Alta nedir, Alta ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sürüye katılmayan zayıf, hasta hayvan.

Alta ile ilgili Cümleler

  • Oyunu oynayanlar yuvarlak oluşturacak şekilde (bacak ve ayakların konumu ters v seklinde) oturur ve sıkıca kenetlenirler. Ortaya bir ebe geçer. Eller bacakların altında olur ve bir havlu (ucu bağlanarak topuz haline getirilmiş) elden ele bacakların altında gezdirilir. Ebe olan bacakların arasından o havluyu almaya (bulmaya) çalışır. Tabi bu arada herkes sallanmakta ve pisi pisi demekte ve çeşitli şekillerde bağırmaktadırlar. Havluyu, uygun konumu bulan, ebenin sırtına hızlıca vurur ve tekrar alta verir ve havlu gezdirilir. Havluyu ebe kimin altında yakalarsa o kişi ebe olur ve ortaya geçer.
  • Altamira Mağarası muhteşem Paleolitik resimleriyle ünlüdür.

Alta anlamı, tanımı

Alta doğru hali : Bazı dillerde bir şeyin "altına doğru" fikrini anlatan isim hali

Altaç : “Taç takın” anlamında kullanılan bir isim”.

Altafa : İbrik.

Altag üstek : Altalta üstüste.

Altağaç : Istarda, dokunan halı bölümünün üstüne sarıldığı döner ağaç. (Taşpınar, Yenikent Aksaray Niğde).

Altaikoyunu : Güney Rusya’da geliştirilmiş, Amerikan Rombouillet, Kafkas koyunu, Avustralya Merinosu ve daha sonra Sibirya Merinosuyla çaprazlanmasıyla elde edilmiş koyun ırkı, Sibirya Rambouillet koyunu.

 

Altalamah : Yenmek, sindirmek.

Altalamak : Hastalık tekrarlamak, fazlalaşmak, halsiz bırakmak: Hasanın hastalığı altaladı. Yenmek, sindirmek: Sen onu altalıyamazsın. Hastalık artmak ve yineleyerek hastayı güçsüz bırakmak. Sindirmek, yenmek.

Altalanmak : Derinleşmek.

Altaltı oniki : 12 ocakta başlayıp, 24 ocakta biten bol yağmurlu devre.

Altamak : Yenmek, mağlubetmek.

Altan : Kızıl tan. Hakan, sultan, padişah.

Altaner : Yiğit, cesur hükümdar gibi olan kimse.

Altaş : Kırmızı taş. Ardahan ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Kahramanmaraş kenti, Afşin belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Altatar : Altı mermi alan toplu tabanca, altıpatlar. Altı mermi atan, toplu tabanca.

Altataş : Altı mermi alan toplu tabanca, altıpatlar.

Altateş : Altı mermi alan toplu tabanca, altıpatlar.

Altav : Altın.

Altay : Yüksek dağ. Niğde şehri, Ulukışla belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Altay koyunu : Kazakistan koyun grubuna dâhil olan, çöl ve dağlık alanlarda bulunan, yapağısı halı yapımı için uygun, but kısmı yağlı, kuyruğunun yağlı olmasıyla belirgin olan koyun ırkı.

Altayit : Formülü PbTe olan, doğal kalay filizlerinde bulunan ve beyaz kristallere sahip mineral bir madde.

Altayköy : Diyarbakır ili, Dicle ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Altaylı : Şanlıurfa ilinde, Siverek ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Altazıtmak : Hastalık tekrarlamak, fazlalaşmak, halsiz bırakmak. Yenmek, sindirmek. [Bakınız: altalamak].

Gymnura altavela : İğneli kelebek vatoz.

Alt alta : Birbirinin altında olarak.

Altayca : Altay Türkçesi. Bu Türkçeyle yazılmış olan. Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin kendisinden türediği varsayılan ana dil.

 

Altayist : Altayistik ile uğraşan kimse.

Altayistik : Altay grubuna giren Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Korelilerin dil, edebiyat, kültür ve tarihleriyle uğraşan bilim dalı.

Alttan alta : Gizlice, el altından.

Diğer dillerde Alt üşek tozlanımı anlamı nedir?

İngilizce'de Alt üşek tozlanımı ne demek ? : cathode sputtering