Biçim nedir, Biçim ne demek

  • Biçme işi.
  • Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format.
  • Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu.
  • Yakışık alan şekil, uygun şekil
  • Herhangi bir şeyin benzeri.
  • Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form.
  • Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil.
  • Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl.
  • Tarz.

"Biçim" ile ilgili cümle örnekleri

  • "İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." - S. Birsel
  • "İngiliz biçimi ceketler, sıcak iklimler için yapılmış kısa pantolonlar..." - F. R. Atay
  • "Söylediklerimden çok, söyleyiş biçimi etkili oluyor kalabalığın üstünde." - A. İlhan
  • "Gazel, mesnevi, rubai, sone birer şiir biçimidir."
  • "Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." - Ö. Seyfettin

Yerel Türkçe anlamı:

Ekin kaldırma zamanı. Biçim, şekil. Ekin kaldırma.

Bilişim alanındaki terim anlamı : Verinin önceden düzenlenmiş görünümü. Bilgisayar belleğinde ya da izlencede, giriş-çıkış tutanaklarında ya da veri iletişimde bilgilerin gösteriliş düzenini belirleyen yapı.

Felsefi anlamı:

Bir estetik nesnenin duyularla algılanan görünüş biçimi.

-> Özdek ve -> içeriğin karşıtı. "Ne" olana karşıt olarak "nasıl" olan. Kaos durumunda, düzensiz ve belirlenmemiş olana karşılık sınırlanmış, düzenlenmiş olan. Bir nesnenin, biçim almamış özdeğinden, içeriğinden ayırmak üzere, onun dışını, dış çizgilerini, aynı zamanda iç yapısını, kuruluşunu, düzenini belirleyen. Biçim almamış özdeğe karşılık, belli bir düzene girmiş olan. // Özellikle bu anlamıyle felsefede (mantık, bilgi öğretisi, varlıkbilim, ahlak felsefesi, estetik, doğa ve tarih felsefesi) biçim kavramının önemli bir yeri vardır. Platon'da biçim, idea ile aynı anlamda kullanılır; genel olanı, değişmez olanı ve kendinden var olanı gösterir; bireysel ve değişen -> görüngülerin üstünde ve arkasında ilkörnek olarak bulunur. Aristoteles'te, her somut nesne, özdek ve biçimden kuruludur, başka deyişle, "Biçim kazanmış olan özdektir"; biçim, gerçeklik veren, gerçekleştiren etkendir (causa formalis), aynı zamanda oluş sürecinin ereğini belirler (causa finalis). Özdek, ancak biçim yüzünden gerçeklik kazanmış olan bir olabilirliktir. Bu düşünce ortaçağda özellikle skolastik dizgelerce benimsenmiştir. Aquinolu Thomas'a göre nesnenin özü ve varoluşu biçimden oluşur; ruh bedenin biçimidir; salt tinsel tözler ayrık biçimlerdir; Tanrı salt biçimdir. Yeniçağ felsefesi nesnel varlık öğretisinden ayrıldığı ölçüde biçim kavramının anlamı ve durumu da değişir. Kant'ta görü biçimleri (uzay ve zaman) ve düşünce biçimleri (kategoriler) artık nesnel varlık bağıntıları olmaktan çıkarlar, bilgi ve deneyin, insan duyarlığında ye anlığında bulunan, zorunlu koşulları olurlar. Ethik'te: Max Scheler, Kant'ın biçimsel ahlak öğretisi (formalist ethik) ile hesaplaşarak ona karşı görüngübilim açısından temellendirdiği içeriksel değerler öğretisini geliştirmiştir. Estetik'te:

 

İçerik ve özün karşıtı. Doğa felsefesinde: Organizmada birliği sağlayan ve biçimlendiren güç (yeti). Mantıkta: Usavurma özdek ve biçimden oluşur: terimler ve önermeler çıkarımın özdeğidir; terimler ve önermeler arasındaki bağlantı da biçimi. Biçim bakımından bir önerme olumlu ya da olumsuz, tümel ya da tikeldir. Bir tasımda önermeler arasındaki bağlantı, sonuç zorunlu olarak öncüllerden çıkacak biçimde kurulmuşsa, bu tasım biçim bakımından doğrudur. Öncül yanlışsa sonuç da yanlış olur, ama bu yanlış oluş çıkarımın kendisinin biçim bakımından doğru olmasını ortadan kaldırmaz. (Biçimsel -formel- mantık.)

