Boyl nedir, Boyl ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Bu defa.

Boyl ile ilgili Cümleler

  • Sen boylu poslu bir adamsın.
  • “O rahmetli katırın yerine ben öbür dünyayı boylardım.”
  • Kayık denizin dibini boyladı.
  • "Uzun boylu olmak harika olmalı." "Öyle mi düşünüyorsun? Gerçekten o kadar harika değil. Kafanı tavana çarpmaya devam edersin."
  • Ali benim kadar uzun boyludur.
  • O uzun boylu ve şişman ve o her zaman meşgul.
  • Tom'un uzun boylu olduğunu düşünüyorum.
  • Çok uzun boylu insanlar genellikle hantal olabiliyor.
  • Uzun boylu kadın kahverengi atı dinliyor.
  • Soluk tenli uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
  • Boylu boyunca yatmalısın.
  • Uzun boylu adam tiksindirici bir biçimde güldü.
  • Uzun boylu, uzun siyah saçlı güzel kadınları severim.

Boyl ile ilgili Atasözü veya Deyim

(bir şeyin) dibini boylamak : batmak.

cehennemi boylamak : sevilmeyen bir kimse ölmek.

kodesi boylamak : cezaevine girmek.

öbür dünyayı boylamak : ahireti boylamak.

tahtalıköyü boylamak : ölmek.

Boyl anlamı, tanımı

Balık boylama : Balıkları, boylama kutusu, boylama makinesi, boylama sehpası ve ızgaralı boylama kanalı gibi çeşitli araçlar ve yöntemler kullanarak büyüklük gruplarına ayırma

Boy boylamak : Bir kimsenin, soyunu sopunu sayarak öğmek.

Boyla : Değirmen çarkını döndüren suyun çıktığı delik. [Bakınız: boyra]. Değirmen oluğu.

 

Boyla kazığı : Saban kulaklarının girdiği ağaç.

Boylam boylam aramak : Karış karış her yanı aramak.

Boylamasına eşlik denetimi : Bir öbek oluşturan damga dizgisi üzerinde tüm öbeği kapsayacak biçimde boylamasına eklenen bir eşlik damgası kullanılarak yapılan sağlama.

Boylan : Kibirli. Kibirli, mağrur.

Boylanabilme : Boylanabilmek işi.

Boylanabilmek : Boylanma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Boylanıverme : Boylanıvermek işi.

Boylanıvermek : Çabucak boylanmak.

Boylaşmak : Boy ölçüşmek.

Boylatma : Boylatmak işi.

Boylatmak : Boylama işini yaptırmak.

Boylayabilme : Boylayabilmek işi.

Boylayabilmek : Boylama imkânı veya olasılığı bulunmak.

Boyle yasası : Sabit sıcaklıkta bir gazın hacminin basıncıyla ters orantılı olduğunu belirten yasa. Sabit bir ısıda sıkıştırılmış belli bir miktardaki gaz basıncının, hacimle ters orantılı olması. Hacim artarsa basınç azalır, hacim azalırsa basınç artar.

Boylecene : Böylece.

Boylı : Öküz arabasında tekerleğin çıkmaması için mazı başına takılan eğri çivi.

Boyli : Uzun; boyli hekâye.

Boylston ayıracı : [Bakınız: nital].

Boylu kuşgiller : Kuşlar (Aves) sınıfının, karinasızlar (Ratitae) bölümünün, boylu kuşlar (Aepyornithes) takımından, soyu tükenmiş olmakla beraber bazı türlerinin yakın zamana kadar yaşadığı bilinen bir familyası. Dev boylu kuş (Aepyornis maximius) türü iyi bilinir. (Aepyornithidae), Omurgalı hayvanlardan kuşlar (Aves) sınıfının karinasızlar (Ratitae). bölümünün boylukuşlar (Aepyornithes) takımından bir familyası. Soyu tükenmiş olmakla beraber bazı türlerinin, yakın zamanlara kadar yaşadıkları sanılmaktadır. Dev-boylu kuş (Aepyornis maximius) türü ünlüdür.

 

Boylu kuşlar : Kuşlar (Aves) sınıfının, karinasızlar (Ratitae) bölümünden, çok iri boylu, yumurtası yaklaşık 30 cm kadar, Pleistosende Madagaskar'da yaşamış ve soyu tükenmiş olan bir takım. (Aepyornithes), Omurgalı hayvanlardan kuşlar (Aves) sınıfının karinasızlar (Ratitae) bölümünün bir takımı. Çok iri boylu ve yumurtası 30 cm. olan kuşları içine alır. Pleistosende Madagaskarda yaşamış ve soyu tükenmiştir. Boylukuşgiller (Aepyornithidae) familyası vardır.

Boyluluk : Uzun boylu olma durumu.

Boylum : Doğru, düz. Bu defa.

Dalyasan boylu : Boyu bosu yerinde olan kişi.

Değişken boylu tutanak : İçerdiği verilerin gereksemelerine göre, belirli sınırlar içerisinde değişken uzunlukta herhangi bir tutanak.

Gökada boylamı : Gökada dizgesinde, bir yıldızın Samanyolu merkez doğrultusuna göre açısal uzaklığı.

Su boylatmah : Bir kimseyi suya sokarak derinliğini ölçmek.

Boylam : Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen.

Boylam ölçeği : Deniz haritalarında boylamı bulmak için belirtilen ölçek.

Boylam yıldızı : Boylamın bulunmasında kullanılan, konumu tam olarak belirlenmiş yıldız.

Boylama : Boylamak işi.

Boylamak : İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak. Düşmek. Boy ve hacmine göre ayırmak. Yükselmek, çıkmak.

Boylamasına : Boyu doğrultusunda.

Boylanış : Boylanma işi.

Boylanma : Boylanmak işi.

Boylanmak : Boyu uzamak.

Boyler : Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo.

Boylu : Boyu olan. Boyu benzerlerinden uzun olan.

Boylu boslu : Uzun boylu, yakışıklı, gösterişli.

Boylu boyunca : Boyu uzanabildiği kadar, boyu uzunluğunca.

Boylu gıcır : Gövdesi odunsu, yaprakları üç köşeli, beyaz, sarımsı yeşil çiçekleri olan, üzümsü meyvesi kırmızı renkli, boyu 20 metre kadar olabilen, tırmanıcı çalı görünüşünde bir bitki (Smilax excelca).

Boyluca : Uzun boylu.

Dalfidan boylu : Boyu ince, uzun ve yeni dal gibi olan.

Fidan boylu : İnce, uzun ve biçimli (kimse).

Gök boylamı : Sağ açıklık.

Orta boylu : Orta yükseklikte, boyda olan.

Servi boylu : İnce ve uzun boylu (kız veya kadın). Sevgili.

Suna boylu : İnce ve uzun boylu.

Uzun boylu : Boyu uzun olan. Derinlemesine, ayrıntılarıyla. Uzun süre.

Diğer dillerde Boyişkencesi anlamı nedir?

Osmanlıca Boyişkencesi : putrel işkence