Butters türkçesi Butters nedir

Butters ingilizcede ne demek, Butters nerede nasıl kullanılır?

Butterscotch : Şeker ve tereyağı ile yapılan bir tür tatlı. Şekerleme. Karamela.

Abutters : Komşu arazi sahibi. Bitişik arsa sahibi.

Rebutters : Davalının ikinci cevap layihası. İddianın çürütülmesi. Mukabil kanıt. Davalının ikinci cevabı. Karşılıklı delil. Mukabil delil.

Butter and eggs : Nevruz otu. Keten otu. Nevruzotu.

Butter bean : Fasulye. İri bir bakla türü.

Butter beans : Fasulye. İri bir bakla türü.

Butter fly valve : Kelebekli valf.

Butter churn : Güğüm. Yayık.

Drawn butter sauce : Eritilmiş unlu tereyağı sosu.

Butter churn powder : Yayık altı tozu. Yayık altı suyunun kurutulmasıyla elde edilen ürün.

İngilizce Butters Türkçe anlamı, Butters eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Butters ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Flunkeyism : Yaltakçılık.

Blarneys : Yağ çekmek. Dil dökme. Yağ çekme. Yaltaklanmak. Övme. Yağ. Yaltaklanma. Piyaz.

Apple polishing : Pohpohlayan. Yaltaklanan. Kuyruk sallayan. Gözüne giren.

Blandishment : Dil dökme. Tatlı söz. Kandırmak için söylenen veya edilen iltifat.

Bootlicking : Yalakalık etmek. Yaltaklanan. Yalakalık yapan. Dalkavukluk etmek.

 

Bad penny : Değersiz bozuk para.

Not worth a red cent : Değersiz. Meteliksiz.

Diddly : (argo) hiçbir şey (negatif bir anlatımdan sonra kullanılır). Hiç. Çok az miktarda olarak. Zerre kadar.

Drecks : Değersiz. Çamur. Pislik (yiddiş). Ucuz. Değeri olmayan şey. Çöp. Pislik. Kir. Hayvan tersi.

Butters synonyms : eye sore, dime a dozen, not worth a rap, not worth a dime, amended, fit for nothing, bummest, flagrant, flattery, beastlier, hard favored, fouler, claptraps, frowsy, soapiness, flunkyism, beastly, insinuation, flatteries, a dime a dozen, beastliest, foul, blandishments, blarney, finer, slavishness, blarneyed, filthy, greasiness, good for nothing, not worth a hoot, footling, butter.

Butters zıt anlamlı kelimeler, Butters kelime anlamı

Worse : Daha kötüsü. Beteri. Daha çok. Daha hasta. Beter. Daha fena. Daha kötü şey. Daha da kötüsü. Daha kötü. Kötü.

Tolerable : Biraz. Kabul olunabilir. Orta halli. Ne iyi ne kötü. Kısmen. Katlanılır. Şöyle böyle. İdare eder. Hoşgörülebilir. Orta.