 

Bir fizik terimi olarak tanımı:

Dış görünüş; bir cismin yapısını ortaya koyan çevre çizgilerinin bütünlüğü.

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

Bir rengin, çevresi belirli durumu.

Resim, heykel ve mimarlıkta yapıtın yapı bakımından tüm kuruluşu.

Hukuki terim anlamı:

şekil, ~ bozukluğu: şekil noksânı.

Sosyoloji'deki anlamı:

Toplumsal olguların kurucu öğeleri arasındaki iç bağlantı, örgütleniş yöntemi ve etkileşme düzeni.

Bilimsel terim anlamı:

Oluştuğu parçalar ve ilişkilerin toplamı ile açıklanamayan ve bunun üstünde bir bütünlüğü olan görünüm ya da yapı.

Yazın ve sanat yapıtlarında dış görünüş.

Koşukların kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü: Gazel, mesnevî, rubaî, sone gibi.

İngilizce'de Biçim ne demek? Biçim ingilizcesi nedir?:

format, form, gestalt

Osmanlıca Biçim ne demek? Biçim Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

şekil

Biçim anlamı, tanımı:

Biçim almak : Biçimlenmek, belli bir biçime girmek, şekillenmek.

Biçim vermek : Bir şeyi biçimlendirmek.

Biçim bilimi : Yapı bilimi.

Biçim birimi : Kelimelere dil bilgisi bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge, morfem.

Eş biçim : Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey, izomorf.

Tek biçim : Standart.

Üretim biçimi : Toplum hayatında insanların yaşamları için gerekli olan şeyleri elde etmelerinin tarih içinde gösterdiği türlü düzenlemeler olan kölecilik, sermayecilik, toplumculuk vb.nin her biri.

Yaşam biçimi : Hayat tarzı.

Yer biçimleri : Engebe.

Biçimci : Biçime sıkı sıkıya bağlılık yanlısı olan. Alışılmış kural, tutum, davranış veya belli biçimin dışına çıkmayan, şekilci, şekilperest, formaliteci, formalist.

Biçimcilik : Özü, içeriği yeterince önemsemeden yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş, formalizm. Biçimci olma durumu, formalizm.

Biçimleme : Biçimlemek işi. Çeşitli maddelerin biçimsel imkânları ile birbirleri arasındaki düzen ilişkilerini araştırma işi, figürasyon.

Biçimlendirilme : Biçimlendirilmek işi, şekillendirilme.

Biçimlendirilmek : Bir şeye biçim verilmek, şekillendirilmek.

Biçimlendirme : Biçimlendirmek işi, şekillendirme.

Biçimlendirmek : Yazı ve simgeleri bilgisayara elverişli duruma getirmek, formatlamak. Bir şeye belirli bir biçim vermek, şekillendirmek. Bilgisayarda disket vb.ni kullanılabilir duruma getirmek veya disket vb.ni zararlı ögelerden temizlemek, formatlamak.

Biçimlenme : Biçimlenmek işi, şekillenme, şekilleşme, formasyon.

Biçimlenmek : Bir şey belli bir biçim kazanmak, şekillenmek, şekilleşmek.

Biçimli : Uygun olarak, yakışacak bir biçimde. Düzgün. Herhangi bir biçimde olan. Biçimi güzel olan, mevzun.

Biçimsel : Biçime dayanan, biçimle ilgili, şekle ait, şeklî, formel.

Biçimselleştirme : Biçimselleştirmek işi.

Biçimselleştirmek : Biçimsel duruma getirmek. Bir kuramı biçimsel bir kurama dönüştürmek.

Biçimsellik : Biçime uygun olma durumu, formellik.

Biçimsiz : Kendine özgü billurlaşmış bir biçimi olmayan (madde), amorf. Kötü bir biçimde. Kötü, hoş olmayan, yakışıksız. Kendine özgü bir biçimi olmayan, biçimi bozuk, şekilsiz.

Biçimsizleşmek : Biçimsiz duruma gelmek, biçimi bozulmak.

Biçimsizlik : Biçimsiz olma durumu. Çirkinlik, yakışıksızlık.

Bıldırcının beyliği arpa biçimine kadardır : "her kazancın bir sonu vardır" anlamında kullanılan bir söz.

