Bu sayfada Going ne demek nedir going hakkında bilgiler sözleri ingilizce türkçede çevirisi going resimleri yazıları türkçesi ne demek going ile ilgili sözler cümleler bulmaca görseller going hakkında yazı türkçe almanca ingilizcede sözlük anlamı kısaca tanımını ve benzeri diğer konuları inceleyebilirsiniz.
Going nedir English: "Do you know what's going on?" - "No. What's it all about then?" Turkish: "Neler oluyor biliyor musun?" - "Hayır. O zaman bütün bunlar ne demek oluyor?" English: "Are you going to Tom's party?" "I'm still not...
Going over nedir English: I've been going over the budget. Turkish: Bütçeyi inceliyorum. English: I often feel like just going over there. Turkish: Sık sık oraya gitmek isterim. English: I'm going over to Moustapha's tonight. ...
Going public nedir : Gidişat. Tempo. Ayrılış. Çalışan. Basamak genişliği. Giden. İlerleme hızı. Başarılı (iş). Satılan (mal). Şu anki. Public : Halk için. Milli. Bilgisayar, sinema, televizyon, sosyoloji alanlarında kullanılır. Halka açık. T...
Goings on nedir : Devrede. Olmakta olan. Yönünde. Yanmak. Üstünde. Çakırkeyif. Civarında. Hazır. Üzerinde. Açık. A blot on escutcheon : Şerefine leke düşürücü şey. Onur lekeleyici davranış. Şerefine sürülmüş leke. [#A crochordon : Köpekle...
Going concern nedir : Mevcut. Giden. Satılan (mal). İşleyen. Gidiş hızı. Tempo. Şu anki. Basamak genişliği. Ayrılış. Başarılı (iş). Concern : İş. Kaygı. Endişe uyandırmak. Endişe. Etkilemek. İlgilendirmek. Endişelendirmek. Karışmak. Firma. So...
Going convern nedir : İşleyen. Mevcut. Satılan (mal). Giden. Yaşayan. Başarılı (iş). Gidiş. Çalışan. Tempo. Ayrılış. Going concern : Faaliyetini sürdürmekte olan işletme. Kar eden ticari kuruluş. Devam eden iş. İşletmenin sürekliliği varsayım...
Going price nedir : Mevcut. Gidiş. Şu anki. Başarılı (iş). Yol durumu. Ayrılış. Tempo. Çalışan. İşleyen. Gidişat. Price : Paha biçmek. Bir birim mal, hizmet ya da üretim faktörü ile satın alınabilecek para miktarı, diğer bir deyişle bir bir...
Going to nedir English: "Aren't you going to eat the spinach?" "I'll eat it later." Turkish: "Ispanak yemeyecek misin?" "Sonra yiyeceğim." English: "Are you going to Tom's party?" "I'm still not sure." Turkish: "Tom'un partisin...