Işıl nedir, Işıl ne demek

Işıl; İsim olarak kullanılan bir sözcüktür. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

  • Işıklı
  • Işıldayan, parlak.

Işıl isminin anlamı, Işıl ne demek:

Işıldayan, parlayan. Işıl ismi; Türkçe kökenli olup bir Kız ismidir.

Işıl ile ilgili Cümleler

  • Jale odaya girdiğinde Tom'un yüzü ışıldadı.
  • “Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar.”
  • Ayın güneşe bakan yarısı her zaman ışıldar.
  • Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı.
  • Ayın güneşe bakan yarısı her zaman ışıldar fakat ışıldayan taraf her zaman dünyaya bakmaz.
  • Balonlar ışıl ışıllar.
  • Yüzü sevinçle ışıldadı.
  • Bu ışıltılı aksesuvar senin svetşörtüne uymuyor. Bunu dene!
  • Güneş ışıl ışıl parlıyor.
  • Güneş ışıl ışıl parlıyordu.
  • Tom'un gözleri ışıldadı.
  • Güneşin ışıltısı gözlerimi acıtıyor.
  • “Gözleri ışıl ışıl yanan bir kara kedi gibi pusudaydı.”
  • Işıldayan gözleriyle beni dinliyordu.

Işıl ile ilgili Atasözü veya Deyim

ışıl ışıl yanmak : parlamak.

işleyen demir pas tutmaz (veya ışıldar) : “tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar” anlamında kullanılan bir söz.

 

Işıl anlamı, tanımı

Açık ışıldak : Sandık biçiminde’ geniş bir alanı aydınlatan ve sahnenin genel ışıklamasında kullanılan ışıldak

Akkor ışıldak : Akkor ışık veren güçlü ışıldak. Akkor ışık veren toplayıcı, güçlü lambanın bulunduğu ışıldak.

Alt üşek ışıldaması : Alt-üşek ten gelen eksicik ışınlarıyla uyarılmış ışıldama.

Asılı ışıldak dizisi : Palangalar yoluyla alçaltılıp yükseltilebilen demir askılara bağlı ışıldak dizisi. Sahne tavanına asılmış dizili ışıklar bk. üst dizi ışıkları.

Bebe ışıldak : 400 vata kadar olan küçük ışıldaklara verilen ad. Bunlara kısaca bebe de denilir.

Büyük ışıldak : Genellikle renkli film çeviriminde kullanılan en büyük boy işlik ışıldağı.

Çakar söner ışıldak : Ayarlanabilen ve belli aralıklarla yanıp sönen ışıldak. Özellikle, sahne etmenlerinde kullanılır.

Dağıtıcı ışıldak : Merceksiz, kimisinin içi emaye, kimisinin metal aynalı ışıklama aygıtı. Ağzı geniş olduğu için dirençli ışığı kolayca yayar ve genel ışıklamada çok kullanışlıdır.

Dipli ışıldak : Dip tarafından bir duya oturtulan ışıldak türü.

Elektriksel ışıldama : Yüksek sıklıkta elektriksel boşalmalarla ortaya çıkan ışıldama.

Elektro ışılışı : Gazlarda elektrik boşalması etkisiyle olan ışılışı. Bir elektrik alanının etkisiyle olan, kimi katı maddelerin ışılışı olayı için de kullanılır, bk. ışılışı.

Elipsoit ışıldak : Yüksek gücü olan bir ışıldak türü. Çoğu kez uzaktan ve yöresel ışıklama gereksinimi için kullanılır ve izleyici ışıldak görevini yapar. En önemli özelliği ışıtaçtan aldığı gücün yüzde yetmiş beşini toplayıp denetleyebilmesidir. Işığı dağıtmaması için dışbükey mercek takılmıştır.

 

Eşdikmelikli ışılölçer : Yüzeyinin aydınlanması eşdikmelik yasasına uygun olarak değişen ışık yeğinliği ölçeri.

