Naza nedir, Naza ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Pekmezi kazandan almaya yarayan büyük tahta kepçe.

Naza ile ilgili Cümleler

  • Ona düşman nazarıyla bakıyor.
  • O bir çifte nazar.
  • “Nazara gelmemek için kendi kendine okuyup üflüyor, nerede tahta görürse tak tak vuruyor.”
  • Diğerlerine nazaran, Fransız pasaportu gerçekten berbat.
  • Amerika'dakilere nazaran japon evlilikleri çok nadir biter.
  • Obama, Putin'e nazaran daha zeki duruyor tabi bilemeyiz.
  • Erkeklere nazaran Japonca çalışan daha çok kadın var.
  • “Oğluna nazar değecek diye ödü patlar, kaplumbağanın yumurtasına yaptığı gibi bir an bile gözünü ayırmak istemezdi ondan.”
  • Bu nazar boncuğu bana iyi şans getirir.
  • Aman nazar değmesin!
  • Geçen yaza nazaran bu yıl pek yağış yoktu.
  • Sana nazaran, Mustafa sadece bir çocuk.
  • Düne nazaran bugün hava daha güzel.

Naza ile ilgili Atasözü veya Deyim

(bir şeye şu veya bu) nazarıyla bakmak : ona öyle imiş gibi, o gözle bakmak.

kendini naza çekmek : istekli olduğu hâlde yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak.

nazar değmek : göz değmek.

nazara gelmek : göz değmek.

nazarı değmek : gözü değmek.

nazarıdikkate almak : dikkatle inceleyerek değerlendirmek göz önünde bulundurmak.

nazarıdikkatini çekmek : ilgisini çekmek.

nazarıitibara almak : dikkat etmek, dikkate almak.

 

Naza anlamı, tanımı

Glandula plani nazalis : Koyunlarda, keçilerde ve etçilerde planum nasale'de bulunan bezler

Konka nazales : Burun konkaları.

Krista nazalis : Burun ibiği.

Lamina perforata nazalis : Beyinde trigonum olfactorium’un arka sınırlarını oluşturan ve üzerinde çok sayıda damar deliği bulunan oluşum.

Margo nazalis : Alın kemiğinin burun kemiğiyle birleşen ön kenarı.

Nazal kapsül : Burun deliklerini kapatan yapı.

Nazal stenoz sesleri : Burun daralma sesleri.

Nazalis : Burna ait, burunla ilgili olan.

Nazan : Nazlanan, nazlı, cilveli.

Nazanı senem : Güzel, nazik.

Nazar çövdürmek : Nazar değdirmek.

Nazar salmak : Bakmak, alabildiğine bakmak.

Nazar yetişmek : Görülebilir uzaklıkta olmak.

Nazarat : Hapishane.

Nazarında : Birinin düşüncesine göre, birinin gözünde.

Nazariyecilik : Kuralcılık.

Nazariyye : Kuram.

Nervus nazalis kaudalis : Burun arka siniri.

Os nazale : Burun kemiği.

Pars nazalis : Alın kemiğinin iki pars orbitalis'i arasında bulunan orta parçası. 2. Yutak boşluğunun, choana'nın arkasında bulunan birinci bölümü.

Pars nazalis faringis : Yumuşak damağın, üst kesiminde bulunan yutağın birinci bölümü.

Planum nazale : Burun düzlemi.

Prosessus nazalis : Üst çene ara kemiğinden burun kemiğine doğru uzanan bir kemik çıkıntısı. 2. Burun kemiğinin önde serbest olarak sonlanan uç kısmı. Etçillerde elmacık kemiğinin gövdesinin ön üste yönelik uzantısı.

Rami nazalis eksterni : N. infraorbitalis'in, for. infraorbitale’den çıktıktan sonra, diverticulum nasi'yi, burun deliklerinin ve dorsum nasi'nin ön kısmının derisini uyarmak üzere verdiği kollar.

Rami nazalis interni : N. infraorbitalis'in, regio nasalis’i uyaran kolları.

 

Ramus nazalis lateralis : N. ethmoidalis’in, burun boşluğunda concha dorsalis, regio olfactoria ve meatus nasi dorsalis'in mukozasını uyaran yan son kolu.

Ramus nazalis mediyalis : N. ethmoidalis'in, burun boşluğunda septum nasiyle meatus nasi communis'in üst yarımının mukozasını uyaran orta son kolu.

Regio nazalis : Burun bölgesi.

Spina nazalis kaudalis : Damak kemiğinin lamina horizontalis palati'sinin choana’yı sınırlandıran serbest kenarı üzerinde ortada bulunan çıkıntı.

Stridores nazalis : Stridor.

Sutura nazalis : Sağ ve sol burun kemiğini birleştiren ortadaki dikiş.

Nazal : Genizsil.

Nazar : Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz. Bakış, bakma, göz atma.

Nazar boncuğu : Nazar değmesin diye takılan mavi boncuk veya bunun yerini tutan başka şey, göz boncuğu. Eşi benzeri olmayan, tek.

Nazaran : Göre, oranla, kıyasla.

Nazarıdikkat : Bir kimsenin herhangi bir konuya duyduğu yoğun ilgi.

Nazarıitibar : İlgi, dikkat.

Nazari : Kuramsal.

Nazariyat : Kuramlar.

Nazariyatçı : Kuramcı.

Nazariye : Kuram.

Nazariyeci : Kuramcı.

Nazarlık : Nazarı etkisiz duruma getirdiğine inanılan kumaş parçası, mavi boncuk, kurşun, dua yazılı kâğıt, muska vb. şeyler.

Diğer dillerde Nayroovirüsler anlamı nedir?

İngilizce'de Nayroovirüsler ne demek ? : nairoviruses