Pigeon hole türkçesi Pigeon hole nedir

  • Eski ingiliz tiyatrolarında ancak bir insan başı büyüklüğünde görüş deliği olan tiyatro locası.
  • Yazı masası çekmecesi.
  • Tiyatro alanında kullanılır.
  • Güvercin yuvası.

Pigeon hole ingilizcede ne demek, Pigeon hole nerede nasıl kullanılır?

Pigeon : Saf. Kumru. Enayi. Güvercin. Wisconsin eyaletinde yerleşim yeri.

Hole : Kapanmak. Coğrafya, fizik alanlarında kullanılır. Deliğe girmek. Yuvasına girmek. Derin yer. Kazmak. Delik. Delmek. İn. Hücre.

Pigeon breasted : Güvercin göğüslü. Çıkık göğüslü.

Pigeon fly : Hipoboscidae ailesinde bulunan ve güvercinlerde parazitlenen bir sinek. Güvercin sineği.

Pigeon louse : Güvercin biti. Çok açık sarımsı renkte ve üç milimetreye yakın boyda ısırıcı bit.

Pigeon tick : Güvercin kenesi. Genellikle güvercinlerden kan emen onlar olmayınca öbür kanatlı türlerine ve insanlara da saldırabilen yumuşak kene.

İngilizce Pigeon hole Türkçe anlamı, Pigeon hole eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Pigeon hole ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Absurd theatre : İnsanın yaşama, doğaya olan uyumsuzluğunu, doğadan kopmuşluğunu sezdirici bir yolla xx. yüzyıl ortasında yeni bir öz ve biçimle veren tiyatro türü. aristocu anlamda usla bağdaşmaz bir öz ve biçim kullanır. örn. samuel beckett ve eugene lonesco'nun ilk oyunları. (us-dışı tiyatro). Absürt tiyatro.

 

Acrobacy : Akrobasi. Oyuncunun göz pekliğini ve gövdesel esnekliğini arttıran, aynı zamanda önemli sahnelerde hiç düşünmeden güç bir davranışı başarabilme yeterliğini sağlayan hareket. cambazlık.

After piece : Asıl oyunun sonunda, oyuna bağlı olmadan oynanan kısa oyun. Asıl oyunun sonunda, ona bağlı olmayan bir gösteri ya da oyun. Art oyun. Ek oyun. Rönesans döneminde ingiltere'de asal oyuna ek olarak oynanan ve genellikle güldürücü olan kısa yapıt.

Pigeonholed : Kağıt çekmecesi. Sıralamak. Sınıflandırmak. Evrak vb çekmeceye koymak. Gözardı etmek. Çekmeceye koymak (evrak). Raf gözü. Yazı masasında kağıt gözü. Hasıraltı etmek.

Alto : Pes uzamda kalın kadın sesi. En kalın ve tok tonlu kadın sesi. Georgia eyaletinde yerleşim yeri. En kalın kadın sesi. Alto sesli sanatçı. Wisconsin eyaletinde yerleşim yeri. Alto.

Active hero : Etken kahraman. Oyunun gelişmesini sağlayan ve öbür kişilerin hareketlerine etkisi olan baş oyun kişisi. Oyunu yürüten, öbür karakterlerin hareketlerine etki yapan baş oyuncu.

Pigeonholing : Hasır altı etmek. Çekmeceye koymak (evrak). Sıralamak. Raf gözü. Yazı masasında kağıt gözü. Gözardı etmek. Hasıraltı etmek. Evrak vb çekmeceye koymak.

Pigeonhole : Kağıt çekmecesi. Çekmeceye koymak (evrak). Sınıflandırmak. Düzenlemek. Yazı masasında kağıt gözü. Sıralamak. Evrak vb çekmeceye koymak. Hasıraltı etmek. Gözardı etmek.

Act drop : Çerçeve sahneli tiyatroda oyun yerini seyircinin görüşüne açan ve kapayan, büyük perde. Sahneyi seyircilerden ayıran büyük tiyatro perdesi. Çerçeve sahneli tiyatroda, bir bölümün başladığını ya da bittiğini belirten perde. genellikle bu sahnenin kumaş perdesidir; ancak bu amaçla başka bir perde de kullanılabilir. örnek : (epik tiyatro'nun yarım perdesi gibi. Bölüm perdesi. Oyun perdesi. Önperde.

 

Abstractionism : Abstraksiyonizm. Soyutlama. Sanatta soyut ifade etme teorisi. Soyutçuluk. Xx. yüzyılın başında çıkan ve sanatta konunun yalnız genel ve soyut biçimini hatırlatacak anlatış araçları kullanan öncü akım. (bk. saltçılık.).

Pigeon hole synonyms : acting manager, abstract theatre, acting style, actor manager, alley theme, analyze, allegory, pigeonholes, adaptability, amateur theater.