Palatal türkçesi Palatal nedir

  • Damaksıl ses.
  • Damak ile ilgili.
  • Damak.
  • Ön damak ünsüzü.
  • Dil sırtının ön tarafı ile ön damak arasında boğumlanan ünsüz türü. e, i, ö, ü, ince ünlülüre ile hece kuran damak ünsüzlerinden her biri: k, g, n: kedi, keskin, etki, gelin, ege, engel, denk vb. bk. damak ünsüzü.
  • Gramer alanında kullanılır.
  • Dilönü-sertdamak.
  • Damaksıl.
  • Damaksı.
  • Damaksal.
  • Damak (ile ilgili).
  • Damaklı.
  • Damağa ait.

Palatal ingilizcede ne demek, Palatal nerede nasıl kullanılır?

Palatal bone : Omurgalı hayvanların kafatasında, ağzın tavanını oluşturan bir çift kemik. palatin kemik. Damak kemiği.

Palatal fricative : Hışırtılı.

Palatal harmony : Yalın veya eklerle uzatılmış olan türkçe veya türkçeleşmiş bazı alıntı sözlerde, ilk hecede bulunan ünlünün taşıdığı kalınlık-incelik niteliğinin ondan sonraki hecelerde de yer alması kuralı: anlaşmak, ayaklarından, yağmurun, korunmak, olgunluk, uğultu, düşüncesini, yüzüme, küçümsemesinin, incelik, yenilik, yöneliş, inilti vb. alıntı sözlerde: duvar (<far. divar), kalıp (<ar. kaalıb), surat (<ar. suret), ıslah (<ar. islah) vb. bk. ünlü uyumu. Büyük ünlü uyumu.

Palatal sound : Damaksıl ses.

Post palatal guttural : Art damak ünsüzü. Kalın ünlüler ile hece oluştururken dil sırtının geriye yumuşak damağa doğru yükseltilmesi ile çıkarılan. k, g, ğ, n gibi patlayıcı veya sızıcı damak ünsüzlerinden biri.

 

Palatable : Lezzetli. Makbul. Makul. (yenir) yutulur. Hoş. Yenilebilir. Hoşa giden. Lezettli. Tadı güzel. Yenebilir.

Palatalization : Damaksıllaşma.

Palatalisation : Damaksıllaşma. Bir sesin boğumlanma noktasını değiştirerek damak sesine dönüşmesi: yangın> yangın, yonga>yonga, banka>banka > nya panga, gelir-sin> an. ağz. gelirsin, olsun>olsun; et öd “zaman” /ödle /ödlen > tt. öğle, öğlen “öğle vakti, gün ortası”; öd “zaman” / öd-ün>öyün, öğün “yemek, bir defalık yiyecek”; ria. karavana>karağana, mahalle>mağalle, zahmet>zağmet, lambanın>lamba-ğ-un vb. İncelme. Çeşitli nedenlerle bir kelimedeki kalın sıradan ünlü veya ünsüzlerin ince sıraya geçmesi olayı: ınanmak > inanmak, yaşıl > yeşil, şbış > şış > şiş, tışı > dişi, bın > bin > bin, (1000), yun > yün, kardaş > kardeş, şışman > şişman, alma > elma, kangı > hangi, tıl > til > dil vb.

Palatability : Lezetlilik. Lezzetlilik. Bir yiyeceğin dokunma, tatma, koku alma veya diğer duyu organları üzerinde belirli bir etki yaratan ve onu tüketen hayvanlar tarafından makbul sayılma derecesinin belirlenmesinde önemli derecede rol oynayan renk, aroma, tat ve tekstür gibi kalite özellikleri.

Prepalatal : Öndamaksıl.

İngilizce Palatal Türkçe anlamı, Palatal eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Palatal ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Palatine : Üst çene kemikleri arasında geriye doğru yerleşmiş bir çift kemik. Damakla ilgili. Damak kemiği. Omurgalılarda damağın kemik ya da kıkırdaktan oluşan sert damak bölgesi. New york eyaletinde yerleşim yeri. Omurgalı hayvanların kafatasında, ağzın tavanını oluşturan bir çift kemik. palatin kemik.

 

Actif : Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken fiil.

