Zor nedir, Zor ne demek

Zor; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır. kökeni farsça dilinden gelmektedir.

"Zor" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi." - M. Ş. Esendal
  • "Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım." - E. İ. Benice
  • "Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
  • "Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu." - N. Cumalı
  • "El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı." - H. Taner

Yerel Türkçe anlamı:

Zorunluluk.

Sıkıntı, üzüntü.

Saygınlık: Senin nasıl bir zorun var ki her işin görülüyor.

Zor // zar zor: zar zor

Diğer sözlük anlamları:

İç ağrısı, karın ağrısı, buruntu.

Osmanlıca Zor ne demek? Zor Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

cebir

Zor hakkında bilgiler

Deyrizor ya da Der-ez Zor (Arapça: دير الزور‎) Suriye'nin kuzeydoğusunda Fırat Nehri üzerinde yer alan bir şehirdir. Deyrizor İli'nin başkenti olan şehir Şam'dan 450 km uzaklıkta olup, şehirde 2004 nüfus sayımına göre 239,000 kişi yaşamaktadır.

 

Deyrizor 1867 yılına kadar küçük bir kasabaydı. O yıldan sonra Osmanlı döneminde büyüdü. 1915 yılında Anadolu'dan tehcir edilen çok sayıda Osmanlı Ermenileri Deyrizor'a getirildi. Günümüzde Deyrizor'da bir Ermeni Kırımı müzesi ve anıtı bulunmaktaydı.

Fırat Nehri kenarında bulunan kent bir tarım ve hayvancılık merkezidir. Civarda tahıl ve pamuk yetiştirilir. Kentin nüfusunun çoğunluğu Sünni Araplardan oluşur. Ayrıca kentte bir miktar Kürt, Ermeni ve Süryani de yaşamaktadır.

Zor ile ilgili Cümleler

  • Zor anlar yaşıyorsun.
  • Zor ama imkansız değil.
  • Bu bizim için çok zor bir iş.
  • Bilakis, benim yeni işim eski işimden daha zor.
  • Bence Esperanto çok zor.
  • Tüm bu işi bir günde yapmayı zor buluyorum.
  • Çok zor bir yıl oldu.
  • Zor anlar yaşadığını biliyorum.
  • Bu olacağını düşündüğün kadar zor olmayabilir.
  • Bu bizim için çok zor.

Zor kısaca anlamı, tanımı:

Zor gelmek : Bir işin yapılması birine güç gelmek.

Zor kullanmak : Bir işin yapılması için her türlü baskıya başvurmak.

Zor oyunu bozar : Hile, güç kullanarak düzenlenen oyun boşa çıkarıldığında söylenen bir söz.

Zora binmek : İş ancak zor kullanılmakla sonuçlanacak bir hâl almak. zorlaşmak.

Zora gelememek : Baskıya, sıkıntıya veya sıkı bir çalışmaya dayanamamak, katlanamamak.

Zora koşmak : Güçlük çıkarmak.

Zoru olmak : Kendisini zorlayan bir durumu, bir sıkıntısı olmak, sorunu bulunmak, güçlüğü olmak.

Zorun ne : "amacın ne, ne istiyorsun?" anlamında kullanılan bir söz. "neden kendini bu kadar zorluyorsun" anlamında kullanılan bir söz.

Zoruna gitmek : Onuruna dokunmak, gücüne gitmek.

 

Zorunda bırakmak : Yapmaya mecbur etmek.

Zorunda kalmak : Kesinlikle yapması gerekmek, yapmaya mecbur olmak.

Zor alım : İşlenen bir suç karşılığı olarak suçlunun malının bütünü veya bir bölümü üstündeki mülkiyetine son verilmesi ve bu mülkiyetin bir başka kuruluşa devredilmesi, müsadere. Tanzimattan önce herhangi bir kişiye ait mallara padişah adına el konulması, müsadere.

Zor bela : Güçlükle.

Zoru zoruna : Zorluk çekerek.

Zar zor : İstemeyerek. Güçlükle.

İdrar zoru : İdrar torbasında biriken idrarı dışarı atmada zorluk çekme, sidik zoru.

Sidik zoru : İdrar zoru.

Sıkıntı : Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet. Sorun, mesele, sendrom, problem. Bulunmama durumu.

Güçlük : Engel, pürüz. Zorluk. Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat.

Rahatsızlık : Hastalık. Rahatsız olma durumu, tedirginlik.

Yüküm : Yükümlülük.

Mecburiyet : Yükümlülük. Zorunluluk.

Baskı : Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu. Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres. Bir eserin tekrarlanarak yapılmış olan baskı işlemlerinden her biri, edisyon. Bir eserin basılış biçimi veya durumu. Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm. Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı. Bası sayısı. Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres.

Güçlükle : Kolay olmayan bir biçimde, zar zor, zor bela.

Bir : Ancak, yalnız. Eş, aynı, bir boyda. Sadece. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bu sayı kadar olan. Sayıların ilki. Bir kez. Aynı, benzer. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber. Tek.

Söz : Bir işi yapacağını kesin olarak vadetme. Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil. Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük. Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi. Kesinlik kazanmayan haber, söylenti. Müzik parçalarının yazılı metni, güfte.

Zor alıma çarpmak : kişi mallarına devlet adına yasal olarak el koymak, müsadere etmek.

Zor etmek : Direnmek. Saldırmak.

Zor görmek : Basınca, baskıya, çarpmaya uğramak.

Zor itmek : Direnmek

Zor köteh : Zorla, cebirle

Zor topuz : Zorlayarak.

Zor zor : Kızgınlıkla yapılan iş.

Zor zoruna : Binbir güçlükle.

Diğer dillerde Zor anlamı nedir?

İngilizce'de Zor ne demek? : [Zor] adj. arduous, baffling, crucial, cruel, difficult, exacting, formidable, hairy, hard, inconvenient, knotty, mean, rough, sticky, stiff, tight, trickish, uneasy; causing difficulty

n. constraint, force, main, might, strain

Fransızca'da Zor : force [la], vigueur [la], violence [la]

Almanca'da Zor : n. Gewalt, Gewalttätigkeit

adj. deftig, hart, heikel, mühsam, problematisch, schwer, subtil

Rusça'da Zor : n. сила (F)

adj. трудный, тяжелый, сложный, затруднительный, затрудненный, тягостный

adv. тяжело, еле-еле