukarı : Bir yer altı kuyusunun üst kısmına geçmeyi sağlayan geçit.
Bayır yukarı : Tepeye doğru, yokuş başına yönelerek.
Çiviyukarı : Yağlı güreşte hasmı ayaklarından yakalayıp tepesi üstü diktikten sonra sırtını yere getirerek yenme biçimi.
Yokuş yukarı : Yokuşta yukarıya doğru.
Aşağılı yukarılı : Aşağısı ve yukarısı olan. Aşağısı yukarısı birlikte.
Yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal : Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık.
Yukarıdan : Tepeden, üstten.
Yukarıdan almak : Yumuşaklık göstermemek, ağır önerilerde bulunmak, sert davranmak.
Yukarıdan bakmak : Kendini karşısındakinden üstün görmek.
Aklı bir karış yukarıda olmak : Değişik sebeplerden dolayı dengeli düşünemez durumda olmak.
Al aşağı vur yukarı : Çekişe çekişe pazarlık yapılırken söylenen bir söz.
Aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık : İki karşıt ve aynı derecede sakıncalı durum karşısında karar verme zorluğunu anlatan bir söz.
Aşağı yukarı yürümek : Bir baştan bir başa yürümek.
Beş aşağı beş yukarı : Üç aşağı, beş yukarı.
Bir aşağı bir yukarı : Amaçsız olarak gidip gelmeyi anlatan bir söz.
Çizmeden yukarı çıkmak : Çizmeyi aşmak.
Eller yukarı : "ellerini kaldırarak teslim ol" anlamında kullanılan bir söz.
Vur aşağı tut yukarı : Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek.
Bölüm : Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Çağ, devir.
Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.
Yetkili : Herhangi bir işte yetkisi olan (kimse), salahiyetli, salahiyettar. Mezun.
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Benzer : Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör. Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil.
Aşama : Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye.
Sınıf : Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri. Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas. Derslik. Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri. Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği.
Yukarı akımlı karaç : Havanın aşağıdan yukarıya doğru aktığı karaç.
Yukarı bükey : Bir eğrinin belli bir aralıkta türevi önce azalan sonra artan bir değişim gösteriyorsa, bu eğri bu aralıkta yukarı bükey denir.
Yukarı çığır : Bir akarsu yatağının kaynak bölgesine komşu kesimi.
Yukarı - dışarı doğrultu : Kılıçoyuncularının gövdeleri üzerinde saptanan dört bölümden biri. Savut tutan elin bulunduğu belden yukardaki dışkesimi (savut sağ elde olduğuna göre sağ kesimi) gösteren yön.
Yukarı - içeri doğrultu : Kılıçoyuncularının gövdeleri üzerinde saptanan dört bölümden biri. Savut tutan ele göre belden yukarda ve içte kalan kesimi (savut sağ elde olduğuna göre sol kesimi) gösteren yön.
Yukarı karadere : Osmaniye şehri, Bahçe ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Yukarı orta : Sahne orta bölümünün seyirciye uzak olan yukarı kesimi.
Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal : aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık.
Yukarı yönlendirilmiş küme : ( )
Yukarıada : İzmir ilinde, Turanlı bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Sivas ili, Ulaş belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.
Yukarı ile ilgili Cümleler
- Biz yukarılardan geçen helikopterlerin sesini duyduk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
- Yukarı gidelim.
- Yukarı gel, Tom.
- Yukarı çıkalım ve konuşalım.
- Borsa bazen yukarı gider, bazen aşağı gider.
- Ali aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.
- Yukarı çık lütfen.
- Yukarı gidiyorum.
- Yukarı gidebilir miyiz?
- Ali ayak seslerini duydu ve yukarıya baktı.
- Buradan yaklaşık nehrin üç kilometre yukarısında bir köy var.
- Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Şimdi yukarı çık ve odanı temizle.
Diğer dillerde Yukarı anlamı nedir?
İngilizce'de Yukarı ne demek? : adj. high
adv. up, upward, upwards
interj. up
Fransızca'da Yukarı : haut/e
Almanca'da Yukarı : adj. übergeordnet
adv. aufwärts, empor, oben
Rusça'da Yukarı : n. верх (M)
adj. верхний, высокий
adv. наверх, вверх, кверху
Bu kısımda Yukarı nedir? Yukarı ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Yukarı tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Yukarı hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.