Tıkıştırmak nedir, Tıkıştırmak ne demek

  • Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak.
  • Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak
  • İyice çiğnemeden yutarak yemek.

"Tıkıştırmak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Musa tabaktaki peynirin yarısını, üç dilim ekmeği ve kâsede kalan tüm zeytinleri ağzına tıkıştırıp bir şey söylemeden çıktı evden." - E. Şafak
  • "Tam bir kutu çorabı tıkıştırdılar koltuğumun altına." - N. Hikmet

Tıkıştırmak anlamı, kısaca tanımı:

Biçim : Biçme işi. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Tarz. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Herhangi bir şeyin benzeri.

Doldurmak : Birini, başkası için kötü düşünecek bir duruma getirmek. Ateşli silahların içine mermi sürmek. Yaşını, yılını bitirmek. Belirli bir süreyi kaplamak, almak. Canlılık kazandırmak. Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek. Ses, koku yayılıp kaplamak. Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek. Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak.

 

Gelişigüzel : Üstünkörü. Herhangi bir, baştan savma, rastgele, lalettayin.

Koymak : Katmak, eklemek. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak. İmza, tarih, adres yazmak. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak. Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek. Etkilemek, dokunmak. Bırakmak, terk etmek. Bırakmak.

Sokmak : İçine veya arasına girmesini sağlamak. Belli etmeden kötü bir malı vermek. Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek. Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek. Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek. Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek. Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak. Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak.

Yedirme : Yedirmek işi. Yağ, kireç ve kendirden yapılan, su borularını birbirine tutturmaya yarayan macun.

Çalışmak : Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak. İşi veya görevi olmak, bulunmak. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak. Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak. Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek. Herhangi bir iş üzerinde olmak.

İyice : Çok, adamakıllı. (iyi'ce) Gereği gibi, derinlemesine, ayrıntılarıyla. (iyi'ce) Tamamen. İyiye yakın.

Yemek : Ağızda çiğneyerek yutmak. Harcamak, tüketmek, bitirmek. Kandırmak. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmek. Yasal yoldan cezalandırılmak. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak. Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek. Sürekli üzmek, tedirgin etmek. Başkasının parasını harcamak. Isırmak. Konuklara yiyecek verilerek yapılmış olan ağırlama. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak. Yemek yeme, karın doyurma işi. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek. Birine alacağını vermemek, ödememek. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek. Günün belli saatlerinde yenilen besin. Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek.

 

Diğer dillerde Tıkıştırmak anlamı nedir?

İngilizce'de Tıkıştırmak ne demek? : v. tuck, stuff, cram, huddle, huddle together, shove, squeeze

Fransızca'da Tıkıştırmak : pousser, enfoncer, bourrer, fourrer, refouler

Almanca'da Tıkıştırmak : v. verschlingen, zwängen

Rusça'da Tıkıştırmak : v. впихивать, вталкивать, втискивать, вгонять, жрать, впихнуть, втолкнуть, втиснуть, вогнать