Fresnel ışıldak : Önünde Fresnel merceği bulunduğundan ışık yeğinliği istenildiği gibi düzenlenebilen 150-5000 W'lık ışıldak.

Gazlı ışılışımalı lamba : Gazda boşalmalı ışılışımalı lamba.

Geniş açılı ışıldak : Merceksiz, ve ışığı çok geniş bir alana yayarak gölgeleri yok eden aynalı ışıklama aygıtı. Geniş bir alanı aydınlatan ışıldak.

Güneş ışıldağı : Paralel ve güçlü ışık veren, ama odak noktası olmayan (merceği yoktur), ileri geri hareketi sırasında aydınlattığı alanı daraltıp genişletebilen ışıldak. Daha çok, güneş ışınları duygusunu vermekte kullanılır.

Isıl ışıldama : Daha önce ısıtılmış bir maddenin yeniden ısıtılmasıyla yayınlanan ışıldama.

Işıklandırma ışıldağı : Işıklandırmaya (yapı ve yapısal kalıntıların dıştan aydınlatılmasına) yarayan, genellikle doğrultusu ayarlanabilen ve dış hava etkilerine dayanıklı ışıldak.

Işıksal ışılışı : Atom ya da moleküllerin, yeterli (uygun) erkeli ışıközlerini (fotonları) soğurması yoluyla uyarılması kökenine dayanan ışılışı.

Işıl akım : Duyarlı bir yüzeyin, ışınım etkisinde saldığı eksiciklerin oluşturduğu akım.

Işıl alt üşek : Işığa tutulunca eksicik salan alt-üşek.

Işıl boru : Işın duygun bir özdek yüzeyine düşen akımmıknatıssal dalgalar etkisiyle eksicik salan; içinde en az iki üşek bulunan havası alınmış kapalı boru.

Işıl bölünüm : Işılcıklarla oluşan çekirdek bölünümü.

Işıl ışıyıcı madde : Işıl ışımaya elverişli (çoğu zaman katı) madde.

Işıl parçalanım : Bir öğecik çekirdeğinin ışınım erkesi etkisi ile parçalanması.

Işılah : Parlak.

Işılar : Parlayan, ışıldayan. Neşeli, canlı, şen.

Işılaşmak : Işılamak. [Bakınız: ışılamak].

Işılay : Parlayan, ışıldayan ay, ay ışığı.

Işılbireşim : Işık etkisiyle yapılan bireşim. Bitkilerde su ve karbondioksitin, ışık etkisi ve klorofil aracılığıyla daha karmaşık moleküllere dönüştürülebildiği doğal süreç.

Işılbozunma : Işık etkisiyle çözeltideki özdeklerin bozulmaları ya da kimyasal etkinlik kazanmaları.

Işılböce : Ateşböceği.

Işılböceği : Ateşböceği.

Işılböcü : Ateşböceği.

Işılcık : [Bakınız: ışık nicemi]. Işığın ya da daha genel olarak akımmıknatıssal ışınımların erke birimi.

Işılçekirdeksel tepkileşim : Bir ışılcığın etkisiyle oluşan çekirdeksel tepkileşim.

Işılçoğaltıcı : Işıtelektrik yolu ile elde edilen eksiciği üstel bir çarpan ölçüsünde çoğaltarak baştaki ışık yeğinliğini ölçen aygıt.

Işıldadmak : Parlatmak.

Işıldağın güçlendirme çarpanı : Işıldağın (ya da ışıklığın) en büyük yeğinliğinin, lambasının ortalama küresel yeğinliğine bölümü.

Işıldak askısı : Işıldakları istenilen yükseklikte tutan ızgara palangalarına asılmış demir boru ya da çubuk.

Işıldak direği : Üzerine sırayla ve üst üste ışıldakların bağlandığı direk. Bu direkler çoğu kez tiyatro sahnesinin yanlarındadır.