Bir biçimine getirmek : Çözüm yolu bulmak. sırasını, fırsatını bulmak, punduna getirmek, en uygun durumunu yakalamak.

Eş biçimli : Biçim, yapı bakımından birbirinin benzeri veya aynısı olan, izomorfik.

İnsan biçimcilik : İnsanın niteliklerinin başka bir varlığa, özellikle Tanrı'ya aktarılması, antropomorfizm.

Ne biçim : Nasıl?.

Biçme : Yontulmuş yapı taşı. Prizma. Biçmek işi.

Nesne : Öznenin dışında kalan her konu, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç. Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje.

Çizgi : Temel. Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır. Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril. Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim. Yüz ve vücut hatlarının her biri.

Bakım : Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek. Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi. Bakma işi.

Nitel : Nitelik bakımından, nitelikle ilgili, kalitatif.

Görünüş : Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir. Görünme işi. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi.

Şekil : Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi. Davranış biçimi, tutum, yol, tarz. Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim. Biçim. Anlatım biçimi. Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi. Biçim. Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim.

Yakışık : Uygunluk, yaraşma. Yakışıklı delikanlı.

Alan : Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Bir çalışma çevresi. Yüz ölçümü. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.

Uygun : Elverişli, yarar, müsait, muvafık. Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip. Orantılı, oranlı.

Herhangi : Belli olmayan, özellikleri iyice bilinmeyen, rastgele.

Bir : Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Tek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Ancak, yalnız. Bir kez. Aynı, benzer. Sayıların ilki. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bu sayı kadar olan. Sadece. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.

Benzeri : Aynı.

Tarz : Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr. Biçim, yol. Bir kimsenin kendine özgü anlatım biçimi. Güzel sanatlarda üslup, stil, konsept.

Disket : Bilgisayardaki işlemlerin kaydedildiği manyetik araç.

Biçim ayı : Temmuz.

Biçim ayi : Temmuz.

Biçim bozma : (Resim, Heykel, Mimarlık) Model olarak alınan nesnenin görünüşünü, yorum amacıyla, değiştirme.

Biçim bozukluğu : Normal biçimin veya yapının bozulması. Bozulma, normal biçimini ve yapısını kaybetme, deformasyon.

Biçim bozumu : Daha çok soyut oyunlarda rastlanan; etki yaratmak için dekorda, giyside ve donatımlıklarda biçimi, görünüşü bozma işi. Kimi oyunlarda (özellikle soyut oyunlarda) belirli bir etki yaratmak için dekor düzeninde, sahne eşyalarında ve giysilerde görünüşü bozma eylemi.

Biçim çarpanı : Saçılım olaylarında saçıcı parçacığın olayı etkileyen, biçimle ilgili durumunu belirleyen katsayı.

Biçim çıktı : Tarla, çayır biçme zamanı.

Biçim değiştirme : [Bakınız: bozunum I]

Biçim etmenleri : Biçimi bütün olarak algılamayı kolaylaştıran koşullar. (Buna göre yakınlık ilkesi ve uzay ya da zaman içinde kapanıklık, birer biçim etmenidir.)

Biçim faydası : Ürünün yapısını ya da biçimini değiştirmek yoluyla gerçekleştirilen üretim.

Biçim ile ilgili Cümleler

  • Ali ölümcül bir biçimde yaralandı.
  • Jale gergin biçimde boğazını temizledi.
  • Yanıtın çok takdir ediliyor ve bizim daha etkili biçimde hazırlanmamıza olanak sağlayacak.
  • Bu çocuk normal bir biçimde büyüdü.
  • Ali ağır biçimde yaralandı.
  • İsyan çok sert bir biçimde bastırıldı.
  • Birkaç isyancı ciddi biçimde yaralandı.

Diğer dillerde Biçim anlamı nedir?

İngilizce'de Biçim ne demek? : n. form, shape, style, cast, configuration, conformation, face, fashion, figuration, format, genre, guise, make, mode, semblance

pref. morpho

Fransızca'da Biçim : forme [la], façon [la], figure [la], modalité [la], style [le]

Almanca'da Biçim : n. Art, Fasson, Form, Machart, Modus, Schnitt, Stil, Weise, Wuchs, Zuschnitt

Rusça'da Biçim : n. силуэт (M), покрой (M), фасон (M), форма (F), вид (M), жатва (F)