Elucidative türkçesi Elucidative nedir

Elucidative ingilizcede ne demek, Elucidative nerede nasıl kullanılır?

Elucidating : Açıklık getirme. Aydınlatma. Bilgilendirme. Açıklamak. İzah etmek. Açıklama. Açıklığa kavuşturma. Açık bir şekilde anlatma. Aydınlatmak.

Elucidation : İzah. Açıklama. Şerh. Aydınlatma. Aydınlığa kavuşturma.

Elucidations : İzah. Şerh. Açıklama. Aydınlatma.

Elucidate : Aydınlatmak. Açıklamada bulunmak. Anlatmak. İzah etmek. Aydınlığa kavuşturmak. Açıklamak. Açığa kavuşturmak. Işık tutmak. Açıklığa kavuşturmak. İzahat vermek.

Elucidated : Açıklanmış. Aydınlatmak. Açıklık getirilmiş. Bilgilendirilmiş. Aydınlatılmış. Açıklığa kavuşturulmuş. Açık bir şekilde anlatılmış. Açıklamak. İzah etmek.

Elucidatory : Açıklayıcı. Aydınlatıcı.

Elucidator : Aydınlatan. Açıklayıcı. Aydınlatıcı. Bilgilendiren. Açıklayan. Bilgilendirici.

Elucidates : Aydınlatmak. İzah etmek. Açıklamak. Açıklığa kavuşturmak. Açığa kavuşturmak. Işık tutmak. Açıklamada bulunmak. Aydınlığa kavuşturmak. Anlatmak. İzahat vermek.

Elucidators : Bilgilendirici. Bilgilendiren. Açıklayıcı. Aydınlatan. Aydınlatıcı. Açıklayan.

İngilizce Elucidative Türkçe anlamı, Elucidative eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Elucidative ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Illuminating : Aydınlatma. Işık verici. Aydınlatan. Bilgi verici. Işıklandırıcı.

Illuminant : Işık verici. Lamba. Işık veren. Aydınlatan şey. Işıklayıcı. Işık. Parlak.

Declaratory : Beyan edici. İzhari. İzah edici. Açıklayan. İfade eden. Beyan eden. Tespit edici.

Elucidators : Bilgilendiren. Aydınlatan. Açıklayan.

Brightener : Aydınlatan şey. Parlaklaştırıcı. Işık tutan şey.

Illuminators : Tanımlayıcı. Işık kaynağı. Işıklandırıcı. Müzehhip. Tezhipçi. Aydınlatıcı kimse veya şey. Tanımlayan.

Enlighteners : Anlaşılır hale getiren kimse veya şey (ruhani veya entellektüel). Aydınlatan. İçyüzünü anlatan. Bilgi veren. Açıklık getiren. Talimatlandıran ve bilgi veren şey veya kimse. Ögreten.

Informational : İnformasyonal. Bilgisel. Bilgilendirme amaçlı. Bilgi. Enformasyonel. Bilgi niteliğinde.

Depictive : Tanımlayıcı. Betimleyici. Betimsel. Anlatımsal.

Appositive : Ondan hemen önce gelen kelime veya ifadeyi niteleyen ve tamlayan ifade (gramer). Bir cümlede asıl tümleçten sonra gelerek onu açıklayan ve aynı ad çekimi ekini almış olan kelime veya kelime grupları: mümtaz, yukarıya, annesinin yanına çıktığı zaman, demin gelen kadının on sekiz, yirmi yaşlarında bir kız olduğunu anlamıştı (a.h. tanpınar, huzur, s. 21). bu köşk, dostlarına, barışık dostlarına karşı şerefli yuvası (…) tutumluluğunun abidesi değil miydi? (a.ş. hisar, çamlıcadaki eniştemiz, s. 228). her yaz içinde saatlerce vakit geçirdiğimiz, çiçeklerini ve ağaçlarını suladığımız bahçemizden, gönül meskenimizden bir türlü ayrılamadık. okumaktan bitip tükenmez zevk aldığı kitaplarına, varlığının hayat kaynağına yeniden kavuşmuştu. üçüncü gün, talat da aramızda bulunduğu halde ona abdest aldırtarak ve kitaba -evde mushaf bulunmadığı için mesnevi’ye- el bastırarak büyük bir yemin ettirdik ve mesele kapandı. (r.n. güntekin, miskinler tekkesi, s. 173). vb. Açıklayıcı nesne. Açıklayıcı dolaylı tümleç. Eşlemeli. Kendisinden önce gelen kelime veya kelime gruplarını daha açık ifade etmek ve anlamı güçlendirmek için kullanılan kelimeler veya kelime grupları: atatürk’ün büyük nutuk’u, siyasi ve milli tarihimizin birinci elden kaynak eseri, türk hitabet san’atının da doruğa yükselmiş bir şaheseridir. (m. k. atatürk, nutuk, ön söz). sonra acayip bir değişiklikle ellerine geçirdikleri bu insan malzemesinin, bu küçücük ve canlı şeyin yerini almaya çalışıyorlardı. (a. h. tanpınar, huzur, s. 285). sonunda yorgun, bitkin ve içi kapkaranlık, kendisini uykuya, kalbinin vurşunu hızlandıran kabusların arasında, zaman zaman aranan noktaların büyük müjdeler gibi uyuşturduğu uykuya bıraktı. (t. buğra, yalnızlar, s. 51). açıklayıcı özne, açıklayıcı nesne, açıklayıcı dolaylı tümleç ve açıklayıcı zarf tümleci durumunda olan kelime veya kelime grupları da vardır. bunlara bk. Açıklayacı özne. Bir cümlede özneden sonra gelerek onu daha belirgin duruma getirmek, vasıflandırmak veya pekiştirmek için kullanılan ve yine özne durumunda olan kelime veya kelime grubu: bu genç kız için ismail tayfur, o kumral saçlı, uzun boylu, yeşil gözlü genç adam, herkesin her şeyden başka bir şey olmuştu (h.z. uşaklıgil, ferdi ve şürekası, s.37). azize, o kelebek ruhlu çocuk, sefir karısı olmak ve hayatını avrupa’nın kibar dünyasında geçirmek hülyasını kuran süslü kız, şimdi hasan beyi, yani parasız ve mevkii, rütbesi yüksek olmayan genç yeğenini seviyordu (h.e. adıvar, kalp ağrısı, s. 34). bir sarıklı hoca, sait molla, ingiliz karargahı kapılarında curnal verme nöbeti bekliyordu (f.r. atay, atatürkçülük nedir, s. 16). kasabanın gazete bayiliğini de yapan fotoğrafçı, yavuz ata’nın oğlu serdar’ın arkadaşı hilmi, bir önceki günün tarihini taşıyan cumhuriyet’i getirmişti (tarık bugra, yağmuru beklerken, s. 37) vb.

 

Elucidative synonyms : depictor, enlightening, descriptors, enlightener, exegetical, epideictic, instructive, explanatory, brighteners, clarifying, elucidatory, depictors, informative, illuminator, annotative, illuminative, elucidator, commentator, informer, descriptor, illustrative.

Elucidative zıt anlamlı kelimeler, Elucidative kelime anlamı

Elucidative antonyms : uninstructive.

Elucidative ingilizce tanımı, definition of Elucidative

Elucidative kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Making clear. As, an elucidative note. Tending to elucidate.