Çekici nedir, Çekici ne demek

"Çekici" ile ilgili cümle

  • "Necdet için bu, öbüründen daha çekici değildi." - Y. K. Karaosmanoğlu

Fiziksel Kimya alanındaki anlamı:

Tanecikleri birbirine yaklaştıran kuvvete ilişkin.

İngilizce'de Çekici ne demek? Çekici ingilizcesi nedir?:

tractor, attractor, attractive

Çekici kısaca anlamı, tanımı:

İlgi çekici : İlgiyi, dikkati üzerinde toplayan.

Şeytan çekici : Hareketli ve becerikli çocuk.

Çekicilik : Çekme gücü. Çekici olma durumu, alım, albeni, alımlılık, cazibe, hava, gelgel.

Hava çekici : Basınçlı hava ile çalışan büyük çekiç.

İlgi çekicilik : İlgi çekici olma durumu.

İmdat çekici : Tehlike anında aracın camını kırıp dışarı çıkabilmek için aracın görünür bir yerinde bulundurulan kırma aleti.

Kaza : İlçe, kaymakamlık. Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan yerine getirme. Kadılık görevi. Yargı. İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması.

Arıza : Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı. Aksama, aksaklık, bozulma. Engebe.

 

Yanlı : Yandaş.

Park : Otopark. Cephane, makine veya otomobillerin bulunduğu yer. Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe. Trafik zorunlulukları dışında durma biçimi.

Aracı : İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta. İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği. Ara bulucu. Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador.

Götürmek : Herhangi bir yiyeceği tek başına ve hızlı bir biçimde yemek. Bir sonuca vardırmak. Taşımak, ulaştırmak veya koymak. Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek. Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek. Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek. Öldürmek. Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek. Tümüyle sahip olmak. Haksız kazanç sağlamak, mal veya para sahibi olmak. Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak.

Taşıt : Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta.

Alımlı : Alımı olan, çekici, cazibeli, albenili, cazip, cazibedar, kişmiri.

Çekici ırakgörür : Yıldızların cam plaklar üzerinde resmini alabilen, açıklık oranı büyük (1: 8 den dazla), çok mercekli ırakgörür. gökbilim: Yıldızların cam plaklar üzerinde resmini alabilen, açıklık oranı büyük, çok mercekli ırakgörür.

Çekici ile ilgili Cümleler

 
  • Çekici bir kadınsınız.
  • Onun sinirliliği dikkat çekiciydi.
  • Çekici bana uzatır mısınız?
  • Bu hem ilgi çekici hem de heyecan verici.
  • Jale'nin çok çekici olduğunu düşünüyorum.
  • Çekici insan çok.
  • Çekici değil.
  • Onu neden çekici bulduğundan emin değildi.
  • Çekici bir kadın mühendise aşık oldum.
  • Jale, Asyalı erkeklere çekici gelmiyor.
  • Çekici değil mi?
  • Jale çekici bir kadındır.
  • Çekici bir kızsın.
  • Hangi tablo daha çekici, Madame X mi yoksa Mona Lisa mı?

Diğer dillerde Çekici anlamı nedir?

İngilizce'de Çekici ne demek? : adj. attractive, tractive, alluring, appealing, magnetic, bewitching, catchy, catching, charming, witching, seductive, sexy, juicy, inviting, comely, captivating, charismatic, darling, desirable, endearing, engaging, engrossing, enthralling

n. tow truck, towing truck, breakdown truck, breakdown van; haulier, haul, tractor, wrecker

n. hammer, tool with a hard solid head

Fransızca'da Çekici : attractif/ive, attachant/e, attirant/e, attrayant/e, captivant/e, séducteur/trice, tentant/e

Almanca'da Çekici : n. Braten

adj. anziehend, attraktiv, hold, lecker, reizend, reizvoll, verführerisch

Rusça'da Çekici : n. тягач (M)

adj. привлекательный, тянущий, притягательный, соблазнительный, манящий, заманчивый, увлекательный, интересный