Gemi nedir, Gemi ne demek

Gemi; bir denizcilik terimidir.

"Gemi" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat

Yerel Türkçe anlamı:

Döven

Irmaklardan geçmek için kullanılan sal

Kayık.

Üzerine binilerek su üstünde gezilen buz parçası.

Sal.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Tonajı ve adı ne olursa olsun denizlerde ve iç sularda su ürünleri araştırmasında, istihsalinde, naklinde, işlenmesinde kullanılan kayık, sandal, yelkenli, şat, sal, mavna gibi vasıtalarla buharlı veya motorlu bilumum yüzer araçlar.

İngilizce'de Gemi ne demek? Gemi ingilizcesi nedir?:

vessel

Osmanlıca Gemi ne demek? Gemi Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

sefine-i nuh

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Kastamonu kenti, Araç ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Gemi hakkında bilgiler

Gemiler, su üstünde dengede durabilen, manevra kabiliyeti bulunan (makine, yelken, kürek yardımı vb.) belli bir büyüklüğe sahip olan ulaşım aracıdır. İlk olarak M.Ö. 4000 yıllarında Eski Mısırlılar'ın uzun kamışlı tekneler yapması gemilerin bilinen en eski örneğini oluşturmuştur. M.Ö. 3000 yıllarından sonra Polinezyalılar Pasifik Okyanusu'nda uzun mesafeler katedebilmelerini sağlayan Polinezya navigasyon sistemini oluşturdular. M.Ö. 15. yüzyıldan itibaren Fenikeliler kurdukları ticaret kolonileri aracılığıyla bütün Akdeniz’e yayılmışlardı. Koloniler arasında ulaşım ve ticaret, gemiler aracılığıyla sağlanıyordu. 700-1000 yılları arasında Vikingler uzun tekneler yapmışlardır. 1500'lü yıllardan itibaren kalyon adı verilen tekneler yapılmıştır. 19. yüzyılda yelkenlerin yerini buhar gemileri almaya başlamıştır. Bunlar halen kullanılmaktadır. Çeşitli gemi tipleri bulunmaktadır. Tanker, konteyner, cevher, LASH, kurtarma, buzkıran, yat, fabrika, frigorifik,savaş ve tekne başlıca gemi çeşitlerindendir.

 

Modern bir yük gemisini oluşturan temel yapısal bileşenler tekne, üst yapıdır. Elektro-mekanik sistemler (ana makine, yardımcı makineler, güverte makineleri, elektronik sistemler), boru ve elektrik devreleri de donatım bileşenleridir.

Gemi ile ilgili Cümleler

  • Düşmanın amiral gemisini tahrip ettik!
  • Düşman gemilerinden ikisi tahrip edildi.
  • Gemi batacak!
  • Gemi alev alev yandı.
  • Tom, bu gemi hakkında bir kitap okuduğunu söyledi.
  • Senin geminin adı nedir?
  • O, gemiye bindi.
  • Gemi batıyor mu yoksa gemi batıyor mu gözüküyor?
  • Gemi batıyor.
  • Gemi Amerika'ya yüzlerce göçmen taşıdı.
  • Gemi, batıya doğru seyrediyor.
  • Batan geminin çoğu yolcusu asla kıyıya ulaşmadı.
  • Gemi batmaya başladı.
  • İnsanlar yanan geminin içinde çığlık atıyordu ve onları kurtarabilmemizin hiç bir yolu yoktu.

Gemi tanımı, anlamı:

Üstün : Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

 

Büyük : Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Niceliği çok olan. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Üstün niteliği olan. Büyük abdest. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Önemli.

Gemi karaya oturmak : Gemi, sığ bir yere saplanıp kalmak.

Gemileri yakmak : Geri dönüşü olmayan kararlar vermek. verdiği karardan geri dönmesini sağlayacak sebepleri yine kendisi yok etmek.

Gemi baş vurmak : Önden gelen dalgalarla gemi başı kalkıp kalkıp inmek.

Gemi dövünmek : Şiddetli dalgaların etkisiyle gemi bağlı veya demirli olduğu yerde inip kalkmak, sallanmak.

Gemi gezmek : Dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.

Gemisi şapa oturmak : İş, düzelemeyecek kadar bozulmak.