Işıldak halatı : Işıldakları ya da herhangi bir nesneyi askılara ya da ızgara palangalarına bağlamada kullanılan halat.

Işıldak kablosu : Tiyatro sahnesinin ve salonunun aydınlatılması için kullanılan, elektrik akımına dayanıklı, çok iyi yalıtılmış kablo.

Işıldak kapağı : Işıldağın önünde ya da arkasında ışıtaçın takılması merceğin değiştirilmesi ve aynanın temizlenmesi için konulmuş olan kapak.

Işıldak kepengi : Işıldağın önünde, menteşeli ya da sürgülü kepenk takı; bununla ya ışın demetinin bir bölümü yok edilir ya da sahnedeki nesneye göre ışın demetine biçim verilir.

Işıldak korunağı : Işıldakların saklanıp korunduğu yer.

Işıldak kulesi : Sahne içinde, yanlarda, basamaklı, üzerine gereken aygıtlar konulabilen, yüksek çelik kule.

Işıldak muska : Kullananları tehlikelerden koruduktan başka onlaragüç ve iyi bir yazgı sağladıklarına inanılan altın, gümüş, bakır, demir, taş, kemik, tahta, cam ve öteki özdeklerden yapılan gerdanlık, bilezik, yüzük, küpe, çelen, saç iğnesi gibi daha birçok süs aracının her birine verilen ad. bk. muska. karşılığı yapımsal muska, insan muskası, bitkisel muska, taş muska, yazılı muska.

Işıldak sürgüsü : Işın demetini biçimlendirmede kullanılan sürgü. Günümüzde bu sürgüler ışıldakların bir parçası olarak yapılır. Küçük ışıldaklarda dörder, büyüklerde sekizer tanedir.

Işıldak şapkası : Işığın dağılımını sınırlayan takı. Işıldağın Öndeki tırnaklarına takılır. Bunların çeşitli çapta olanları vardır.

Işıldak takıları : Değişik amaçlar için ışıldaklara sonradan takılan işlevsel araçlar.

Işıldakböce : Ateşböceği.

Işıldakböcü : Ateşböceği.

Işıldaklı aydınlatma : Bir nesnenin, bir sahnenin, bir mimarlık yapıtının ya da özel bir bölgenin, çevresinden çok daha fazla aydınlatılması amacıyla ve çoğunlukla geniş açılı ışıldaklarla yapılan aydınlatma.

Işıldar : Kendi kendine ışık verebilen nitelikte (özdek). Işıldama özelliği taşıyan (özdek). Parlak, göz alıcı, ışıldayan.

Işıldatmak : Işıldamasını sağlamak, ışıl ışıl parlatmak, parıldatmak.

Işıldayıkböceği : Ateşböceği.

Işıldayış : Işıldama işi.

Işıldırik : Sazlık yerlerde biten, geniş yapraklı, yeşil bir bitki.

Işılduyarlık : Görünür ya da görünmez ışığı duyma özelliği.

Işılduygunlaştırma : Işık etkisiyle bir kimyasal özdeğe tepkiyebilirlik kazandırma.

Işıleksicik : Bir özdeğin ışık etkisinde saldığı eksicik.

Işıleksicik izgeölçümü : Işık etkisiyle çıkan eksiciklerin erkelerini ölçerek elde edilen ve özdecikteki hangi yörüngeçlerin eksiciklerle dolu olduğunu gösteren izgeölçüm yöntemi.

Işılelektrik : Işıkla üretilen elektrik yükleri ve elektrik akanı. Kimi özdeklerin, yüzeylerine düşen ışık fotonlarının saldıkları erke ile yüzey atomlarından kopan elektronların oluşturduğu elektrik akımı.

Işılelektriksel çoğaltıcı : Işılsalım yüklerinin üst-üşekte oluşturduğu akımı birçok katlarına çıkaran çok üşekli boru.

Işılelektriksel etki : Bir öğeciğin eksiciklerinden birinin bir ışılcığın bütün erkesini alarak ayrılması sonucu oluşan etki.

