Importer türkçesi Importer nedir

  • İthalatçı.
  • Belli bir malı yurda sokan kişi.
  • Gümrük alanında kullanılır.
  • Dışalımcı.
  • İthalatla uğrasan firmalar.
  • Mal sokan.

Importer ile ilgili cümleler

English: This country is a leading importer of oil.
Turkish: Bu ülke petrolün önde gelen ithalatçısı.

English: Salmonella outbreaks blemished spinach importers' reputation for running clean factories.
Turkish: Salmonella salgınları ıspanak ithalatçılarının temiz fabrika çalıştırma itibarını lekeledi.

English: Japan is the largest importer of U.S. farm products.
Turkish: Japonya ABD'nin tarım ürünlerinin en büyük ithalatçısı.

Importer ingilizcede ne demek, Importer nerede nasıl kullanılır?

Film importer : Başka ülkelerde çevrilmiş filmlerin belli bir ülkeye getirilip işletilmesi işiyle uğraşan kimse. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Film dışalımcısı.

Importers : İthalatçı.

Imported : Alınan. Alınmış. İthal edilmiş. İthal. İthal edilmiş yapılmış.

Imported article : İthal mal.

Imported cabbage butterfly : Lahana kelebeğinden biraz daha küçük boyda olup, yaşayışı ve gelişmesi ona benzeyen, tırtılları da onun gibi birçok tarım bitkisine, özellikle sebzelere zarar veren kelebek. Turp kelebeği.

Reimported : Tekrar ithal etmek. Yeniden ithal etmek.

 

Import credit : Akreditif. İthalat kredisi. İthal kredisi. Akreditif kredisi.

Import custom lists : Özel listeler al.

Import delimited : Sınırlandırılmış al.

Imported goods : Başka ülkelerden getirilen mallar. Giriş malı. Yabancı ülkelerden getirtilip giriş vergileri ödenerek ya da bağışıklıktan yararlanarak yurda sokulmuş olan mal. İthal ürünler. İthal malları. İthal edilmiş mallar.

İngilizce Importer Türkçe anlamı, Importer eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Importer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Concession rate : Ödünlü vergi oranı. Bir ülkenin başka bir ülkeyle yaptığı iki yanlı bir antlaşma ile belli edilen gümrük vergisi düzeyi.

Commin external tariff : Ortak dışbildirmelik. Avrupa topluluklarına üye ülkeler dışındaki ülkelerden gelen mallara uygulanan ortak gümrük bildirmeliği.

Brussels nomenclature : Brüksel mal bölümleme çizelgesi. Gümrük bildirmeliklerinde yazılı malların bölümlendirilmesinde temel alınan, gümrük işbirliği konseyi'nce düzenlenmiş çizelge.

Approved routes : Gümrük yolları. Bir ülkenin gümrük yasaları uyarınca, mal ve yolcu giriş çıkışı için izlenmesi zorunlu olan kara, su ve demiryolları.

Bourgeois : Kapitalist. Maddiyatçı. Kentsoylu. Kent soylu. Anamalcı. Dokuz puntoluk harf. Soylu ile köylü ve işçi sınıfları arasında kalan orta sınıf ve bu sınıfın üyesi. Burjuva.

Clearence for home use : Gerekli işlemleri bitirilip giriş vergilerinin ödenmesinden sonra, malın gümrük denetinden çıkması. Yurda sokma.

Aircraft cargo manifeste : Yük bildirgesi. Yabancı ülkelerden gelen, oralara giden taşıtlarda bulunan malların, bu taşıtların iyeleri, kaptan ya da acenteleri eliyle, gümrük yasalarında belli edilen koşullara göre gümrüğe bildirilmesinde kullanılan belge. a. bk. gerçek yük bildirgesi.

 

Bound item : Bağlı mal. Uluslararası antlaşmalarla başka bir ülkeye verilen ödün sonucu, gümrük vergisine bağlanmış olan mal.

Ad valorem basis : Gümrük bildirmeliklerinde, mal değerinin vergiye temel alınması. Değer esası. Değer ilkesi.

Importer synonyms : businessperson, importers, boarding and search of ships, ceiling bond, coasting traffic, ad valorem duties, boarding and search of aircrafth, clearance through customs, autonomous rate of duty, composite duties.

Importer ingilizce tanımı, definition of Importer

Importer kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who imports. The merchant who brings goods into a country or state. Opposed to exporter.