Çing nedir, Çing ne demek

Çing; Gösteri alanında kullanılan bir sözcüktür.

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Çınlama sesi - çing etmek: çınlamak.

Teknik terim anlamı:

Çin tiyatrosundaki yüzleri boyalı tiplere verilen ad.

Çing ile ilgili Cümleler

  • Beni küçümseme, çingene.
  • Hadi dans eden ayıyı ve çingeneleri bizi ziyaret etmeleri için davet edelim.
  • Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.

Çing kısaca anlamı, tanımı

Çingane : Çingene

Çingar : Kavga, gürültü.

Çingayaz : Açık, mehtaplı, çok soğuk hava.

Çinge : Kıvılcım. Balıkesir şehrinde, Edincik bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Balıkesir şehrinde, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Çingel : Küçük üzüm salkımı, üzüm salkımındaki küçük salkımcıklar.

Çingen kaçıran : Harman savrulurken samana doğru kayan ürün.

Çingen kuşu : Serçe kuşu.

Çingencik : Serçe kuşu.

Çingene beyi : Çingenelerin devlete vermekle yükümlü bulundukları vergileri toplayan ve hükümetle ilişkilerini yürüten görevlinin sanı.

Çingene palamutu : Palamut.

Çingene sancağı : Sancakbeyi aşamasındaki çingene beyinin yönetimi altında İstanbul ve Rumeli'de yaşayan çingeneleri kapsayan saymaca yönetim bölgesi.

Çingene yengeci : Eklem bacaklılar (Arthropoda) dalının kabuklular (Crustacea) sınıfından, 4 cm kadar uzunlukta olan, dere ve dere ağızlarında yaşayan bir tür. Kıyı yengeci, çağanoz. Eklem bacaklılar (Arthropoda) şubesinin, kabuklular (Crustacea) sınıfından, 4 cm kadar uzunlukta olan, dere ve dere ağızlarında yaşayan bir tür, kıyı yengeci, çağanoz. (Eş anlamlısı: kıyı yengeci, çağanoz, Carcinus maenas) Eklembacaklılar (Arthropoda) dalının kabuklular (Crustacea) sınıfından bir tür. Uzunluğu 4 cm. Dere ağızlarında ve denizlerde raslanır.

 

Çingenece : Çingenelerin kullandığı dil.

Çingeylik : Bülbüle benzeyen, serçe büyüklüğünde bir kuş.

Çingi : Kıvılcım. Köşe (duvar hakkında). Çin tiyatrosunda genç kız tipi. bk. hau-tan.

Çingi taşı : Sert ve siyah renkli olan taş.

Çingil : Küçük üzüm salkımı, üzüm salkımındaki küçük salkımcıklar. Küçük bakraç. Omuz. Yemeninin kenarlarına, zincir örülerek bağlanan salkım şeklindeki pullar. Kapı mandalı. Ağaç veya dağ doruğu. Az taneli üzüm salkımı. Küçük üzüm salkımı.

Çingil beşik : Salıncak.

Çingildi : Çınlama.

Çingilemek : Boş ve yüksek ses çıkarmak.

Çingillemek : Üzüm salkımının cıngıllarını koparıp ayırmak.

Çingiller : Çorum ili, Sungurlu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Çingilli : Sığırların arkasında gezip onların yiyeceğini toplayan, beyaz, siyah ve sarı renkli küçük bir kuş. Sonuncu.

Çingilli püngüllü : Süslü püslü.

Çingir : Fahişe. Küçük kulaklı keçi.

Çingir çingir : Kupkuru: Şu odunlar çingir çingir. Işıl ışıl: Bu gece ay her tarafı çingir çingir ışıtıyor. Issız ve karanlık gecelerde kulağa gelen sesler (hk.): Her taraf çingir çingir, bu gece bir çok şeyler olacak. Yeni ve boş şeyin çıkardığı ses: Ev yeni de çingir çingir ötüyor. Yankı: Öyle bağırdı ki ortalık çingir çingir öttü.

 

Çingirayaz : Açık, mehtaplı, çok soğuk hava.

Çingireg : Bülbüle benzeyen, serçe büyüklüğünde bir kuş.

Çingirt : Tomruğun öküzler tarafından çekilmesi için tomruğa çakılan demir çivi.

Çingiş : Arap saçı denen ota benzeyen ve bazen çiğ bazen de haşlanıp salata yapılarak yenen bir ot: Tarlanın içinde çok çingiş var, bunlar ayıklanmazsa mahsule zarar verecek.

Çingit : Çingene.

Çingiz : Katı, sert. [Bakınız: Cengiz].

Çingen : Çingene.

Çingene : Hindistan'dan çıktıkları söylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bir topluluk, Çingen, Kıpti, Roman. Bu topluluktan olan kimse, Çingen, Kıpti, Roman.

Çingene ahtapotu : Ur.

Çingene palamudu : Palamut balığının eti lezzetli olan küçüğü.

Çingene pavuryası : Yengecin küçüğü.

Çingene pembesi : Göz alıcı pembe renk. Bu renkte olan.

Çingeneleşme : Çingeneleşmek işi.

Çingeneleşmek : Çingene olmak. Çingene yaşayış tarzını benimsemek.

Çingenelik : Çingene olma durumu.

Diğer dillerde Çine koyunu anlamı nedir?

İngilizce'de Çine koyunu ne demek ? : çine capari sheep