Diluting türkçesi Diluting nedir

Diluting ingilizcede ne demek, Diluting nerede nasıl kullanılır?

Diluting agent : Seyreltici katkı. İnceltici katkı. Seyreltici madde. Seyreltici.

Erythrocyte diluting pipette : Alyuvar sulandırma pipeti. Alyuvar pipeti.

Red cell diluting fluids : Alyuvar sulandırma eriyikleri. Alyuvar sayımında, kanın sulandırılması amacıyla kullanılan hayem eriyiği, gower eriyiği, toison eriyiği, serum fizyolojik vb. eriyikler.

White cell diluting fluid : Türk eriyiği. Akyuvar sulandırma eriyiği.

White cell diluting pipette : Akyuvar sulandırma pipeti. Akyuvar pipeti.

Dilution of labor : Deneyimli işçilerin arasına niteliksizleri katma.

Dilutive : Sulanmaya neden olan. Sulandıran. Sulandırıcı. Bir sıvıyı incelten.

Dilution of labour : Deneyimsiz işçilerin yanına deneyimlileri alma.

Dilute : Su katmak. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Açmak (renk). Cansızlaştırmak. İçindeki çözünenin niceliği az olan (çözelti). Sulandırılmış. İnceltmek. Hafif. Seyreltmek. Seyreltik.

Dilute acid : Seyreltik asit.

İngilizce Diluting Türkçe anlamı, Diluting eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Diluting ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Dilute : Sulu. Derişik olmayan, içinde oylum başına az çözüneni olan (çözelti). Daha çok çözgen katarak derişikliği azaltmak. İçindeki çözünenin niceliği az olan (çözelti). Hafifletmek. Hafif.

Attenuant : Kanı sulandırıcı. Atenüant. Hafifletici.

Diluter : Seyreltici. İnceltici.

Adulterates : Karıştırmak. İçine yabancı madde katmak. Karışık. Değerini düşürmek. Hile katmak. Hileli. Bozmak. Yabancı madde katmak. Yabancı madde karıştırarak.

Cushion : Minder. Gücünü azaltmak. Yastık. Yastıklamak. Topu banda çarptırmak. Hafifletmek. Yastıkla kaplamak. Azaltmak. Tampon yapmak.

Reconstitute : Su katmak. Yeniden yapılandırmak. Yeniden düzenlemek. Parçaları birleştirip sonuca varmak. Yeniden oluşturmak. Yeniden kurmak.

Stultified : Aptallaştırmak. Yavaş yavaş yok etmek (şevk veya inisiyatif vb'ni). Küçük düşürmek. Çürütmek. Akıl hastası olduğu için yargı gücünden yoksun bulunduğunu iddia etmek. İptal etmek. Aptal durumuna düşürmek. Çıkmaza sokmak. Rezil etmek.

Temper : Akort etmek. Yumuşatmak. Tavlamak. Huy. Keyif. Sinir. Su vermek. Alıştırmak. Kıvam. Ruh hali.

Whiten : Aklamak. Beyazlatmak. Solmak. Beyazlaştırmak. Beyazlaşmak. Ağartmak. Renk açmak. Aklatmak. Ağarmak.

Lightened : Rengini açmak. Işık saçmak. Parlamak. Işıklı. Şimşek çakmak. Hafifletmek. Parlatmak. Aydınlatmak. Aydınlanmak.

Diluting synonyms : adulterate, attenuate, diluters, liquidizer, spends, reconstituting, doctoring, cushions, weaken, reconstitutes, thinner, lengthens, vitiate, lighten, whitened, cut, cushioning, devitalise, tinted, cutting, reconstituted, diluents, thinning, dilutive, rarefies, take the edge off, thin of, devitalize, rarefied, devitalized, devitalizing, labefy, stultify.

 

Diluting zıt anlamlı kelimeler, Diluting kelime anlamı

Concentration : Bir çözeltinin birim oylumuna düşen ortalama özdecik sayısı. Nüfusun ve ekonomik etkinliklerin belli yerleşim yerlerinde ya da kent özeklerinde toplanması süreci. Hacim küçültme. Yoğunlaşma. İktisadi etkinliklerin büyük bir kısmının en büyük birkaç firma tarafından denetlenmesi. Derişim. Yığışım. Derişme. Tahşit. Çözünen madde miktarının çözen madde miktarına oranı.

Strengthening : Sağlamlaştırma. Teyit. Yükseltme. Takviye etme. Kuvvetlendirici. Pekiştirme. Kuvvetlendirme. Tahkim. Güçlendirme.