Gemisini kurtaran kaptan : Güç bir duruma düşüldüğünde ne yapıp edip kendisini veya yakın çevresindekileri kurtaranlar için söylenen bir söz.

Gemisini yürütmek : Bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek.

Gemiyi rotasına koymak : Gemiyi pusula ile gideceği yönde belli olan rota çizgisi üzerine getirmek.

Gemiyi tutmak : Gemiyi belirli bir yerde bir süre bekletmek, çalışmadan durmak.

Gemiyi yatırmak : Altını temizlemek amacıyla küçük gemileri yan döndürmek.

Gemi adamı : Bir iş sözleşmesine dayanarak gemide çalışan kaptan, subay, tayfa vb. kimseler.

Gemi aslanı : Hiçbir işe yaramayan adam.

Gemi bozma : Gideri gelirinden çok olup çalıştırılması ekonomik olmayan gemi hurdaya ayrılıp sökülme.

Gemi çıkışı : Gerekli işlemler yapıldıktan sonra gemi limanı terk etmek.

Gemi enkazı : Batmış veya hasara uğramış gemiden artakalanlar.

Gemi ızgarası : Üstünde gemi yapılmış olan büyük kızak.

Gemi iskeleti : Geminin gövdesinin yapılmasından önceki ana yapısı.

Gemi leşi : Batmış gemi teknesi.

Gemi müdürü : Geminin yolculuğa hazır hâle gelmesi için gerekli donanımları sağlayarak işleri düzenleyen kimse.

Gemi takımı : Gerekli bütün işlerin yapılabilmesi için gemiye alınan her türlü araç, gereç.

Gemi yatağı : Gemileri korumaya elverişli koy.

Balast gemi : Ambarlarında yük bulunmayan gemi.

Buharlı gemi : Buhar gücüyle çalışan gemi.

Bulaşık gemi : Tayfalarında veya yolcuları arasında bulaşıcı hastalık bulunan gemi.

Yelkenli gemi : Yelkenle yürütülen gemi.

Ateş gemisi : Eski çağlarda düşman gemilerini yakmak için özel bir biçimde yapılmış, içi yakıcı maddelerle dolu gemi.

Cankurtaran gemisi : Karaya oturan, yanan veya batma tehlikesi ile karşı karşıya kalan gemileri kurtarmaya yarayan gemi.

Çıkarma gemisi : Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altı düz küçük deniz aracı.

Dökme yük gemisi : Özellikle dökme yük taşımak amacıyla yapılmış tekne.

Harp gemisi : Savaş gemisi.

Hava gemisi : Havada yolcu taşımaya yarayan, sert gövdeye sahip, gazla yükselen ve pervanelerle hareket eden araç, zeplin.

Hastane gemisi : Savaş, afet vb. durumlarda hasta bakımı için ayrılan özel donanımlı gemi.

Kablo gemisi : Deniz altına telefon, telgraf ve elektrik kabloları döşeyen gemi.

Kabotaj gemisi : Kabotaj hattında çalışan gemi.

Karakol gemisi : Kara sularında güvenliği sağlamak ve gözcülük yapmak için dolaşan küçük gemi.

Kılavuz gemisi : Boğaz vb. geçişi tehlikeli yerlerden büyük gemilerin kolaylıkla geçişini sağlamak için yol gösteren gemi, kılavuz.

Kumandan gemisi : Kumandanın komuta ettiği donanma gemisi.

Kurtarma gemisi : Deniz trafiğinde arızalanan, kaza geçiren gemi, şilep vb. araçları uygun bir yere çekip götüren özel donanımlı deniz aracı.

Kuru yük gemisi : Deniz taşımacılığında katı maddeleri taşıma özelliğine göre imal edilen gemi.

Mayın arama tarama gemisi : Deniz içine döşenmiş mayınları bulmaya yarayan bir aygıtla donanmış gemi.

Mayın gemisi : Denize mayın dökmek için özel olarak yapılmış gemi.

Sancak gemisi : Bir armatöre veya ülkeye ait ticari gemilerin arasında bulunan en iyi ve önemli gemi. Savaş gemileri filosunda, filotillasında komutanın içinde bulunduğu gemi.

Sarnıç gemisi : Petrol, benzin gibi akaryakıtları taşımaya yarayan gemi.

