Querying türkçesi Querying nedir

Querying ingilizcede ne demek, Querying nerede nasıl kullanılır?

Query and pivot : Sorgulama ve özet.

Query builder : Sorgu oluşturucusu. Sorgu yapıcısı.

Query by example : Örnekle sorgulama.

Query datasheet : Sorgu veri sayfası.

Query design : Sorgu tasarımı.

Query properties : Sorgu özellikleri.

Query station : Sorgulama istasyonu.

Query name : Sorgu adı.

Query manager : Sorgu yöneticisi.

Query session : Sorgulama oturumu.

İngilizce Querying Türkçe anlamı, Querying eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Querying ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Grills : Sıkıştırmak. Izgara. Kızartmak. Izgarasını yapmak. Parmaklık. Kafes. Izgarada pişirmek. Izgara yapmak. Izgara et. İşkence etmek.

Debriefs : -den bilgi almak. Bilgi almak.

Feared : Endişe etmek. Korkmak. Kuruntu etmek. Çekinmek. Allah'tan korkmak.

Have second thoughts about : Önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak. Hakkında şüpheleri var. Hakkında kararsız olmak. Hakkında tereddütleri olmak.

Queried : -den kuşku duymak. Soru. Doğruluğunu sormak. Soru sormak. Sorgu.

Have misgivings : Kuruntusu olmak. Şüheleri olmak. (bir şey hakkında) kuşkulu olmak.

 

Query : -den kuşku duymak. Sorgu. Soru.

Inquire about : Hakkında bilgi almak istemek. Hakkında bilgi edinmek. Bilgi aramak. Bilgi edinmeye çalışmak. Birisi hakkında bilgi edinmek. Hakkında bilgi almak. Sorup soruşturmak.

Queries : Sorgular.

Doubt : İkna olmamak. Kuşku. Güvenmemek. Şüphe. Zannetmemek. Kuşkusu olmak. -den kuşkulanmak. Şüphelenmek. -den kuşku duymak.

Querying synonyms : interrogation, fast, catechise, ask a question, inquisitions, debriefed, questioning, disbelieves, be skeptical of, doubted, polling, inquire, demanded, cross question, distrusting, ask, catechized, question, be doubtful, consults, check up on, catechizes, examines, demand, fearing, catechize, inquires, enquire, fear, interrogate, grill, ask about, enquires.

Querying zıt anlamlı kelimeler, Querying kelime anlamı

Slow : Yavaşlamak. Geri. Hızı azaltan. Geç olan. Uzun süren. Eli ağır. Yavaş. Bati. Ağır.

Acceleration : Vadeden önce muaciliyet kespetme. Süratlenme. Birim zamandaki hız değişimi tutarı; hızın değişim hızı. Hızlandırma. Alacağı hızlandırma. İvme. Hız verme. Birim zamanındaki hız değişimi. Hız değişimi. Hızlanma.

Deceleration : Yavaşlama. Hız azaltma. Hızını azaltma. Hız kesme. İvmenin tersi. Yavaşlama şeridi. Yavaşlatma. Hız azalması.