Işılelektriksel göze : Işık etkisi ile eksicik salan ve bu yoldan ışık yeğinliğini ölçen göze.

Işılelektriksel iş : Bir öğeciksel düzeyden bir eksicik sökmek için gerekli erke.

Işılelektriksel salım : Bir özdeğin ışılcıklarla dövülmesi sonucu eksicik salımı. bk. ışılsalım.

Işılelektriksel soğurum : Işınım erkesinin ışılelektriksel salımlama erkesine dönüşümü.

Işılesneklik : Yönsemez, saydam, içyükül özdeklerin zorlanınca ışıksal özelliklerinin değişmesi.

Işılgerilim etkisi : Işılkimyasal bir tepkileşim sonucu elektriksel gerilim oluşumu.

Işılgerilim gözesi : Özdeş iki metal üşeği bir üşerçözük içine batırarak ve üşeklerden birine ışık düşürmekle yük-süren kuvvet oluşması.

Işılgı : Ateş, lamba ve benzerleri şeylerden gelen ışık. Lamba.

Işılık : Lamba.

Işılıletken algıç : Işınım erkesini, bir iletkende oluşturduğu direnç değişimi ile algılayan ve ölçen aygıt.

Işılılıncık : Işıl parçalanım sonucu salımlanan ılıncık.

Işılışı : Maddenin, kimi dalga boyları ya da ufak tayfsal alanlar için aynı sıcaklıktaki ısısal ışınımından daha güçlü, elektromanyetik bir ışınım yayımlaması olayı. (Bu ışınım, yayımlayıcı cismin maddesinin ayırt edicisi, ıralayıcı niteliğidir.).

Işılışıldanım : Görünür ışığa ya da görünmeyen morüstü ışınıma tutulmakla uyarılan ışıldama.

Işıliletkenlik : Yalıtkan bir özdeğin ışık etkisiyle iletkenleşmesi olayı. Selenyum gibi kimi özdeklerin ışınlandıklarında elektriksel iletkenliğinin artması.

Işılkesim : Özdecikleri ışık, çoğunlukla morötesi kullanarak parçalama yöntemi.

Işılkimya : Işık etkisiyle oluşan kimyasal tepkimeleri inceleyen bilim dalı. Işıyan erke soğurumu ile oluşan tepkileşimleri inceleyen ibilim dalı. Işınım erkesiyle kimyasal erke ve olaylar arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalı.

Işılküf : Sığır, domuz ve insanların ışılküflüce etkeni, ışılküflerin örnek türü asalak mantar.

Işılküfler : Bölünürmantarlara bağlı olup, çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda asalak yaşayan tallıbitkiler takımı.

Işılküflüce : Evcil hayvanlarda özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insanlara da bulaşabilen ilkel mantar hastalığı.

Işılmak : Parlak.

Işılmıknatıssal etki : Kimi özdeklerin mıknatıssal alınganlığına ışığın etkisi.

Işılortacık : Bir çekirdekten ışılcık dövümü sonucunda çıkan ortacık.

Işılölçer : İki ışık kaynağının yeğinliklerini karşılaştırmaya yarayan aygıt.

Işılölçüm : Elverişli aydınlatma koşulları sağlamak için ışık yeğinliği ölçümü.

Işılönelcik : Bir ışılçekirdeksel tepkileşim sonucu salınan önelcik.

Işılsalım : Işık etkisinde kalan bir yüzeyin eksicik salması.

Işılsalımlı algıç : Bir ışıl alt-üşekten, ışılcıklarla eksicik salımı biçiminde ışıyan erkeyi algılamaya ve ölçmeye yarayan algıç.

Işıltan : Sabahın ilk aydınlığı.

Işıltı lambası : Negatif ışıltının elektro ışılışısını kullanan boşalmalı lamba.

Işıltı tayfı : Gün tutulmalarında renkyuvarının bir anda alınabilen tayfı.

