Turkish: Ali yeni bıçağıyla kazara kendini kesti.
English: Ali accidentally locked himself out of his office.
Turkish: Ali kazara kapıyı kilitleyip kendini dışarıda bıraktı.
English: Ali accidentally locked himself in the wine cellar.
Turkish: Ali kendini kazara şarap mahzenine kilitledi.
English: A fool that considers himself smart is worse than any other fool.
Turkish: Kendini akıllı zanneden bir aptal başka bir aptaldan daha kötüdür.
English: Ali accidentally shot himself in the foot while cleaning his gun.
Turkish: Ali silahını temizlerken kazara kendini ayağından vurdu.
Acquainted himself with : Tanıdı. Öğrendi. Bilgi edindi.
Addressed himself to the issue of : Özellikle bu konuyla ilgili konuştu. Konuyu ele aldı.
Adorned himself with borrowed plumes : Başkasının giysisiyle süslendi. Ona ait olmayan şeylerle görünümünü daha iyi yapmak.
Alienated himself from his family : Ailesinden soğudu. Akrabalarıyla yabancılaştı veya uzaklaştı.
Enjoyed himself extremely : Son derece hoşça vakit geçirmiş. Eğlenmiş.
He let himself go : Açtı ağzını yumdu gözünü.
He quitted himself well : Uygun bir biçimde davrandı. Adamakıllı davrandı. Uygun bir şekilde hareket etti.
Correction by himself : Yanlış olarak gerçekleştirilmiş olmalarında kuşku edilmeyen açık ve kesin nitelikteki vergi bozukluklarının doğrudan doğruya yönetimce düzeltilmesi. Yönetimce düzeltme.
Was himself again : Tekrar kendi oldu. İki ayağının üzerine çıktı. Eski haline döndü. Düzeldi. İyileşti.
Accepted himself : Kendini kabul etmiş. Kendini olduğu gibi kabul etti. Kendini beğenmeyi öğrendi.
Sözcükler, direkt olarak Himself ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Thyself : Sen kendin. Kendin.
Thing in itself : Yalnız akıl ile algılanan şey. Kendinde şey. Emin olmadan kabul edilen olgu.
Noumenon : Yalnız akıl ile idrak edilen şey. Varıığından emin olmadan kabul ettiğimiz şey. Esas. Numen. Asıl.
Shes : Dişil o. Dişi. Kadın. O. Kendileri. Dişi hayvan.
Myself : Kendime. Kendimi. Ben. Özümü. Şahsım. Özüm. Kendim. Özüme.
Selfing : Ben kavramı. Şahsiyet. Özbenlik. Kişi. Kişilik. Şahsi çıkar. Özellik. Öz. Zat.
As big as life : Şahsen. Yaşam kadar büyük. Ta kendisi (bir de ne göreyim veya tam karşımda veya gelmiş). Gerçekte. Hayatta olduğu gibi. Canlısı veya gerçeği kadar büyük.
As large as life : Ta kendisi (bir de ne göreyim veya tam karşımda veya gelmiş). Sapasağlam. Orijinal ölçüde. Gerçek boyutta. Hakiki. Gerçek. Kesin. Doğal büyüklükte.
He who : O ki.
Yourself : Özün. Özünüz. Özünü. Kendiniz. ...sensin. Sana. Kendinin. Kendin.
Himself synonyms : mental object, cognitive content, herself, auto, itself, in the flesh, several, selves, own, him, to oneself, respective, he, selfs, urself, content, in person, personally, self conscious, conscious, self, her, oneself, collected, in itself.
Himself kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Used alone in the predicate, either in the nominative or objective case. Used as a subject usually with he. As, it is himself who saved himself. As, he himself will bear the blame. An emphasized form of the third person masculine pronoun. Themselves. [Bakınız: Hemself].
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Himself kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Himself ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Himself anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Himself ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.