Evle nedir, Evle ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Öğle.

Öğle vakti.

Öğle, öğleyin.

Evle ile ilgili Cümleler

  • “Fakat hanımefendi, bugün İstanbul'da karısının üstüne evlenmiş kaç erkek var?”
  • Evleneceğimizi bütün dünyanın bilmesini istiyorum.
  • Evlendikten sonra Boston'u ziyaret edeceğimizi düşündüm.
  • Evleneceğimi hiç düşünmemiştim.
  • Evlenmek zorunda olmamızın sebebi budur.
  • O ve onun kızı sık sık kendi evleri içinde birbirlerine cep telefonuyla mesaj attılar.
  • Babam onunla evlenmeme izin vermeyecek.
  • Evlenmek için aceleye gerek yok.
  • Evlendikten sonra karımla Fransızca konuşmaya başladığım için Fransızcam daha iyi oldu.
  • Ben küçük bir kızım, okula gitmiyorum, bana sandalet al, ben evleniyorum.
  • O ve Mustafa evlendiğinde Mary üç aylık hamileydi.
  • Burak metresiyle evlenmek için karısı Tuğba'yı öldürdü.
  • Evlenelim!
  • Evlenmeyi ciddi olarak düşünüyorum.
  • Evlerden ırak, dağ gibi delikanlı iki günde devrildi gitti.

Evle ile ilgili Atasözü veya Deyim

derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen : “derdi olmayan kimse önemsiz şeyleri kendisine dert edinerek söylenir, borcu olmayan kimse de evlenirken birçok şey satın almak zorunda kaldığı için borçlanır” anlamında kullanılan bir söz.

erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır : “yapacakları işlere erken başlayanlar kazançlı çıkarlar” anlamında kullanılan bir söz.

 

evlenenle ev alana allah yardım eder : “evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah'ın yardımının dolaylı olarak ulaşıyor olması demektir” anlamında kullanılan bir söz.

evlenmek barklanmak : evlenerek bir aile kurmak.

evlerden ırak (veya uzak) : ölüm veya kötü bir durumdan söz edilirken dinleyenlerin aynı durumla karşılaşmamalarını dilemek için söylenen bir söz.

horoz evlenir, tavuk tellenir : gereği yokken başkasının sevincine katılanlar için söylenen bir söz.

içeriden evlenmek : iç evlilik yapmak.

karısının üstüne evlenmek : karısı varken bir kadınla daha evlenmek.

Evle tanımı, anlamı

Evleç : Saç üzerinde pişirilen yufka ekmekleri çevirmeye yarayan uzun ve yassı tahta araç. [Bakınız: evirgeç]. Çamdan yapılan büyük ağaç testi

Evleg : Bahçelerde sebze ve benzerleri şeyleri dikmek için ayrılan parçalardan herbiri.

Evleh : Tarlanın sulanacak en ufak parçası.

Evlek almak : Sürülecek tarlayı eşit parçalara ayırmak.

Evlek kırmak : Sürülecek tarlayı eşit parçalara ayırmak.

Evlek koramı : Demirmıknatıssal özdeklerin çok küçük mıknatıssal birimlerden oluştuğu olgusuna dayanan kuram.

Evlek tapanı : Evlek yapmak için kullanılan bir karış genişliğinde, yetmiş seksen santim uzunluğunda tahta.

Evlek yazmak : Sabanla evleği ayıran çizgileri çizmek.

Evlekaçmak : Sürülecek araziyi pulluk iziyle belirtmek. (Darıveren Acıpayam Denizli). Sulu tarlalarda, tohum saçtıktan sonra, saban ya da pullukla, tarla içinde arıklar açmak : Tohum saçtım evlek açtım. Al öküzü çifte koştum. (Darıveren Acıpayam Denizli).

 

Evlekalmak : Tarla içindeki suları dışarı aktarmak için sabanla arık açmak. (Merzifon Amasya).

Evlekçi : Ev sahibi. Tarlayı evleklere ayıran işçilerin başında duran adam.

Evlemek : Kağnı arabalarının mazısı yatağından, dingil yuvasından çıkmak. Kağnının iki ana parçasını birleştirmek, çatmak, yivmek. Birbirine eklemek, ucu ucuna getirmek, ulamak.

Evlendırmek : Evlendirmek.

Evlendirebilme : Evlendirebilmek işi.

Evlendirebilmek : Evlendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Evlendirme : Evlendirmek işi.

Evlenebilme : Evlenebilmek işi.

Evlenebilmek : Evlenme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Evlenik : Evlenmiş.

Evlenilme : Evlenilmek işi.

Evlenilmek : Evlenme işi yapılmak.

Evlenirmek : Evlendirmek.

Evlenme oranı : Belli bir toplum ya da toplumsal kümede belli bir süre içindeki evlenme sayısının, o sıradaki toplam nüfusa oranı.

Evlenme oyunu : Bekârlıktan evliliğe sağlıklı bir geçişle sürekli, mutlu ve istenmeyen etkenlerden arınmış birleşim sağlamak amacıyla oynanan bir halk oyunu türü. bk. oyun. karşılığı sevi oyunu, erginlik oyunu, erlik oyunu, ölüm oyunu.

Evlenmeli : Evlenme çağında, evlenecek.

Evlenniyin : 'Evle' vakti; öğle; öğlede.

Evlensek : Tekrar evlenmek isteyen dul erkek.

Evlensek olmak : Canı evlenmek istemek. Evlenmek istemek, evlenmeye kalkışmak.

Evlere şenlik : Beğenilmeyen, olumsuz karşılanan bir durum, bir davranış karşısında söylenen bir söz.

Evlet : Tarlaya tohum ekmek için saban iziyle bölünen kısımlardan herbiri. Evlat, çocuk.

Evleyh : Tarla veya bahçenin sulanacak en ufak dilimi; belli bir alan ölçüsüne bağlı değildir.

İçten evlenme : Yalnız aynı boy, köy, oymak ya da başka tür bir toplumsal kümenin üyeleri arasında evlenmelere izin veren aile düzeni.

Kara evlek : Yağmurun toprağa bir karış geçerek nemlenmesi, tav.

Kayınla evlenme : Dul kadının, ölen kocasının kardeşiyle evlenmesi.

Taş evlemek : Taş kırmak için çivi yeri açmak.

Dışarıdan evlenme : Dış evlilik.

Evlek : Tarlanın, tohum ekmek için saban iziyle bölünen bölümlerinden her biri. On liralık kâğıt para. Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü.

Evlekleme : Evleklemek işi.

Evleklemek : Sürülecek tarlayı eşit bölümlere ayırmak.

Evlendirilme : Evlendirilmek işi.

Evlendirilmek : Evlenmesi sağlanmak.

Evlendirmek : Evlenmesini sağlamak.

Evleniş : Evlenme işi.

Evlenme : Evlenmek işi, izdivaç.

Evlenmek : Erkekle kadın, aile kurmak için yasaya uygun olarak birleşmek, izdivaç etmek.

Diğer dillerde Evlat edinme anlamı nedir?

İngilizce'de Evlat edinme ne demek ? : adoption