Işıltılı boşalım : İçinde düşük basınçta uçun bulunan iki uşekli boruda, düşük gerilimde zayıf ışıklı elektrik boşalması.

Işıltılı boşalma : Isıl-elektronik yayımlamaya göre ağır basan, katotun bir ikincil yayımlamasıyle nitelenen ve önemli (70 volt ve daha çok) bir gerilim düşmesi ve katotta hafif (yaklaşık, mA/cm2) bir akım yoğunluğu ile belirlenen, kendi kendine (özerk) boşalma.

Işılüşerleşim : Bir uçun içinde ışınım nicemleri etkisiyle üşerler oluşumu.

Işılyaprak : Işık etkisiyle kimyasal değişikliğe uğrayarak ışık yeğinliğine bağlı izler oluşmasına yarayan ince yaprak.

Işılyükünleşme : Özdeciğin ışık etkisiyle eksicik çıkarıp bir alt yüküne dönüşmesi olayı.

İzgesel ışılölçer : Bir ışık kaynağının izgesel enkesinin dalga boylarına göre dağılımını çözümleyen, aygıt.

İzgesel ışılölçüm : Bir ışık kaynağının izgesindeki, değişik sıklık birleşenlerinin bağıl yeğinliklerini ölçme yöntemi.

İzleyici ışıldak : Sahne üzerindeki ya da herhangi bir oyun alanındaki hareket eden kişiyi ya da nesneyi izleyen ışıldak. En çok bale gösterilerinde ve müzikli oyunlarda kullanılır. Devinimli bir konuyu izleyerek aydınlatabilen toplayıcı ışıldak.

Kimyasal ışıldama : Kimyasal tepkime sonucu uyarık olarak çıkan kimi ürün özdeciklerinin, uzunca süre ışık salarak alt durulara az olasılıkla geçişleri olayı.

Kimyasal ışılışı : Atom ya da moleküllerin, bir kimyasal tepkime sırasında açığa çıkan (serbestleşen) erke ile ve kinetik erkenin etkisi olmaksızın uyarılması kökenine dayanan ışılışı.

Küçük ışıldak : 100-200 W gücünde ışıldak. Küçük aynalı, yöresel ışıklama lambası. 250 - 500 watt'lıktır.

Küme ışıldak : Birden çok akkor ışıldağın sıra halinde yansıtıcı bir kutu içine dizilmesinden oluşan ışıldak.

Mandallı ışıldak : Kendine özgü bir mandalla tutturulan ışıldak türü.

Nokta ışıldak : Çok dar bir alanı, örneğin yalnızca gözleri aydınlatabilen özel mercekli ışıldak.

Odaksız ışıldak : Bin vatlık koşut ışınlar gönderen, merceksiz, ışıtacın ileri geri hareket ettirilmesiyle aydınlatma alanını daraltıp genişletebilen ışıldak. 1960 yılından sonra bu ışıldağın yerini yine ekonomik ve daha etkin olan nedervolt ışıldağı almıştır.

Oyun alanı ışıldağı : Açık havada, gece oynanan oyunlarda oyun alanını aydınlatan aygıt.

Önsahne ışıldakları : Seyirci salonunda tavanın sahneye yakın yerinden sahneye yönelen dizi ışıklarının tümüne verilen ad.

Parlamalı ışılkesim : Işığın bir anda parlamasından sonra özdeciklerin ayrışmayı sürdürmeleri olayı.

Salon ışıldak köprüsü : Seyirci salonunun tavanında bulunan ışıldak köprüsü.

Sürtünüm ışılışı : Kökeni, atom ya da moleküllerin, kristal ağlarının kırılmaları ile uyarılması olan ışılışı.

Sürtünümlü ışıldama : Kamış şekeri gibi kimi buzsullar ezildiğinde gözlenen ışıldama.

