Fairer türkçesi Fairer nedir

  • Temiz.
  • Adil.
  • Sevimli.
  • Güzel.
  • Şirin.
  • Doğru.
  • Nazik.
  • Uygun.
  • Sarışın.
  • İyice.
  • Vasat.
  • Açık.
  • Orta.
  • Namuslu.
  • Beyaz tenli.
  • Yabani.
  • Hassas.
  • Çok.
  • Makul.
  • Okunaklı.
  • İnsaflı.
  • İyi.
  • Dürüst.
  • Kayda değer.

Fairer ingilizcede ne demek, Fairer nerede nasıl kullanılır?

Laissez faire : Karışmama siyaseti. Müdahale etmeme. Bırak yapsınlar. Serbest bırakma. Devletin özel girişimleri kısıtlamaması.

Savoir faire : Maharet. El becerisi. Beceri. Beceriklilik.

Faire : Gürültü. Patırtı (fransızca).

Faired : Adaletli. Dürüst. Açık tenli. Adil. Panayır. Kesmek. Yontmak. Kermes. Fuar. Sergi.

Fairest : Nazik. Kayda değer. Okunaklı. Orta. İnsaflı. Çok. Yabani. Namuslu. Açık. Doğru.

Fair average quality : Orta nitelikte mal. Nitelikleri bakımından çok üstün ve çok düşük olmayan mal, tecimde geniş bir alıcı topluluğunca aranan mal.

Fair boy : Favori. Gözde.

Statement of affaires : Batkı dengelemi. Borçlarla alacakları ve özvarlıklan göstermek üzere batkınlık kararından sonra düzenlenen dengelem.

Fair amount : Ortalama miktar. Adil ve hakkaniyetli ölçü. Makul miktar. Adaletli miktar.

Fair and square : Doğrudan. Tas tamam. Direkt. Haklı olarak. Tastamam. Eşit şekilde. Doğru. Objektif olarak. Güzelce. Önyargısız bir şekilde.

İngilizce Fairer Türkçe anlamı, Fairer eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Fairer ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Conceivable : Kavranabilir. Akla gelebilir. Hayal edilebilir. Akla yatkın. Muhtemelen. Akla uygun. Düşünülebilir. Olası.

Middling : Orta sınıfa özgü. Orta halli. Şöyle böyle.

Delicates : Kırılgan. Yumuşak (dokunuş). Tetik. Leziz. Kibar. Hassas (konu). Narin. Kolay kırılabilen. Titiz.

Centripetal : Merkeze doğru. Merkeze doğru olan. Özekçil. Santripetal. Özeğe dönük. Ortaya çeken. Merkeze doğru yaklaşan. Sentripetal.

Cogitable : Düşünmeye değer. Kavranabilir.

Bosoming : Kucak. Kucaklamak. Döş. Gizlemek. Göğüs. Balkon. Saklamak. Merkez. Bağır.

Cutesiest : Çok güzel ve sevimli.

Mediocre : Olağan. Şöyle böyle. Alelade. Ne iyi ne kötü. Orta karar. Sıradan. Bayağı. Orta derecede.

All right : Tamam. Fena değil. Kuşkusuz ki. İdare eder. Eh işte. Peki. Olur tamam. İyi durumda. Hayhay.

Center : Bkz.centre. Ortasını almak. Bir kentin, tecim ve işgörü etkinliklerinin toplandığı çekirdek kesimi, bk. özbölge, iş özeği, kent özeği. kentsel işlevlerin ve etkinlerin yoğunlaştığı irili ufaklı yerleşim yerleri, kentler. Çevresinde dönüp dolaşmak. Göbek. Ilımlı politik görüş. Merkez. Ortaya yerleştirmek. Ortalamak.

Fairer synonyms : contadino, plantation owner, stock raiser, sodbuster, pappa, graspable, properly, comely, charming, belles, climacterics, pa, equitable, agreeable to, worthy of note, considerable, centre, bonnier, clean bill of lading, blonde, accordant, around, clarioned, pater, medial, environment, complaisant, honorables, civilest, everyday, braw, cuddliest, attentive.

 

Fairer zıt anlamlı kelimeler, Fairer kelime anlamı

Female parent : Anne. Kadın ebeveyn.

Mother : Valide. Annelik yapmak. Analık. Anne gibi bakmak. Hkr.annelik taslamak. Doğurmak. Analık yapmak. Esas. Kaynak. Zemin.

Child : Sonuç. Tıfıl. Seyahatte. Küçük yaştaki oğlan veya kız. Çocuk. Toy. Bala. Evlat. Yavru. Soy bakımından oğul veya kız.

Fairer antonyms : immoderately, unreasonably.