Bu sayfada Compass ne demek nedir compass hakkında bilgiler sözleri ingilizce türkçede çevirisi compass resimleri yazıları türkçesi ne demek compass ile ilgili sözler cümleler bulmaca görseller compass hakkında yazı türkçe almanca ingilizcede sözlük anlamı kısaca tanımını ve benzeri diğer konuları inceleyebilirsiniz.
Compass nedir English: Ali is very compassionate. Turkish: Ali çok şefkatli. English: Ali always carries a map and compass in his bag. Turkish: Ali her zaman çantasında bir harita ve pusula taşır. English: Ali is compassionate...
Compass card nedir : Anlamak. Gizli plan kurmak. Alan. Çevirmek. Sarmak. Bir çemberin özeğindeki bir iğne üzerine oturtularak yatay düzlem içinde erkince dönebilen ve çemberin çevresindeki dereceler üzerinde yön gösteren bir mıknatıs iğnesi....
Compass needle nedir English: Compass needles point to the north. Turkish: Pusula ibreleri kuzeyi gösterir. : Sınır. Çevirmek. Bir konuyu kavramak. Yayçizer. Sarmak. Kuşatmak. Alan. Pusula. Kapsam. Needle : Gözelemeye yarayan, üzerine ipl...
Compass route nedir : Kapsam. Alan. Erim. Çevre. Bir çemberin özeğindeki bir iğne üzerine oturtularak yatay düzlem içinde erkince dönebilen ve çemberin çevresindeki dereceler üzerinde yön gösteren bir mıknatıs iğnesi. Menzil. Pergel. Gizli pl...
Compass window nedir : Menzil. Çember çizmekte kullanılan aygıt. Çevrelemek. Sarmak. Kuşatmak. Kapsam. Bir konuyu kavramak. Kapsamak. Alan. Pergel. Window : Cam. Bir şeyi yapmak için elverişli zaman bölümü. Vitrin. Pencere. Gösteriş. Pencere m...
Compasses nedir English: I drew a circle with compasses. Turkish: Pergellerle bir daire çizdim. pair of compasses : Pergel. Drawing compasses : Resim pergeli. of compasses : Pergel. Yayçizer. Parabola compasses : Parabol pergeli. com...
Compassion nedir English: Ali is very compassionate. Turkish: Ali çok şefkatli. English: You have to show compassion to your girl. Turkish: Kız arkadaşına merhamet göstermek zorundasın. English: Ali is compassionate. Turkish...
Compassionate allowance nedir : Başkalarına acıyan. Şefkatli. Acıyıcı. Müşfik. Sevecen. Merhametli. Allowance : Avans (spor terimi). Müsamaha. Ödenek. Handikap spor. Aylık. Gecikme, açık verme ya da herhangi bir dokunca nedeniyle alacaklısınca kabul ed...
Compassionately nedir allowance : Nafaka. Compassionate leave : Mazeret izni. Felaket izni. compassionate ground : Acıdığından. Compassionate : Sevecen. Müşfik. Şefkatli. Başkalarına acıyan. Merhametli. Acıyıcı. : Merhametlilik. Halden anlayan ...
Compass bearing nedir : Kapsam. Çevirmek. Anlamak. Alan. Çember çizmekte kullanılan aygıt. Kuşatmak. Pusula. Sınır. Menzil. Yayçizer. Bearing : Doğurma. İlinti. Dayanma. Rulman. İlişki. Bağıl devinimli iki parça arasında sürtünmeyi ve aşınmayı ...
Compass brick nedir : Kapsam. Başarmak. Anlamak. Menzil. Pusula. Çevirmek. Alan. Sarmak. Pergel. Brick : Tuğla döşemek. Tuğla (genellikle deliksiz veya boşluksuz). Tuğla biçiminde herhangi bir şey. Tuğla. İyi dost. Mert kişi. Tuğladan yapılmı...
Compass error nedir : Kapsamak. Çevre. Kuşatmak. Erim. Çevrelemek. Pergel. Gizli plan kurmak. Çevirmek. Çember çizmekte kullanılan aygıt. Sınır. Error : Bir niceliğin gerçek değeri ile ölçülen değer arasındaki fark. Yanlışlık. Yanılma. Doğabi...
Compass rose nedir : Bir konuyu kavramak. Yayçizer. Çevre. Bir çemberin özeğindeki bir iğne üzerine oturtularak yatay düzlem içinde erkince dönebilen ve çemberin çevresindeki dereceler üzerinde yön gösteren bir mıknatıs iğnesi. Sarmak. Pusul...
Compass saw nedir : Kapsamak. Kavramak. Menzil. Bir konuyu kavramak. Kapsam. Yayçizer. Pergel. Çevrelemek. Kuşatmak. Saw : Özdeyiş. Testere ile kesmek. (testereyle) kesmek. Testere. Doğramak. Hızar. Darbımesel. Bıçkı. Biçmek. Atasözü. [#Com...
Compassed nedir : Kumpas kurmak. İçine alınmış. Kapsamak. Etrafını çevirmek. Etrafı sarılmış. Neden olmak. Çevrilmiş. Kuşatılmış. Sarmak. Kuşatmak. Compasses : Pergel (takımyıldızı). Yayçizer. Pergel. [#A pair of compasses : Pergel. Drawi...
Compassing nedir : Muhasır. Kuşatıcı. Tüm üyeleri kapsayan. Sarmak. Tüm toplumu kapsayan. Herkesi kapsayan. Etrafını çevirmek. Kapsamak. Kuşatmak. Neden olmak. Encompassing principle : Kapsama ilkesi. [#Compassion : Rikkat. Sevecenlik. Acı...
Compassionate nedir English: Ali is compassionate. Turkish: Ali şefkatlidir. English: Ali was compassionate. Turkish: Ali merhametliydi. English: Ali is very compassionate. Turkish: Ali çok şefkatli. English: The more you suffe...
Compassionate leave nedir : Şefkatli. Başkalarına acıyan. Müşfik. Merhametli. Sevecen. Acıyıcı. Leave : Vazgeçmek. Ruhsat. Ayrılmak. Terk etmek. Veda. Çıkmak. İzin. Sorumluluğuna bırakmak. Terketmek. Bırakmak. [#Compassionate allowance : Nafaka. Co...
Compassionateness nedir allowance : Nafaka. Compassionate leave : Mazeret izni. Felaket izni. compassionate ground : Acıdığından. Compassionate : Acıyıcı. Müşfik. Sevecen. Şefkatli. Başkalarına acıyan. Merhametli. : Sevimli bir biçimde. Merhametl...