Kayd nedir, Kayd ne demek

Teknik terim anlamı:

Düşünce, endişe; emel, arzu; iş güç.

Kayd ile ilgili Cümleler

  • Kaydolmak zorunda mıyım?
  • Kaydederken bir hata oluştu. Lütfen tekrar deneyin yada bunu bildirmek için bizimle temas kurun.
  • O kaydı.
  • Mezun olduktan sonra, Mustafa askere kaydoldu.
  • Noelin yaklaşması nedeniyle iş biraz gelişme kaydetti.
  • Kaydetmedim.
  • Kaydedilmiş verinin üzerine yazmak ister misin?
  • Nerede kaydetmeliyiz?
  • Bir Fransızca sınıfına kaydolacağım.
  • O kaydın önemli olduğunu düşünüyorum.
  • “Hatta vekilin bile ayağını kendisinin kaydırdığını iddia ediyor.”
  • Tom'un bir sabıka kaydı yok.
  • Biz son zamanlarda senin personel kaydında bir hata keşfettik.
  • Kaydı sildim.
  • “Bir idamlık Ali vardı, asıldı / Kaydını düştüler, mühür basıldı”

Kayd ile ilgili Atasözü veya Deyim

ayağını kaydırmak : bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak.

(birinin) kaydını silmek : kayıttan düşmek.

ihtiyat kaydı ile : doğruluğu şüpheli görülerek.

kayda geçirmek : ilişkili bulunduğu deftere yazmak.

kaydı kuydu olmamak : kayıtlı olmamak.

kaydını düşmek : yazılı olduğu evraktan çıkarmak.

Kayd anlamı, kısaca tanımı

Aritmetiksel kaydırma : Herhangi bir sayısal veriyi, sayılama dizgesinde kullanılan köke bölmek ya da kökle çarpmak üzere, sağa ya da sola kaydırma, örn. ikili sayılama dizgesinde gösterilmiş bir sayıyı 2 ile çarpmak için 1 basamak sola, 8'e bölmek için 3 basamak sağa kaydırmak gerekir

 

Bir kayde : Bir düzüye, bir sıraya, aralıksız.

Çevrinmeli kaydırma : Çevrinme ile kaydırmanın bir arada yapılmasından oluşan alıcı devinimi.

Demirbaş kaydı : Kitaplığa gelen gereçlerin geliş sırası ve sayısı ile bir deftere yazılması.

Derinlemesine kaydırma : Alıcının çevirim sırasında belirli bir konuya yaklaşması ya da bu konudan uzaklaşması durumu; bunun sonunda öne ya da geriye kaydırma ortaya çıkar.

Dizi kaydı : Kitaplıkta bulunan dizilerle ilgili kayıt.

Dönüş günü kaydı : Kitaplıktan ödünç alınan gerecin geri getirilmesi gereken günü belirten ve gerece bu amaçla eklenen kâğıda basılan damga.

Dönüşlü kaydırma : [Bakınız: mantıksal kaydırma].

Düşey kaydırma : Alıcının asansör çeşidinden bir araca yerleştirilerek aşağıya ya da yukarıya doğru yer değiştirmesi sırasında çalıştırılması.

Elle kaydırma : Optik kaydırmanın elle yapılanı. Özdevinimli kaydırmanın karşıtı.

Fiziksel yapı kaydı : Fişlerde, kitabın cilt, sayfa, yaprak, sütun, resim, harita, boy gibi öğeleriyle ilgili olarak verilen yazılı bilgi.

Geriye kaydır : Alıcı yönetmenine, alıcıyı geriye kaydırması için verilen komut.

Geriye kaydırma : Alıcının, konudan uzaklaşarak gerilemesi. Öne kaydırmanın karşıtı.

Harcama kaydırıcı politikalar : Ödemeler bilançosu dengesizliğini gidermek amacıyla dış ticaret açığının olduğu durumda toplam harcamaları yurtiçine, dış ticaret fazlasının olduğu durumda ise toplam harcamaları yurtdışına kaydıran döviz kuru politikaları, gümrük tarife ve kota uygulamaları gibi koruyucu dış ticaret politikaları. karşılığı harcama değiştirici politikalar.

 

İzleme kaydı : Bir yapıtla ilgili bütün ek fişleri belirtmek amacıyla temel fişin altında ya da arkasında bulunan kayıt.

Kayda : Ahenk, beste. Nerede. Gayda.

Kayda bağlı dışsatım : Dışsatım öncesi dışsatım birlikleri tarafından gümrük değer bildirim belgesiyle kayda alınan dışsatım türü.