Tas ışıldak : Işıtacı, tas biçiminde bir yuvaya yerleştirilmiş, 500-1.000 W'lık, yayındırıcı ve yansıtıcı ışık kaynağı.

Taşınır ışıldak : Genel ışıklama öbeğinde, ayaklar üzerinde gezdirilebilen orta büyüklükte, merceksiz ışıldak.

Ters ışılelektrik etki : Bir özdeğin eksiciklerle dövümü sonucu ışılcık salımı.

Toplayıcı ışıldak : Işığın yönünü kesin olarak veren bu aygıtın bir parabol aynası, bin vatlık ışıtacının önünde de ışığı toplayan küre biçiminde küçük bir merceği vardır. Çevresi giderek hafifleyen, ama ortaya doğru daha güçlü ışık toplayan bu aygıt ile pencereden, kapıdan vuran güneş ya da ay ışığı etkileri kolayca sağlanır. Dar bir alana çok güçlü ışık yöneltebilen işlik ışıldağı ; 200 W'lık- 10kW'lık ışıldak çeşidi.

Yalazlı ışılölçüm : Yüksek sıcaklıktaki yalaza püskürtülen bir çözeltinin ışınımlarını inceleyip, oluşan görüngelerden bileşimini belirleme yöntemi.

Yay ışıldak : Işığı bir elektrik yayı ya da elektrotlarla elde edilen ışıtaç. Bu ışıtaç ile küçük bir kaynaktan çok parlak bir ışık sağlanır. Dalgalı akımda ses yaptığından bugünkü tiyatrolarda artık kullanılmıyor. Ancak açık alanlarda oynanan gece gösterilerinde, özellikle izleyici olarak çok yararlıdır.

Yayındırıcı ışıldak : Işığı hem belirli bir noktaya yönelten hem de yayındıran ışıldak çeşidi.

Yeşil ışıltı balığı : Güney Amerika’nın kuzey kısmında, yavaş akıntılı sığ sularda yayılış gösteren, boyları 12 cm olabilen, başları yeşilimsi ve üzerinde ışıltılı nokta ve çizgiler bulunan akvaryum balığı, yeşil ışıltılı çiklit, yeşil ışıltılı levrek.

Yeşil ışıltılı çiklit : Yeşil ışıltı balığı.

Yeşil ışıltılı levrek : Yeşil ışıltı balığı.

Yivli mercekli ışıldak : Adını merceğinden alan bu ışıldağın gücü 500 ile 2000 vat arasında değişir. Merceği yivli olduğundan hem sınırlı, yumuşak ışık verir, hem de ısıya dayanıklıdır. İçindeki ışıtaç merceğe çok yaklaşabildiğinden aydınlatma alanı elli dereceye kadar genişletilebilir.

Işıl ışıl : Parıltılı, ışıltılı. Titrek ve parlak ışık saçarak.

Işıl küf : Sığır, domuz ve insanlarda ışıl küflüce hastalığına yol açan, ışıl küflerin örnek türü olan asalak mantar (Actinomyces bovis).

Işıl küfler : Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda asalak yaşayan tallı bitkiler takımı.

Işıl küflüce : Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışıl küflerden ileri gelen ve insanlara da bulaşabilen ilkel mantar hastalığı.

Işılak : Parıltı.

Işılama : Işılamak durumu veya biçimi.

Işılamak : Işıldamak, parlamak.

Işılatma : Işılatmak işi.

Işılatmak : Parıldatmak.

Işıldak : Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı, projektör. Parlayan, ışıltılı.

Işıldama : Işıldamak işi.

Işıldamak : Titrek, parlak bir ışık saçmak, parıldamak.

Işıldatma : Işıldatmak işi.

Işıltı : Hafif ışık, ışıntı, parıltı. Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık.

Işıltılı : Işıltısı olan, ışıltı yapan.

Diğer dillerde Işıkyuvarı bulgurlaması anlamı nedir?

İngilizce'de Işıkyuvarı bulgurlaması ne demek ? : photospheric granulation