Front vowel : Dilin ileriye sürülmüş durumunda ve ağız boşluğunun ön tarafında boğumlanan e, i, ö, ü, ünlülerinden her biri: el, ekin, bilim, bilinç, öğünç, üzüm vb. karşıtı kalın ünlü'dür. İnce ünlü. Ön ünlü. İnce.

Accent of group : Grup vurgusu. Kelime vurgusunun yerine iki veya daha çok kelimeden oluşan bir kelime grubunda, yoğunluğu kelime vurgusundan daha güçlü bir vurgunun yer alması: ‘pencere perdesi; ço’cuk arabası; ‘mor menekşe; ‘yarın geleceğim; ‘nasıl bir iş vb.

Action verb : Cümlede yüklemin gösterdiği işin yapma niteliği taşıdığını, yapanın dışında bir nesneye yöneldiğini gösteren fiil: al-, bil-, getir-, derle-, düşün-, kaz-, yaz-, taşı- vb. (gramer) eylem veya hareket belirten yüklemin merkezi olan kelime. Kılış fiili. Eylem fiili. Hareket veya eylem fiili.

Abstract noun : Soyut fikir veya kavram temsil eden isim (örneğin, bağımsızlık, öfke, aşk). Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: soy, ün, düz, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. karşıtı somut ad’dır. Soyut isim. Oyut ad. Soyut ad.

Action noun : Kılış adı. Bir durumu, bir oluş ve kılışı ad olarak anlatan ve fiillerden -mak, -ma, -ış / -uş, -ıcı / -ucu vb. eklerle kurulan ad: oku-mak, oku-ma, oku-y-uş, yaz-mak, yaz-ma, yaz-ış, bak-ıcı, gel-ici, gid-ici vb. örnekler: sükut, onları düşünür; acımak onlara ağlar… (a. n. asya, kubbeler: bulutlar, s. 14). bu beklenmeyen bitişiyle çocuk için tabii bir şey olan masal uydurma bu küçük yazıda bütün bir kompozisyon oluyor (a. h. tanpınar, yaşadığım gibi, s. 417). kitaptan korkmak, insan düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir (a. h. tanpınar, göst. e., s. 58). pervin kitabını iki avucu arasında asabi bir kavrayışla sıkarak salondan çıktı (p. safa, şimşek, s. 45). bu kuvvet kuruntusunun kendini kuvvetli sanışın sadece o delikanlılık yaşlarına has bir aldanış olduğunu kabul etmek istemiyordu (t. buğra, yalnızlar, s. 46). bütün bu girişlerin, dolandırmaların ne için olduğunu şimdi hepsi de anlamıştı (t. buğra, göst. e., s. 211).

Hard palate : Sertdamak. Sert damak. Ön damak. Ağız boşluğunun üst kısmını çevreleyen kubbemsi yapıdaki damağın k, g, n gibi ince sıradan ünsüzlerin boğumlanmasında görev alan ön tarafı. karşıtı art damak'tır. Ağız tavanını oluşturan damağın ön kemik kısmı.

Ablaut : Ünlü almaşması. Ses değişimi. Eklerle genişletilen bir kelimedeki ünlülerin, ünlü uyumu kurallarına bağlı olarak kendilerini ilk hecedeki ünlüye göre ayarlayıp ince sıradan kalın, kalın sıradan ince sıraya yahut da düz ünlüden yuvarlak, yuvarlak ünlüden düz ünlüye geçmeleri olayı: karşılaştırılmalıydı, okutturacağımızdan, gelebilecek miydiniz?, önümüzdekilerden, korkusuzluğundan vb. ayrıca bk. ünlü uyumu. Ünlü atlaması.

Palatal synonyms : palatalised, palatalized, roof of the mouth, palatines, palates, adjektive, soft, adjectival construction, palatal sound, accent intensive, palatum, ablative, accidence, active verb, velar, accentuation, accusative, active voice, palate, adams apple.

Palatal zıt anlamlı kelimeler, Palatal kelime anlamı

Hard : Anlaşılmaz. Sıkı. Nasırlı. Sert. Güç. Katı. Ekşi. Kalpsiz. Şiddetli. Zor.

Palatal ingilizce tanımı, definition of Palatal

Palatal kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Palatine. As, the palatal bones. Of or pertaining to the palate. A sound uttered, or a letter pronounced, by the aid of the palate, as the letters k and y.