Progressive türkçesi Progressive nedir

  • Bilgisayar, veterinerlik alanlarında kullanılır.
  • Terakkiperver.
  • Yenilikçi.
  • Kademeli.
  • İlerlemiş.
  • İyiye giden.
  • İlerici.
  • Aşama yapan.
  • Tedrici.
  • Gelişen.
  • İlerleyen.
  • Derece derece artan.
  • İlerleyici.
  • İlerleyici ataksi.
  • İleri giden.
  • Devamlılık belirten.
  • Kalkınan.
  • İlerleyici (hastalık).
  • Bir yaşından büyük şarole ırkı sığırlarda vücut kaslarında eş güdüm bozukluğu, baş bölgesinde titreme, saldırgan davranışlar ve ayağa kalkamamayla belirgin kronik seyirli kalıtsal hastalık, şarole sığırlarında ilerleyici ataksi, progresif ataksi.
  • İlerleyen, gittikçe ilerleyen, progresif.
  • Gelişimsel.
  • İleri düşünceli kimse.
  • Progresif ataksi.
  • Progresif.

Progressive ile ilgili cümleler

English: Ali is very progressive, isn't he?
Turkish: Ali çok ilerici, değil mi?

English: His policies were too progressive.
Turkish: Onun politikaları çok yenilikçi idi.

English: As the night wore on and Moustapha drank more and more, his jokes got progressively smuttier.
Turkish: Gece ilerleyip Mustafa içkileri devirdikçe, esprileri de gittikçe daha müstehcenleşti.

English: Your questions are getting progressively more profound.
Turkish: Sorularınız giderek daha derinleşiyor.

Progressive ingilizcede ne demek, Progressive nerede nasıl kullanılır?

Progressive aging : İlerleyici yaşlanma. İlerleyen yaşlanma.

 

Progressive assimilation : Kelime içinde yanyana bulunan ünsüzlerden öncekinin kendinden sonrakini etkileyerek boğumlanma niteliği bakımından kısmen veya tamamen kendisine benzetmesi olayı: işçi, balcı, askı, eski, bitki, yetki, sözcü, gözcü yanında yaygı, kaygı, vergi, attan, ağaçtan, elden, evden vb. benzeşme olayı ağızlarda yaygındır. türü bakımından ilerleyici yarı benzeşme ve ilerleyici tam benzeşme olmak üzere ikiye ayrılır. || ilerleyici tam benzeşme: anlamak > annamak, dinlemek > dinnemek, şemsiye > şemşiye, yanlış > yannış vb. || ilerleyici yarı benzeşme: düğümlenmek > düğümnenmek, kimler > kimnbe, mumlu > mumnu, anlatmış > annatmış vb. || ilerleyici benzeşme, ünlü uyumu kurallarına bağlı olarak bazen kaynaşmış birleşik kelimelerde, ünlülerde de görülür. hay demek > haydamak, bir az > birez, yalın öz > yalınız > yalnız, kıl ibrik > kılıbık, sekiz on > sekizen > seksen vb. karşıtı gerileyici benzeşme'dir. bk. benzeşme. İlerleyici benzeşme. İlerletici benzeşim.

Progressive download source filter : Gelişimsel indirme kaynak süzgeci. Gelişimsel yükleme kaynak süzgeci.

Progressive education : On dokuzuncu yüzyılın sonlarında birtakım avrupa ülkeleri ilea.b.d.'nde biçimciliğe ve gelenekçiliğe karşı gelişmiş, ileri eğitim derneği' nin çabaları sonucu giderek etkisini arttırmış olan bir eğitim akımı. İlerici eğitim.

Progressive hemorrhagic myelomalacia : Progresif kanamalı miyelomalasi. Genellikle travmayı takiben oluşan, omuriliğin intramedüller kanalında aşağı veya yukarı yönde ilerleyen kanamalarla ve infartüslerle belirgin patolojik değişim, hematomiyeli.

 

Progressive paralysis : İlerleyici felç.

Progressive retinal atrophy : İlerleyici retina atrofisi. Retinanın loş ışıkta görme bozukluğuyla başlayan bir grup dejeneratif kalıtsal nitelikli hastalığı. sıklıkla köpeklerde görülür, retinada dejenerasyon ve displazi vardır.

Progressive sensory : Şarole sığırlarında ilerleyici ataksi. İlerleyici ataksi.

Progressive transmission : Aşamalı iletim.

Progressive taxation : İleri düzeyde vergilendirme. Kademeli vergilendirme. Artan oranlı vergilendirme. İleri vergi-artırımlı vergi. Vergiye temel alınan niceliğin artmasıyla vergi oranı da artan vergileme dizgesi.

İngilizce Progressive Türkçe anlamı, Progressive eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Progressive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bandersnatch : Değişimden yana olan. Geleneksel olmayan ve genellikle de rahatsız edici alışkanlıkları olan (lewis carroll'un through the looking glass {aynada} adlı eserinden). Şeytani yaradılışlı hayali bir yaratık. Dinamik. Hayali dev.

Booming : Alışılmış şey. Gürleme. Gürleyen.

Emergent : Yeni. Ortaya çıkan. Çıkan. Beliren. Boy gösteren. Doğmakta olan. Yeni bağımsızlık kazanmış. Meydana çıkan. Gelişmekte olan.

Developmental : Kalkınma ile ilgili. Gelişmeye yönelik.

Past cure : Ümitsiz. Çaresiz.

Modern : Modern. Çağdaş.

Onward : İndiana eyaletinde yerleşim yeri. İleriye doğru giden. İleri. İleride. İleriye doğru. İleriye. Bu yana. Beri.

Oncoming : Yaklaşma. Gelecek. Yaklaşmakta olan. Gelen. Yaklaşan. Yetişmekte olan.

Improvers : Düzeltici. Geliştirici. Düzelten kimse. Reformcu. Islahatçı. Çırak. Gönüllü çalışan kimse. Düzenleyici.

Evolving : Zamanla derece derece değişen veya olgunlaşan. Gelişmekte olan.

Progressive synonyms : reform minded, differential, forward, modernist, incremental, forward looking, gone, innovatory, modernists, progressional, state of the art, industrial, liberal, evolver, advancing, acute, passing, innovator, increscent, forward moving, far, graded, modernized, stepping, go ahead, acutest, developing, ameliorator, innovators, hipster, fractional, evolutive, gradual.

Progressive zıt anlamlı kelimeler, Progressive kelime anlamı

Nonindustrial : Sınai olmayan. Endüstriyel olmayan. Sanayi dışı. Sanayi harici.

Backward : Geçmişe yönelmiş. İsteksiz. Geç öğrenen. Geri. Geriye yönelmiş. Gelişmemiş. Geri kalmış. Geçmişe. Başlangıca yönelmiş.

Regressive : Regresif. Geriye giden. Gerileyen, bir hastalık sürecinin şiddetinin azalması. Gerileyen. Tepki oluşturan (dümen vb.). Geriye yönelik. Gerileyici. Geriye doğru giden. Azalan oranlı.

Progressive antonyms : conservative.

Progressive ingilizce tanımı, definition of Progressive

Progressive kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, progressive motion or course. Of or pertaining to the Progressive party. Evincing progress. Increasing. Advancing. Proceeding onward. Opposed to retrograde. Moving forward.