Kayda değerlik : Kayda değer olma durumu.

Kaydak etmek : Geri dönmek.

Kaydalamak : Kıvrak, çalımlı, sekerek yürümek.

Kaydalanmak : Kıvrak, çalımlı, sekerek yürümek. Yavaş sesle türkü, şarkı söylemek, mırıldanmak.

Kaydalı : Süslü, alımlı, çalımlı.

Kaydan : Kadınların kullandığı belbağı, kuşak. Nereden. Kaydan gelip kaya gidersin?. Samsun ili, Çarşamba ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Kaydane : İneğin boğa isteme zamanı.

Kayde : Ahenk, beste.

Kaydedebilme : Kaydedebilmek işi.

Kaydedebilmek : Kaydetme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kaydedilebilme : Kaydedilebilmek işi.

Kaydedilebilmek : Kaydedilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kaydedilme : Kaydedilmek işi.

Kaydelemek : Bir ahenge göre türkü söylemek. Aynı tonda sesle sürekli bağırmak ya da ağlamak. Kendine özen göstermek. Salınarak yürümek.

Kaydettirebilme : Kaydettirebilmek işi.

Kaydettirebilmek : Kaydettirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kaydım : Tarlada sürmeğe başlanılan yer : Hayvanları kaydım başında bırak buraya gel. Tarla sürülürken bir gidiş gelişlik uzaklık. Sofa tavanı ve saçağı.

Kaydın görmek : Çaresine bakmak, vazifeyi, hizmeti yerine getirmek. İdam etmek.

Kaydın yimek : Kaygısını çekmek, ilgi göstermek.

Kaydını kayurmak : İdam etmek.

Kaydını silmek : Bulgu ya da markanın, yasalarda gösterilen koşullara uygun olarak kaydını silmek.

Kaydırabilme : Kaydırabilmek işi.

Kaydırabilmek : Kaydırma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Kaydırılma : Kaydırılmak işi.

Kaydırım : Dıştan bir kıvıl ya da mıknatıs alan uygulandığında, ortamın içinde oluşan alan. Bir taneciğin, bir dizgenin yerini biraz değiştirme.

Kaydırma arabası : Kaydırmayı sağlamak amacıyla alıcının yerleştirildiği tekerlekli araç.

Kaydırma askısı : Işık kaynaklarının tutturulmasına ve bir çubuk yardımıyla itilerek düzlüğün istenilen noktasına getirilmesine yarayan, perde raylarını andıran askı çeşidi.

Kaydırma ek : Hava kanallarında kullanılan bir ekleme türü.

Kaydırma hareketi : Dansçının kaydırma hareketi.

Kaydırma işleci : Bir f gerçek işlevi için, f(x+1) sayısı. E [f(x)].

Kaydırma rayı : Kayar sahnenin üzerinde hareket ettirildiği ray. Kayar sahnenin, üzerinde hareket ettirildiği dişli ray.

Kaydırma ticaret : Anlaşmalı ticaret kapsamında yapılan ticarette, dönem sonunda hesapların denkleşmemesi ve borçlu tarafından önerilen malların alacaklı tarafından istenmemesi durumunda, alacaklının yükümlülüklerini üçüncü bir tarafa devretmesi biçiminde yapılan ticaret.

Kaydırma yazmacı : İçindeki bilgiyi sola ya da sağa kaydırma olanağı bulunan bir yazmaç.

Kaydırmacı : Kaydırma arabasını yönetmekte uzmanlaşmış kişi.

Kaydırmalı çekim : Kaydırmayla elde edilmiş çekim.

Kaydırmalı gömük greftleme : Kırığın üst ucundan kaldırılan uzun bir kortikal şeridin alt parçasından hazırlanan bir yatak içine kaydırılması suretiyle psödo-artroz sahasının köprülenmesi.

Kaydırmalık : Kaydırmanın düzgün ve gerektiğinde çok hızlı yapılmasını sağlamak amacıyla, kaydırma arabasının, üzerinde yol aldığı demiryolunu andıran maden ya da tahtadan parçalar.

Kaydırtmak : Kaymasını sağlatmak, kaymasına sebep olmak.

Kaydi takas : Borsa oyuncularının takasa olan borçları ile takastan olan alacaklarının hesaben ödenmesi ve taşınır değer borçları ile alacaklarının hesaben teslimi.

Kaydur : Topal.

Kaydurba : Konsol.

Ketebe kaydı : El yazması kitaplarda yazarın adını verdiği yer.

Kıvıl kaydırım : Kıvıl alanın özdek içinde aldığı değişik değer.

