Legs türkçesi Legs nedir

  • Bacaklar.

Legs ile ilgili cümleler

English: Ali had one of his legs amputated.
Turkish: Ali bacaklarından birini kestirdi.

English: He repaired the legs of the table.
Turkish: Masanın ayaklarını tamir etti.

English: He ran as fast as his legs could carry him.
Turkish: O, bacakları onu taşıyabildiği kadar hızlı koştu.

English: Have you ever massaged your legs with this ointment?
Turkish: Sen hiç bu merhemle bacaklarına masaj yaptın mı?

English: Betty sat in the chair with her legs crossed.
Turkish: Betty bacak bacak üstünde sandalyede oturuyordu.

Legs ingilizcede ne demek, Legs nerede nasıl kullanılır?

I would like my legs waxed : Bacaklarıma ağda yaptırmak istiyorum.

Wherever his legs carry him : Ayaklarının gitmek istediği herhangi bir yere. Herhangi bir yönü hedeflemeden. Ayakları nereye götürürse. Amaçsızca. Başıboş bir şekilde.

Arms and legs : Kollar ve bacaklar.

Baby legs : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ufak üçayak. Üçayağın küçüğü.

Bandy legs : Çarpık bacak.

Climbing without use of legs : Yardımsız tırmanma. Kendine özgü araçlara bacakların yardımı olmadan tırmanma.

Have hollow legs : Boğazına düşkün olmak.

Knock kneed legs : Çarpık bacak.

Folding legs : Katlanabilen bacaklar (bir masadaki gibi).

 

Frog legs : Kurbağa bacakları. Kurbağa bacağı. Pişirilmiş kurbağa bacaklarından yapılan yemek (aşçılığa ait nefis yiyecek sayılan). Bir kurbağanın bacakları.

İngilizce Legs Türkçe anlamı, Legs eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Legs ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Staying power : Metanet. Dayanıklılık. Dayanma gücü.

Shorebird : Sahil kuşu.

Shore bird : Sahil kuşu.

Stamina : Kuvvet. Direnç. Canlılık. Dayanma gücü. Güç. Dayanıklılık. Yaşama gücü. Tahammül.

Stilt : Cambaz ayaklığı. Kıyı koşarı. Sütun. Eşas. Kıyı koşarı (kuş). Ayaklık. Akrobatların taktıkları çok uzun ayaklar.

Kaki : Yeni zelanda'da bulunan bir parça siyah kıyı koşarı (zooloji). Japon hurma ağacının büyük kırmızı veya turuncu meyvesi. Japon hurma ağacı. Yapraklarını döken bir asya ağacı. Asya'ya özgü meyve veren yaprak döken ağaç.

Toughness : Sertlik. Kabadayılık. Belalılık. Dayanırlık. İnatçılık. Tokluk. Dayanıklılık. Zorluk. Dayanım. Katılaşma.

Pins : Kablo ucu.

Props : Sahne donanımı. Sıpa. Destekler. Sahne donanımı görevlisi. Zar yerine deniz kabukları kullanılarak oynanan bir şans oyunu. Saygı. Fırın raf destekleri.

Legs synonyms : longlegs, genus himantopus, black winged stilt, himantopus mexicanus, white headed stilt, limicoline bird, himantopus, himantopus novae zelandiae, black necked stilt, stiltbird, stilt plover, himantopus himantopus leucocephalus, himantopus himantopus, himantopus stilt.