Savaş gemisi : Özel ve büyük ateş gücüne sahip, korunmak için zırhla kaplanmış gemi, harp gemisi.

Ticaret gemisi : Devlet veya özel sermayece işletilen, ticaret amacıyla kullanılan gemi.

Uzay gemisi : Uzaya gitmek için yapılmış taşıt, mekik.

Yelken gemisi : Rüzgârın şişirdiği yelkenlerin yardımıyla yol alan gemi.

Yolcu gemisi : Yolcu taşımak üzere yapılmış deniz taşıtı.

Yük gemisi : Yük taşımak için yapılmış olan özel gemi, şilep.

Gemi azıya almak : At, gemi azıları arasına alıp etkisiz bırakarak süvarisinin yönetiminden çıkmak ve alabildiğine koşmak. söz dinlemez olmak.

Gemici : Gemide çalışan veya gemi işleten kimse.

Gemici nuru : Fırtınalı ve karanlık gecelerde direk şapkalarında ve seren cundalarında bir elektriklenme sonucu ortaya çıkan ışık.

Gemicilik : Gemi endüstrisi. Gemicinin yaptığı iş.

Gemilik : Tersane.

Gemini kısmak : Bir kimsenin üzerindeki baskıyı arttırmak.

Batan geminin malları bunlar : Bir malın çok ucuza satıldığını belirten bir söz.

Eğri gemi doğru sefer : "kullanılan araç yetersiz ancak yapılmış olan iş isteğe uygun" anlamında kullanılan bir söz.

Her zaman gemicinin istediği rüzgar esmez : "olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez" anlamında kullanılan bir söz.

İki kaptan bir gemiyi batırır : "bir işi, iki kişi yürütemez" anlamında kullanılan bir söz.

Lafla peynir gemisi yürümez : "şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Ortak gemisi yürümüş elti gemisi yürümemiş : "bir erkeğin karıları birbirleriyle anlaşabilirler ancak kardeşlerin karıları geçinemezler" anlamında kullanılan bir söz.

İnsan : Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse).

Taşıma : Taşımak işi.

Taşıt : Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta.

Sefine : Gemi.

Denge : Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene, balans. Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hâli. Ekonomik hayatın uyumlu düzeni. Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar. Siyasi güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması.

Manevra : Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi. Hareket, gidiş geliş. Tatbikat. Geminin bir yere yanaşmak veya bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. Lokomotifin, katar katmak veya katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hatta geçmesi.

Kabiliyet : Yetenek.

Gemi adamı kimlik belgesi : İşverence her gemi adamına verilen, biçim ve kapsamı tüzükle belirtilen belge.

Gemi alacaklıları : Deniz varlıkları üzerinde yasal tutu hakları. Donatanın alacaklılarına göre ayrıcalık ve öncelik hakları olan alacakları.

Gemi ambarı : Geminin içi, yük konulacak yeri.

Gemi arslanı : Eskiden kimi gemilerin baş tarafında bulunan tahtatadan yapılmış hayvan figürleri.

Gemi belgeleri : Yabancı limanlardan gelen gemilerin, gümrük görevlisine göstermesi ya da vermesi gereken belgeler.

Gemi bildirgesi : 1. Bir gemideki malları ayrıntılarıyla göstermek üzere kaptan tarafından düzenlenerek gümrük yönetimine verilen bildirge.

Gemi bildirimi : Kaptan tarafından boşaltma işlemlerinin yapılacağı gümrük idaresine verilen ve gemideki mürettebat ve malları ayrıntılı biçimde gösteren liste.

Gemi bozmak : Geminin efradını değiştirmek.

Gemi donatımı : Geminin donatılmasında kullanılan her tür araç, gereç ve yiyecek.

Gemi eri : Gemicilikte mahir.

Diğer dillerde Gemi anlamı nedir?

İngilizce'de Gemi ne demek? : [gémir] v. groan, moan, heave a sigh; pule, sough, wail; whimper, whine

v. moan, groan, bleat, wail, whine, sough

v. groan, moan; whimper; wail

Fransızca'da Gemi : bateau [le], bâtiment [le], navire [le], vaisseau [le]

Almanca'da Gemi : n. Dampfer, Schiff

Rusça'da Gemi : n. судно (N), корабль (M), пароход (M), ковчег (M)

adj. корабельный