Briefcas türkçesi Briefcas nedir

  • Evrakçan.

Briefcas ile ilgili cümleler

English: Ali didn't know what was in the briefcase.
Turkish: Ali çantada ne olduğunu bilmiyordu.

English: Ali closed his briefcase.
Turkish: Ali evrak çantasını kapattı.

English: "I mean... my life," Dima said. "Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase."
Turkish: Dima; "Hayatımın anlamı..." dedi. "Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var."

English: Ali closed his briefcase and left.
Turkish: Ali evrak çantasını kapattı ve gitti.

English: "How did you fit a briefcase into your pocket?!" the woman asked, stunned.
Turkish: Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.

Briefcas ingilizcede ne demek, Briefcas nerede nasıl kullanılır?

Briefcase : Evrak çantası. Çanta.

Briefcase computer : Dizüstü bilgisayar.

Briefcase database : Evrak çantası veritabanı.

Briefcase setup : Evrak çantası kur.

Briefcases : Çanta. Evrak çantası.

James bond briefcase : Sert dikdörtgen şeklinde evrak çantası. James bond evrak çantası. Bond çanta.

My briefcase : Evrak çantam.

Brief but to the point : Kısa ve özlü.

Update briefcase : Evrak çantası'nı güncelleştir.

Open briefcase : Evrak çantası'nı aç.

İngilizce Briefcas Türkçe anlamı, Briefcas eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Briefcas ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Grip : Çekiç tutağı. Tenis, atletizm, masa tenisi alanlarında kullanılır. Dikkatini çekmek. Kavrama. Sıkmak. Tokacın sapını el ile kavrayış biçimi. Yakalamak. Etkilenmek. Yapışmak. Tutmak.

Handgrip : Kulp. Sap. Göğüs göğüse çatışma. Kabza. Elcik. El sıkma. Eli kavrama. Tutacak.

Underpants : Tuman. Külot. Don.

Case : Kap. Filmlerin taşınmasında kullanılan, yangına karşı korumalı, genellikle madenden ya da üzeri maden levhayla örtülü kap. Valiz. Bir konu, sorun, durum ya da sürecin gözlenmesi için elverişli ya da örnekçeli olduğu gerekçesiyle seçilen ve derinliğine gözlem konusu yapılan birim olay. Örnekolay. Tuhaf tip. Yerine koymak (kasa veya kılıf vb). Kılıf. Hasta. Dava.

Attache : Ataşe. Ateşe.

Hold : Düzenlemek. (elinde) (bir şey) tutmak. Geminin içi, yük konulacak yeri. Zaptetmek. Gözaltına almak. Almak. Durmak. Muhafaza etmek. Kavramak. (ağırlık) taşımak.

Attache case : Evrak çantası.

Handle : Taşınabilir alıcıların elde sağlamca tutulabilmesi için altta bulunan çıkıntısı. İşlemek. İdare etmek. Sıkıştırma milini çeviren kol. Üstesinden gelmek. Meşgul olmak. Sap. Eline almak. (meseleyi) ele almak. Eğitmek.

Briefcas synonyms : jockey shorts, mybriefc.