Koşut kaydırma : Alıcı ile konu arasındaki uzaklık değişmeksizin gerçekleştirilen kaydırma çeşidi. (Bunlar düşey kaydırma, yanlamasına kaydırmadır).

Köşegen kaydırma : Alıcının, öne ve yanlamasına kaydırma arasındaki ortalama devinimi.

Mantıksal kaydırma : Bir sözcükteki ikilleri, bir yandan taşanları öteki yandan girecek biçimde sola ya da sağa doğru döndürerek kaydırma.

Odak kaydırma : Alıcının merceğine göre, birbirinden derinlik yönünden uzakta bulunan iki konudan biri üzerine dikkati toplamak amacıyla odaklamayı bunun üzerine yaparak öbür konuyu odak dışı bırakma.

Optik geriye kaydırma : Optik kaydırmanın geriye kaydırma çeşidi.

Optik kaydırma çekimi : Optik kaydırma yoluyla elde edilen çekim; yakınlaşma ya da uzaklaşma etkisi uyandıran optik kaydırmalı çekim.

Optik öne kaydırma : Optik kaydırmanın öne kaydırma çeşidi.

Öne kaydır : Alıcı yönetmenine, alıcıyı öne kaydırması için verilen komut.

Öne kaydırma : Alıcının öne doğru devindirilerek konuya yaklaşması durumu. Geriye kaydırmanın karşıtı.

Özdevinimli kaydırma : Motorla çalışan değişir odaklı mercekle yapılan kaydırma.

Sağa kaydır : Sağa kaydırma yapılması için alıcı yönetmenine verilen komut.

Sağa kaydırma : Kaydırmanın sağa doğru olanı.

Sınırlı basım kaydı : Sınırlı basımlarda, sınır sayısı İle, eldeki kitabın bu sınırlı sayı içinde kaçıncı sırayı aldığını belirten yazı.

Sima kaydı : Yazmalarda, kitabı kopya eden kişinin yazdıklarını, kitabın asıl yazarına okuduğunu ve yazarın bunu dinlediğini kanıtlamak amacıyla yazmaya konulan kayıt.

Sola kaydır : Kaydırmanın sola yapılmasını belirten komut.

Sola kaydırma : Kaydırmanın sola doğru olanı.

Sürü kaydı : Bir sürüdeki hayvanların verimlerinin düzenli aralıklarla kaydedilmesi.

Yanlamasına kaydırma : Alıcının, optik ekseninin doğrultusu değişmeksizin, sağa ya da sola tekerlekli bir araçla devinmesi.

Yukarıya kaydır : Alıcı yönetmenine, yukarıya kaydırma için verilen komut.

Yukarıya kaydırma : Düşey kaydırmanın yukarıya doğru olanı.

Kayda değer : Önemli, dikkati çeken.

Kaydedici : İmleç.

Kaydedilmek : Kaydetme işi yapılmak, yazılmak.

Kaydetme : Kaydetmek işi.

Kaydetmek : Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek. Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek. Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek. Belirtmek, söylemek. Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek. Olumlu sonuç almak. Hatırlamak için yazmak, not etmek. Elektronik veya sayısal araçlarda bilgiyi korumaya almak.

Kaydettirme : Kaydettirmek işi.

Kaydettirmek : Kaydetme işini yaptırmak, yazdırmak.

Kaydıhayat : Yaşıyor olma durumu.

Kaydıihtiyat : Temkinli davranma, ihtiyatlı olma.

Kaydırak : Yassı, kaygan çakıl. Çocukların böyle bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun. Çocuk bahçelerinde çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı. Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer.

Kaydırılmak : Kayması sağlanmak, kaymasına yol açılmak.

Kaydırış : Kaydırma işi.

Kaydırma : Kaydırmak işi. Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birdenbire değiştirme. Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere hareket ettirilmesi.

Kaydırmak : Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak.

Kaydiye : Kayıt için alınan para.

Kaydolma : Kaydolmak işi, yazılma.

Kaydolmak : Yazılmak.

Nüfus kaydı : Nüfus kütüğündeki kayıt.

Optik kaydırma : Alıcının değişir odaklı merceğinin yakından uzağa veya uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen sonuç, zum.

Sabıka kaydı : Adli sicilden verilen bilgiye göre bir kimsenin sabıka durumunu gösteren yazı.

Su kaydırağı : Su parklarında, su ile çalışan ve kayılarak bir havuza düşme temeline dayanan oyuncakların genel adı.

Diğer dillerde Kayatuzu anlamı nedir?

İngilizce'de Kayatuzu ne demek ? : rock salt