Scramble türkçesi Scramble nedir

  • İlerleme.
  • İtişip kakışma.
  • Çırpmak (yumurta).
  • Acele havalanmak.
  • Uğraşmak.
  • Sürünerek ilerlemek.
  • Çabalamak.
  • Karıştırmak.
  • Dalaşma.
  • Sırasını bozmak.
  • Yumurtanın akıyla sarısını karıştırarak pişirmek.
  • [#çekişme Çekişmek].
  • Çekişme.
  • Dalaşmak.
  • Mücadele vermek.
  • Bir yayında isteyerek yapılan karışma. (yayını bozmak amacıyla yapılır).
  • İtişip kakışmak.
  • Çırpmak (yum.).
  • Yağda pişirmek.
  • Tırmalamak.
  • Kapışmak.
  • Çabucak tırmanmak ya da ilerlemek.
  • Tırmanma.
  • Güçlükle ilerlemek.
  • Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
  • Kapışma.

Scramble ile ilgili cümleler

English: I like the way you make scrambled eggs.
Turkish: Omlet yapma tarzını seviyorum.

English: Ali often eats scrambled eggs for breakfast.
Turkish: Ali sık sık kahvaltı için omlet yer.

English: I like my eggs scrambled.
Turkish: Yumurtalarımı çırpılmış severim.

English: I ate scrambled eggs and sausage for breakfast.
Turkish: Ben kahvaltıda omlet ve sosis yedim.

English: Ali made some scrambled eggs.
Turkish: Ali biraz omlet yaptı.

Scramble ingilizcede ne demek, Scramble nerede nasıl kullanılır?

Scramble a signal : Bir sinyali çırpma.

Scramble for : İçin kapışmak. Kapışmak.

Scramble for a living : Hayat mücadelesi vermek. Yaşam savaşı vermek.

Scramble for promotion : Bir promosyon kazanmak için çaba harcamak. Promosyon için mücadele etmek.

 

Scramble together : Karıştırmak.

Scramblers : Telefonun dinlenmesini önleyen cihaz. Karıştırıcı. Çırpıcı.

Scrambled egg : Yağda yumurta. Çırpılmış yumurta. Pişirilmeden önce çırpılmış yumurta.

Descrambler : Karışık işaretleri çözücü. Karışık sinyalleri çözen elektronik cihaz. Çırpma-çözücü. Çırpma çözücü. Çözen kimse veya şey.

Scrambled : Düzensiz bir şekilde birleştirilmiş. Çırpılmış. Karıştırılmış. Harmanlanmış. Karma karışık edilmiş. Kafası karışmış.

Scramble up : Tırmanmak. Karıştırmak.

İngilizce Scramble Türkçe anlamı, Scramble eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Scramble ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Altercation : Tartışma. Anlaşmazlık. Kavga. Münakaşa. Atışma. Ağız kavgası.

Adulterates : Hileli. Yabancı madde katmak. Hile katmak. Bozmak. Karışık. Seyreltmek. Saflığını bozmak. Yabancı madde karıştırarak. Değerini düşürmek. İçine yabancı madde katmak.

Hustle : Sıkboğaz etmek. Acele etmek. İtip kakmak. Acele ettirmek. İtmek. Sıkıştırmak. Dürtmek. Gözünü dört açıp çok çalışmak. Çabuk olmak.

Scrap : Dalaş. Şamata. Artık. Atmak. Kırpıntı. Parça. Dövüş. Kavga etmek.

Inch : 54 cm. Uzunluğu 2,54 cm olan ingiliz ölçü birimi, burgata, pus. Az miktar. Pus. Yavaş yavaş hareket ettirmek. Güçlükle yol açmak. İnç. İnçlik. Yavaş yavaş hareket etmek.

Clawing : Pençe atmak. Pençelemek. Pençe. Tırmalamak (kedi vb). El uzatmak. El atmak. Pençe vurmak. Cırmalamak (kedi vb).

Scrabbles : Kargacık burgacık yazmak. Aramak. Karalama. Çızıktırmak. Çiziktirmek. Tırmalanmak. Karalamak. Eşelemek. Acele ile yazmak.

 

Attend to : Dikkat etmek. İlgilenmek. Mukayyet olmak. Meşgul olmak. Bakmak.

Argue : -e alamet olmak. Münakaşa etmek. Savunmak. Kandırmak. Tartışmak. İtiraz etmek. İleri sürmek. İspatı olmak. Becelleşmek. Kanıtlamaya çalışmak.

Scuffling : Ayaklarını sürüme. Boğuşmak. Ayaklarını sürümek. Saç saça baş başa kavga etme. Boğuşma. Saç saça başbaşa kavga etmek.

Scramble synonyms : locomote, updraft, broken ground, be occupied in doing, travel, be at variance with, contention, go at it hammer and tongs, scrambles, quarreller, forwardness, quarrel, attacked, adulterating, argues, attack, contentions, give a try, endeavors, compete with, agonise, scrabbled, spar, agonizes, lacerates, get up against, competed, give a fight, altercate, lacerate, scuffles, brawls, romp.

Scramble zıt anlamlı kelimeler, Scramble kelime anlamı

Stay in place : Yerinde kalmak.

Order : Bir özdeği ya da dizgeyi oluşturan atomlar, moleküller gibi altkümelerin belli koşullar altında, doğa yasalarına uygun olarak birbirlerine göre dizilişlerine verilen genel ad. Usul. Emir. Ismarlamak. Sipariş vermek. Üzerinde taşıyanının adı yazılı olan. Bir sayının 10'un tümsayılı üstleri olarak büyüklük düzeyi. bir işlevin kaç kez türevinin alındığını gösteren sayı; bir türevli denklemin en yüksek türevli terimi. Kural. Türküm. Ada yazılı.

Scramble ingilizce tanımı, definition of Scramble

Scramble kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To scrabble. As, to scramble up wealth. To scramble over the rocks. As, to scramble up a cliff. To collect by scrambling. The act of scrambling, climbing on all fours, or clambering. To clamber with hands and knees.