Sweats türkçesi Sweats nedir

Sweats ile ilgili cümleler

English: I think you've put your sweatshirt on inside out.
Turkish: Sanırım kazağını ters giymişsin.

English: She lost her favorite sweatshirt.
Turkish: En sevdiği kazağını kaybetti.

English: Ali sweats a lot.
Turkish: Ali çok terler.

English: Ali is wearing a Harvard sweatshirt.
Turkish: Ali bir Harvard geniş tişörtü giyiyor.

English: He lost his favorite sweatshirt.
Turkish: En sevdiği svetşörtünü kaybetti.

Sweats ingilizcede ne demek, Sweats nerede nasıl kullanılır?

Sweatshirt : Svetşört. Uzun kollu pamuklu kazak. Eşofman üstü. Geniş tişort. Kazak.

Sweatshirts : Svetşört. Eşofman üstü. Sweatshirt. Kazak. Uzun kollu pamuklu kazak. Geniş tişort.

Sweatshop : Çalışma şartları kötü işyeri veya fabrika. Çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri. Düşük verginli işyeri. Çok çalıştıran işyeri. Az para verip çok çalıştıran işyeri. Ter atölyesi. Çalışma şartları kötü işyeri. Terhane.

Sweatshops : Ter atölyesi. Çalışma şartları kötü işyeri. Çalışma şartları kötü işyeri veya fabrika. Az para verip çok çalıştıran işyeri. Çok çalıştıran işyeri. Çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip işyeri. Terhane.

 

Sweatsuit : Eşofman.

Sweat it out : (zor kullanarak) konuşturmak. Terleyerek veya terleterek atmak. Gergin beklemek. Zorla ağzından almak. Korkuyla beklemek. Endişeyle beklemek. Zor kullanarak bülbül gibi öttürmek.

Sweat blood : Boncuk boncuk terlemek. Endişelenmek. Ecel terleri dökmek. Korkmak. Alın teri dökmek. Buram buram terlemek. Buram buran terlemek. Üzüntülü olmak. Ter dökmek. Kan ter içinde kalmak.

Sweat out : Terleyerek iyileşmek. Katlanmak. Endişeyle beklemek. Terleyerek atlatmak. Lehimlemek. Kaynak yapmak. Dayanmak.

Sweat off : Ter atmak.

Sweat cooling : Buharla soğutma.

İngilizce Sweats Türkçe anlamı, Sweats eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Sweats ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Plods : Ağır ilerlemek. Yavaş ve zorlukla yürümek. Ağır yürümek. İsteksizce çalışmak. Yavaş yürüyüş. Zahmetle ve gayretle başarıya ulaşmak. Polis memuru.

Coerces : Mecbur etme. İcbar etme. Bir şeyi kabule zorlamak. Tazyik etme. Mecbur etmek. Baskı altında tutmak. Baskı yapma. Baskı yapmak. Zorlama.

Slog : Zor ve sıkıcı iş yapmak. Sıkıcı bir iş yapmak. Didinmek. Dövmek. Sert vurmak. Zor ve sıkıcı iş. Angarya yapmak. Hızlı vurmak. Zahmetli iş yapmak.

Milk : Memeli hayvanlarda yeni doğan yavrunun beslenmesi için süt bezlerinden salgılanan besin maddesi. bazı bitkilerin süt renginde ve kıvamında özel sıvısı. Süt. Sağmak. Yolmak. Faydalanmak. Sütümsü madde. Süt sağmak. Sağmak (inek).

 

Eat crow : Hatasını kabule zorlanmak. Bozum olmak. Tükürdüğünü yalamak. Göt olmak. Onur kırıcı bir şeye zorlanmak.

Bullying : Korkutma. Sataşma. Zulmetmek. Zorbalık. Dayılık. Zorbalık etmek. Efelenme. Fiziksel şiddet. Tehdit.

Tracksuits : Antrenman elbisesi. Bir kazak benzeri penye ve pantolondan yapılan bol takım elbise (atletler tarafından giyilen).

Sweats synonyms : sweat pants, sweatpants, workout suit, sweat suit, sweatsuit, clamour down, sweat blood, make capital out of, sweat shirt, swelter, bring to terms, toy with, slogs, milks, use, plod, sweltered, perspire, trade on, victimise, slogging, perspiring, bring pressure to bear on, perspires, presume upon, break a sweat, bludgeons, be urgent with somebody, avail oneself of, ooze with sweat, bludgeoned, bullied, slog away.