From türkçesi From nedir

  • Den.
  • Nedeniyle.
  • -den ötürü.
  • Dolayı.
  • Dan.
  • Bir farkı gösterir.
  • Yüzünden.
  • Den beri.
  • Ürünün yapıldığı malzemeyi gösterir.
  • -den bu yana.
  • -den.
  • İtibaren.
  • -dan.
  • -den beri.
  • Beri.
  • (bir yer)den.

From ile ilgili cümleler

English: "Keep away from the vertical cliff!" she shouted.
Turkish: " Dikey kayalıklardan uzak durun!" o bağırdı.

English: "It's pool-season from this week, isn't it?" "Oh yes. I've gotta go and buy a swimming suit, then."
Turkish: "Bu haftadan itibaren havuz sezonu değil mi?" "Ah evet. O zaman gidip bir mayo almalıyım."

English: "Love your neighbour as yourself" is a quotation from the Bible.
Turkish: "Komşunu kendin gibi sev" cümlesi İncil'den bir alıntıdır.

English: "I'm from Canada", he said.
Turkish: O, “Kanadalıyım.” dedi.

English: "I can count from 1 to 100 in French now." "Wow that's great. How about counting backwards from 100 to 1?" "No, that's still impossible for me."
Turkish: "Ben şimdi Fransızca 1'den 100'e kadar sayabilirim." "Vay bu harika. Peki 100'den 1 kadar geriye doğru saymaya ne dersin?" "Hayır, o benim için hala imkansız."

From ingilizcede ne demek, From nerede nasıl kullanılır?

From a child : Küçüklükten beri. Küçükten beri. Çocukluktan beri.

From a distance : Açıktan. Uzaktan. Gıyabi.

From a reliable source : Sağlam veya güvenilir bir kaynaktan. Güvenilir bir kaynaktan.

 

From a to izzard : Baştan sona. A'dan z'ye.

From a to z : Tüm incelikleriyle. A'dan z'ye kadar. Tüm ayrıntılarıyla. Baştan sona kadar. A'dan z'ye. Her şeyiyle. Tam. Başından sonuna kadar. Adamakıllı. A2dan z'ye.

From among : İçinden. Arasından. - dan.

From abroad : Hariçten. Dışarıdan. Yurt dışından. Yabancı ülkeden.

From all quarters : Her yönden. Dört bir yandan. Her taraftan.

From above : Yukarıdan. Gökten. Allahtan. Tepeden inme.

From behind : Arkadan. Arkasından.

İngilizce From Türkçe anlamı, From eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak From ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

By way of : Üzerinden. Kanalıyla. Aracılığıyla. Vasıtası ile. Mahiyetinde. Tarafından. Yoluyla. Yolu ile. Vasıtasıyla. Niyetiyle.

As of : -den başlayarak. -den itibaren. -de. İtibarı ile. Başlayarak. Bir şeyin başladığı veya sona erdiği tarihi veya zamanı belirtmek için kullanılan ifade (örneğin, darren 31 aralık'tan itibaren işine son verdi”). Olarak. Esnasında.

Owing to : Sayesinde. -den dolayı. Sebebiyle.

Forasmuch : Madem. Olalı. Yine de. Dikkate alınırsa. -dığı için. Rağmen. Göre.

Of : Nin. İle ilgili. Li. -nin. -in. -li. Karşı. -nın.

Due to : Bağlı. Yüklenebilir. -in sayesinde. Hesabıyla. Layık. -den dolayı. Sayesinde.

Made : Başarıdan emin. Garantili. Yapmak (make) eyleminin ikinci hali. Yapılmış. Yapma. Tam uyan. Mamul. Üretilmiş. Yapılı.

On account of : Sayesinde. Dolayısı ile. Sebebiyle. Ötürü. Dolayısıyla. Uğruna. -den dolayı.

In consequence of : Sonucunda. Binaen. Neticesinde. Dolayısıyla. Dolayısı ile. Sonucu olarak. Sebebiyle. Hasebiyle.

 

From synonyms : frank, from over, ap, because, insomuch as, ever since, as a result of, forthright, this way, inasmuch as, whereat, on the grounds of, thru, because of, in view of, under these circumstances, by dint of, whence, onward, upward, in connection with, based on, direct, upwards, because of the fact that, for, wherefrom, by virtue of, as from, thanks to, for want of, candid, point blank.

From zıt anlamlı kelimeler, From kelime anlamı

Indirect : Dolaşık. Vasıtalı. İmalı. Dolaylı. Kinayeli. Aldatıcı. Doğru olmayan. Dolambaçlı. Endirekt.

From ingilizce tanımı, definition of From

From kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Out of. Men judge of facts from personal knowledge, or from testimony. Lessening or losing proximity to. Out of the neighborhood of. The antithesis and correlative of to. Leaving behind. Used whenever departure, setting out, commencement of action, being, state, occurrence, etc., or procedure, emanation, absence, separation, etc., are to be expressed. It is construed with, and indicates, the point of space or time at which the action, state, etc., are regarded as setting out or beginning. He took his sword from his side. Men have all sprung from Adam, and often go from good to bad, and from bad to worse. By aid of. Light proceeds from the sun. By reason of. The merit of an action depends on the principle from which it proceeds. Separate the coarse wool from the fine. As, it, is one hundred miles from Boston to Springfield. Also, less frequently, the source, the cause, the occasion, out of which anything proceeds.