Glim

Glim nedir English: I caught a glimpse of her face. Turkish: Onun yüzünü bir an gördüm. English: I caught a glimpse of him in the crowd. Turkish: Kalabalıkta bir an onu gördüm. English: Ali caught a glimpse of Mary. Tu...

Glimmer nedir English: The light of the lamp glimmered in the fog. Turkish: Lambanın ışığı siste parıldıyordu. glimmer of hope : Bir ümit ışığı. Umut ışığı. Glimmered : Parıldamak. İma. Azıcık miktar. Hafif ışık. Seziş. Hafif pırıl...

Glimmering nedir : Yanardöner bir şekilde. Pırıl pırıl. Hafif pırıltı ile. Hafif ışık vererek. Glimmerings : Hafif parıldama. Işık verme. [#A glimmer of hope : Umut ışığı. Bir ümit ışığı. Glimmer : Işık vermek. Hafifçe pırıldamak. Parıldam...

Glimmerings nedir : Işık verme. Hafif parıldama. Glimmeringly : Hafif pırıltı ile. Yanardöner bir şekilde. Pırıl pırıl. Hafif ışık vererek. [#A glimmer of hope : Umut ışığı. Bir ümit ışığı. Glimmer : Parıltı. Mika. Zayıf bir şekilde parlama...

Glimpse nedir English: Ali caught a glimpse of Mary. Turkish: Ali bir anlık Mary'yi gördü. English: I caught a glimpse of her face. Turkish: Onun yüzünü bir an gördüm. English: As the train went by, Moustapha caught a glimpse ...

Glimpser nedir : Bir an için gözüne ilişen kimse. Görünüp kaybolan kimse. Bakan. Göz atan. Göz atan kimse. Get a glimpse of : Bir an için görmek. [#Catch a glimpse : Gözüne ilişmek. Bir an için görmek. Hızlıca bakmakt. Görür gibi olmak. ...

Glimpses nedir a glimpse of : Bir an için görmek. Catch a glimpse : Bir an için görmek. Görür gibi olmak. Çabucak bakmak. Bakış atmak. Gözüne ilişmek. Hızlıca bakmakt. a glimpse : Sadece bir an görünme. Hızlıca söyleme. First glimpse : İ...

Glims nedir of hope : Umut parıltısı. Glim : Fener. Işık. Göz. Işık kaynağı. Lamba. Mum. Zayıf bir ışık vermek. : Işık vermek (hafif). Seziş. Zayıf bir şekilde parlamak. Parıltı. Önemli kayaç yapıcı mineral grubu. (demir ve magnezyum ...

Glim of hope nedir : Zayıf bir ışık vermek. Mum. Işık. Lamba. Fener. Işık kaynağı. Göz. Of : -nın. Den. In. Karşı. İle ilgili. Li. Hakkında. -dan. -in. -den. [#Hope : İstemek. Ümit etmek. Ummak. Beklenti içinde olmak. Beklemek. Umut. Arzu et...

Gliman nedir Gliman; Gösteri alanında kullanılan bir terimdir. Teknik terim anlamı: Ortaçağ'da halk türküleri söyleyip öyküler anlatan bir tür Anglosakson sanatçısı. Anglosakson : V. ve VI. yüzyılda Büyük Britanya'yı ele geçiren Cerme...

Glimmered nedir English: The light of the lamp glimmered in the fog. Turkish: Lambanın ışığı siste parıldıyordu. glimmer of hope : Umut ışığı. Bir ümit ışığı. Glimmer : Hafif pırıltı. Azıcık miktar. Parıltı. Işık vermek (hafif). Hafi...

Glimmeringly nedir : Hafif parıldama. Işık verme. Glimmerings : Hafif parıldama. Işık verme. Sözcükler, direkt olarak Glimmeringly ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler. [#Gleaming : Işı...

Glimmers nedir glimmer of hope : Bir ümit ışığı. Umut ışığı. Glimmer : Donuk ışık. Zayıf bir şekilde parlamak. İma. Hafif ışık. Parıltı. Hafif pırıltı. Hafifçe pırıldamak. Önemli kayaç yapıcı mineral grubu. (demir ve magnezyum karışığı i...

Glimpsed nedir a glimpse of : Bir an için görmek. Catch a glimpse : Bakış atmak. Görür gibi olmak. Çabucak bakmak. Gözüne ilişmek. Bir an için görmek. Hızlıca bakmakt. a glimpse : Hızlıca söyleme. Sadece bir an görünme. First glimpse : İ...

Glimpsers nedir : Göz atan. Bakan. Bir an için gözüne ilişen kimse. Görünüp kaybolan kimse. Göz atan kimse. Get a glimpse of : Bir an için görmek. [#Catch a glimpse : Bir an için görmek. Çabucak bakmak. Hızlıca bakmakt. Görür gibi olmak. ...

Glimpsing nedir : Görür gibi olmak (birini). Bir an için görmek. Gözüne ilişmek. Görür gibi olmak. Görünüp kaybolmak. Anlık bakış. Gözüne ilişme. Bir anlık görme. Bir an için görmek (bir şeyi). Göz atmak. Glimpsed : Kısa bakış. Kısa görme...