Tırtı nedir, Tırtı ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Ev eşyası.

Tırtı ile ilgili Cümleler

  • Tırtıl güzel bir kelebeğe dönüştü.
  • Tırtıllar koza içerisindeyken kelebeğe dönüşür.
  • Kumu sevmem. Büyük, tırtıklı, sinir bozucu ve her yeri toz yapandır.

Tırtı ile ilgili Atasözü veya Deyim

tırtıl çekmek : henüz yumuşak olan bir parçayı metal bir tırtılla süslemek.

tırtıl kesmek : bir şeyin yanlarını diş diş kesmek.

Tırtı tanımı, anlamı

Tırt : İşe yaramayan kişi

Siğilli tırtıl : Öne yakın sırt bölgesinde irice bir çıkıntı görülen ve meyve yapraklarının oldukça önemli düşmanlarından biri sayılan kara başlı kelebek kurtçuğu.

Tırtıba : Kavga, gürültü : Yukarı mahallede tırtıba koptu.

Tırtıl gibi çekmek : Durmadan taşımak.

Tırtıl hücreleri : Çekirdek kromatinin dalgalı görünümü nedeniyle görünümleri tırtılı andıran kalp kası hücreleri. Kalp romatizması, romatoit artritis, kalp kası nekrozu, dejenerasyonu ve ödemi gibi kimi patolojik değişimlerde görülür, Anischkov hücreleri.

Tırtıl yiyengiller : (Campephagidae), iyi bilinen türüdür.

Tırtıllı çeker : Gevşek yüzeyli toprakta motorsuz araçları çeken araç.

Tırtıllı kıyı : Birçok irili ufaklı koyları, burunları, adacıkları bulunan, buzul ve sel sularının taşıdığı karmakarışık yığınlarla örtülü bir kıyı biçimi.

 

Tırtılsinekleri : Gelişme evresini zorunlu olarak bir başka böcek kurtçuğu, özellikle bir tırtıl üzerinde geçiren, kısa duyargalı sinekler familyası; asalak sinekler. İpek böceğine saldıran türleri de vardır.

Tırtılyiyengiller : Kuşlar (Aves) sınıfının, ötücü kuşlar (Passeriformes) takımının, öz ötücüler (Oscines) üst familyasından, kuyrukları uzun, gagaları çengelli, tırtıl ve benzerleri yiyen, genellikle toplu hâlde yaşayan bir kuş familyası.

Tırtırdamı : Ayakyolu, hela.

Tırtırlı : İnce, sıska.

Tırtırlımakas : Deriyi süs yaparak kesen makas. (Aksaray Niğde).

Tırtırsineği : Asalak arılar familyasından olup, kurtçuk evresini tarım bitkilerine zarar veren böcekler üzerinde geçiren, uzunca boylu, uzun duyargalı, zarkanatlı böcek.

Tırtış : Zayıf, cılız.

Tırtız : Kapı sürgüsü, dayağı, mandalı.

Tırtık : Çentik.

Tırtık tırtık : Pürüzlü, düz olmayan, çentikli.

Tırtıkçı : Yankesici.

Tırtıkçılık : Tırtıkçı olma durumu.

Tırtıklama : Tırtıklamak işi.

Tırtıklamak : Aşırmak, çalmak.

Tırtıklanma : Tırtıklanmak durumu.

Tırtıklanmak : Tırtıklama işine konu olmak. Seyrekleşmek.

Tırtıklatma : Tırtıklatmak işi.

Tırtıklatmak : Tırtıklama işini yaptırmak.

Tırtıklı : Tırtığı olan.

Tırtıl : Yumurtadan çıkan kelebek kurtçuklarının ilk durumu. Maraş işi veya diğer elbise nakışlarında kullanılan altın, gümüş gereç. Palet. Pulların veya metal paraların kenarındaki kertikleri oluşturan çıkıntılardan her biri. Bir şeyin kenarına çizilen zincir gibi çiçeklerden yapılmış olan süs. Çevresinde kertikler bulunan ve işlenecek parça üzerine bastırılarak bu kertiklerin izini parçaya basmaya yarayan çelik disk.

 

Tırtıllanma : Tırtıllanmak işi.

Tırtıllanmak : Tırtıl üşüşmek.

Tırtıllı : Kenarlarında tırtıl olan.

Tırtıllı bıçak : Sebzeleri süslü ve kolay kesmek için kullanılan mutfak bıçağı.

Tırtılsı : Tırtılı andıran, tırtıla benzeyen, tırtıl gibi, tırtılımsı. Söğüt, kavak, fındık vb. bitkilerin tırtılı andıran çiçek durumları.

Tırtır : Zar kanatlılardan, uzun gövdeli, uzun duyargalı, kurtçuk evresini tarım bitkilerine zarar veren böcekler üzerinde geçiren bir tür böcek (Ichneumon).

Diğer dillerde Tırpankurdu anlamı nedir?

İngilizce'de Tırpankurdu ne demek ? : cutworm