Blackmailed türkçesi Blackmailed nedir

  • Para sızdırmak.
  • Şantaj yapmak.

Blackmailed ile ilgili cümleler

English: She blackmailed him.
Turkish: O, ona şantaj yaptı.

English: Ali is being blackmailed by Mary.
Turkish: Ali Mary tarafından şantaj ediliyor.

English: She is being blackmailed by him.
Turkish: Ona onun tarafından şantaj yapılıyor.

English: He blackmailed me.
Turkish: O bana şantaj yaptı.

English: She was blackmailed by him.
Turkish: Onun tarafından ona şantaj yapıldı.

Blackmailed ingilizcede ne demek, Blackmailed nerede nasıl kullanılır?

Blackmailer : Şantajcı. Şantaj yapan kimse. Şantaj yapan.

Blackmailers : Şantaj yapan. Şantaj yapan kimse. Şantajcı.

Blackmail letter : Şantaj mektupları. Tehdit içeren mektuplar. Bir ödeme yapılmadığı takdirde kötü bir şey olacağını belirten mektuplar. Şantaj mektubu.

Give in to blackmail : Şantaja boyun eğmek. Haracı kabul etmek.

Blackmail : Şantaj. Şantaj yapmak. Tehditle para sızdırmak. Şantajla birinden para sızdırma. Para sızdırmak.

Blackmailing : Şantaj.

Blackmails : Para sızdırmak. Şantaj. Şantaj yapmak. Şantajla birinden para sızdırma. Tehditle para sızdırmak.

İngilizce Blackmailed Türkçe anlamı, Blackmailed eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Blackmailed ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Extort : Şantajla almak. Tehdit ile almak. Sızdırmak (para). Gasp etmek. Tehditle almak. Zorla yaptırmak. Tehditle veya baskıyla almak. Almak (haraç). Tehditle koparmak. Koparmak.

Shake down : Sarsarak düşürmek. Yerleşmek. Yığmak. Silkelemek (ağaç vb.). Test etmek. Kıvrılıp yatmak. Yer yatağında uyumak. Telaşla toparlanmak. Uyum sağlamak.

Squeeze : Sıkmak (meyve veya ıslak bez vb'ni). Sıkmak. Zorla koparmak. Sızdırmak. Zorla almak. Suyunu çıkarmak. Sığmak. Sığdırmak. İktisat, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. İzdiham.

Crook : Sopa. Bükmek. Kanca. Dirsek. Değnek. Kıvırmak. Sapı kıvrık baston. Dümenci. Dolandırıcı. Madrabaz.

Squeezes : Baskı yapmak. Zorla almak. Suyunu çıkarmak. Sıkmak (meyve veya ıslak bez vb'ni). Sıkıştırmak. Tıkıştırmak. Sıkışmak. Ezilmek. Ezmek. Sığmak.

Bled : Kanını emmek. Kanamak. Kan almak. Boşaltmak (sıvı, gaz). Kan kaybetmek. Kan ağlamak. Akmak (boyası).

Outlaw : Yasaklamak. Sürmek. Feshetmek. Huysuz at. Yasaya karşı gelen kimse. Suçlu ilan etmek. Yasal haklardan yoksun bırakmak. Sürgün. Yasal haklardan mahrum etmek. Yasadışı ilan etmek.

Extort money : Gasp edilen para. Bir kimseden baskı ve tehditle yasadışı olarak alınan para. Şantajla koparılan para. Koparma.

Blackmails : Şantaj. Tehditle para sızdırmak. Şantajla birinden para sızdırma.

Racketeers : Şantajla para almak. Vurguncu. Gangster. Düzenbaz. Sahtekar. Haraç almak. Dolandırmak. Haraççı. Haraç toplamak.

Blackmailed synonyms : gouge, bleed, squeeze money out of, clean out, bleed somebody, felon, criminal, extortionist, racketeer, blackmail, bleeds, tap, extortioner, gouges, malefactor.