Boylı nedir, Boylı ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Öküz arabasında tekerleğin çıkmaması için mazı başına takılan eğri çivi.

Boylı tanımı, anlamı

Boyl : Bu defa

Öküz arabası : Öküz koşulmuş araba.

Mazı başı : Dingilin, tekerleğin dışında kalan demir çemberle çevrilmiş ucu.

Arabası : Üzerine yoğurt veya yağ dökülerek yenen bir hamur yemeği.

Başına : Yalnızca, Tek basma.

Araba : Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı. Bu taşıtın aldığı miktarda olan.

Çıkma : Çıkmak işi. Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak. Çıkmış. Desteklemek amacıyla verilen para. Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar. Eski, kullanılmış. Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon.

Takıl : 1.Buğday. 2.Tahıl ölçeği. 1.Çeyiz. 2.Bohça. 3.eşya. 4.İç giysisi.

Teker : Tekerlek. Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü. Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi. İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça. Tekerlek biçimde olan.

Başın : Başta, önce, en başta3 ilkin.

Arab : Siyah filmin negatif hâli.

Takı : Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler. Kadınların ziynet eşyası, asım takım.

 

Eğri : Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı. Bir olayın şiddetindeki azalış ve çoğalışları gösteren çizgi. Yatay veya düşey olmayan, bütünüyle bir yana eğilmiş bulunan, eğik, mail. Yay gibi kavislenmiş, eğmeçli, mukavves. Doğru veya düz olmayan çizgi, yüzey. Yanlış bir biçimde.

Çivi : İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh. Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Mazı : Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi (Thuya). Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç dingil. Hayvansal ve bitkisel asalakların bitkilerde oluşturduğu ur.

Öküz : Çift sürmekte, kağnı çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır. Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse. Cıvalı zar.

Teke : Erkek keçi. Bir tür karides. Tüylü devenin erkeği ile tek hörgüçlü dişi devenin geriye melezlenmesinden elde edilen bir tür deve.

Diğer dillerde Boyle yasası anlamı nedir?

İngilizce'de Boyle yasası ne demek ? : boyle's law, boyle’s law