Facilitates türkçesi Facilitates nedir

Facilitates ingilizcede ne demek, Facilitates nerede nasıl kullanılır?

Syndicated bank facilitate : Sendikasyon kredisi. Bir banka önderliğindeki bir grup banka tarafından açılan büyük miktarda kredi.

Facilitate : Yardım etmek. Hafifletmek. Kolaylaştırmak. Olanak tanımak. Rahatlatmak. Kolaylık getirmek. Çabuklaştırmak. Olanak sağlamak.

Facilitated : Hafifletmek. Olanak tanımak. Kolaylaştırmak. Rahatlatmak. Kolaylaştırılan. Kolaylaştırılmış.

Facilitated diffusion : Yoğunluk derecesine göre molekül ve iyonların, enerji harcamaksızın, bir taşıma sistemiyle zardan taşınması, pasif difüzyon, pasif taşınma. Kolaylaştırılmış difüzyon. Kolaylaştırılmış taşınım. Yoğunluk derecesine göre molekül ve iyonların, enerji harcamaksızın, bir taşıma sistemi ile zardan taşınması. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Kolaylaştırılmış yayınım. İlaç veya benzeri madde moleküllerinin yüksek yoğunlukta oldukları taraftan düşük yoğunlukta bulundukları tarafa taşıyıcılara bağlanarak enerji harcamadan geçmesi olayı.

Facilitating : Olanak tanımak. Rahatlatmak. Hafifletmek. Kolaylaştırmak. Kolaylaştıran. Kolaylaştırma. Kolaylaştırıcı.

Facilities management : Tesis yönetimi. Tesisat yönetimi.

 

Facilitative : Kolaylaştırıcı. Kolaylaştıran. Yardım eden. Yardımcı olan.

Social facilitation : Sosyal kolaylaştırma.

Retroactive facilitation : Geriye etkili kolaylaştırma.

Facilitator : Bir şeyi hızlandıran ve gerçekleşmesine yardım eden kimse. Kolaylaştıran. Yöneten. Teşvik ederek destekleyen kimse veya şey. Kolaylaştırıcı.

İngilizce Facilitates Türkçe anlamı, Facilitates eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Facilitates ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Assist : Desteklemek. Hazır bulunmak. Yardımcı olmak. Muavenet. İmdat. Yardım etmek. Sayı yaptırma. Asiste etmek. Asistanlık yapmak.

De stress : Stresini gidermek.

Asswage : Dindirmek. Bastırmak. Yatıştırmak.

Enables : Olanak sağlamak. İzin vermek. Olanaklı kılmak. Sağlamak. Geçit vermek. Fırsat sunmak. Olanak vermek. Kuvvet vermek. Yetki vermek.

Facilitated : Kolaylaştırılmış. Kolaylaştırılan.

Catalyze : Tezgenleme. Tezgen gibi davranıp bir tepkimenin hızını etkilemek. Katalizle değiştirmek. Katalizlemek. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Katalize etmek. Harekete geçirmek. Tezgenlemek. Çözdürmek.

Disburdened : Yükten arındırılmış. Yükünü hafifletmek. Yükünden kurtulmak. İçini boşaltmak.

Catalyse : Harekete geçirmek. Katalizle kimyasal reaksiyonun hızını artırmak. Katalizleme. Doğal olarak kalmaya devam ederken değişime neden olmak (ayrıca catalyze). Tezgenleme. Katalizlemek. Katalize etmek. Katalizle değiştirmek.

Alleviate : Azaltma. Dindirmek. Bastırmak. Azalma. İçine su serpmek. Azalmak. Hafiflemek. Yüreğine su serpmek. Kısmen gidermek.

 

Admit : Teslim etmek. Girmesine izin vermek. İzin vermek. Kabul etmek. Meydan vermek. İtiraf etmek. İçeriye almak. Almak. İçeriye bırakmak.

Facilitates synonyms : alleviated, disburden, aid, assuaged, facilitating, disburdens, extend condolences, allow of, expediting, disburdening, assuaging, allays, ease, expedited, catalyzes, expedite, assuages, facilitate, catalysing, assuage, expedites, abate, give an opportunity, eases, catalyzing, alleviating, make possible, catalyzed, comforts, help, comfort, alleviates, enable.