Zorunlu borçlar nedir, Zorunlu borçlar ne demek

Zorunlu borçlar; İktisat alanında kullanılan bir kelimedir.

İktisat terim anlamı:

Yasa veya yönetmeliklerle, iktisadi karar birimlerinin kendi rızaları dışında, gelirlerinin belli bir kısmına devlet tarafından el konulmasıyla toplanan borçlar.

Zorunlu borçlar anlamı, kısaca tanımı

Zorun : Mecburiyet

Borç : Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe.

Zorunlu : Kesin olarak gereksinim duyulan, zaruri, mecburi, ıztırari. Doğal olarak kaçınılması imkânsız olan, olumsal karşıtı.

İktisadi kar : Firmanın toplam geliri ile gizli maliyetlerini de içeren toplam maliyeti arasındaki pozitif fark. karşılığı muhasebe kârı.

Yönetmelik : Bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen kuralların tümü. Bu kuralların yazılı olduğu belge, talimatname. Yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak amacıyla hazırlanan, düzenleyici kuralların yazılı olduğu resmî belge.

Toplanan : Toplama işleminde toplamı oluşturan sayılardan her biri.

İktisadi : Ekonomik.

İktisad : Tutum.

Yönetme : Yönetmek işi.

Konulma : Konulmak işi.

Devlet : Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Bu tüzel varlığın yönetim organları. Mutluluk. Büyüklük, mevki. Talih.

 

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Taraf : Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Bir şeyin belli bölümü, kısmı. Yöre, yer. Yön, yan, doğrultu. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi.

Belli : Beli olan. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum. Belirli, muayyen. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr.

Karar : Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı. Değişmez olma. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik. Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm. Bu yargıyı bildiren belge. Tam ölçüsünde, ne az ne çok.

Yönet : Yön. Uygun, iyi, doğru, yerinde. [Bakınız: yönelge]. Alnaç. Yatkın, becerikli. Düz. Doğru, uygun. Şekil, tarz, usûl, suret, vecih. Uygun, doğru. İyi, güzel. Uysal. Becerikli, yatkın. Biçim, tarz, usul.

Kendi : İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat. Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak "o" ve "onlar" yerine kullanılan bir söz. Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz.

Birim : Bir kümenin her elemanı. Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite. Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit.

 

Gelir : Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat. Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat.

Geli : Gel. Ardıç ağacının meyvesi. Düğün çağırıcısı.

Diğer dillerde Zorunlu borçlanma anlamı nedir?

İngilizce'de Zorunlu borçlanma ne demek ? : forced loan