Shrine türkçesi Shrine nedir

Shrine ile ilgili cümleler

English: There used to be a small shrine around here.
Turkish: Buralarda küçük bir tapınak vardı.

English: New Year shrine visit; which shrines are potent?
Turkish: Yeni yıl türbe ziyareti; hangi türbeler güçlüdür.

English: On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.
Turkish: Yeni Yıl Günü birçok Japon ibadet etmek için türbeye giderler.

English: The shrine was built two hundred years ago.
Turkish: Türbe iki yüz yıl önce inşa edildi.

English: Many people visited the shrine where the saint lay buried.
Turkish: Birçok insan, azizin gömüldüğü yerdeki türbeyi ziyaret etti.

Shrine ingilizcede ne demek, Shrine nerede nasıl kullanılır?

Shrined : Saklamış. Kutsallaştırılmış. Kutsal kabul edilmiş. Kutsal bir yere koyulmuş.

Shrines : Tapınak. Mihrap. Türbe. Mabet. Kutsal emanetlerın saklandığı yer.

Be enshrined in : Bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak.

Enshrine : Kutsal kabul etmek. Kutsal bir yere koymak. Kutsal olarak kabul etmek. Saklamak. Yüceltmek. Mabede koymak.

Enshrined : Kutsallaştırılmış. Kutsal. Kutsal bir yerde saklanan. Bir tapınağın içine veya bir tapınağın içinde imiş gibi yerleştirilmiş. Kutsal olarak kabul edilen. Kutsanmış.

 

Shrink away : Uzak durmak.

Enshrinements : Mukaddes tutma. Türbeye koyma. Bir azizin kabrine koyma. Kutsallaştırma. Bir tapınağa koyma işlemi. Kutsal eşya sandığına koyma. Tapınakta muhafaza etme.

Shrining : Saklama. Kutsal kabul etme. Kutsal bir yere koyma. Kutsallaştırma.

Inshrines : Kutsal bir yere koymak.

Shrink : Psikiyatrist. Kaçınmak. Küçülmek. Çekmek. Sinmek. Suyu çekilmek. Büzülme. Ufalmak. Büzülmek. Daraltmak.

İngilizce Shrine Türkçe anlamı, Shrine eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Shrine ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Sanctuary : İbadethane. Sığınak. Tapmak. Sığınma. Koruma alanı. Barınak. Melce. Harim.

Edifices : Mersus. Gösterişli yapı. Bina. Anıtsal önemde bina. Büyük ve gösterişli bina. Yapı. Büyük bina. Büyük. Büyük yapı.

Enshrine : Yüceltmek. Kutsal olarak kabul etmek. Mabede koymak. Kutsal kabul etmek. Kutsal bir yere koymak. Saklamak.

Fane : Kilise.

Altar : Antik yunan tiyatrosunda şenlikler başlamadan önce yunanlıların tanrılarına ve özellikle dionisos'a şarap sundukları, kurban kestikleri yer. Mezbaha. Tanrılara kan ya da canlı kurban sunulan yer, sunak. bk. kansal kurban, kurban. Tarih, tiyatro alanlarında kullanılır. Mimber. Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük gibi güzel koku veren nesneler yakılan, önünde dinsel törenler yapılan masa. Kurban taşı. Antik yunan tiyatrosunda, şenlikler başlamadan önce, tanrılara ve özellikle diyonizos'a şarap sunulan, kurban kesilen adak yeri. Kurban kesilen taş.

Tope : Alkolik olmak. Camgöz balığı. Ayyaş gibi içmek. Ayyaş olmak. Çok içmek. Camgöz.

 

Temple : Cımbar. Kumaşı tezgahta gergin tutan ağaç. İbadethane. Tanrıya tapınılan yapı. Enine açıcı. Şakak. Çımbar.

Mausolea : Anıt kabir. Anıt mezar. Mozole. Anıtkabir.

Tomb : Kabir. Gömüt. Sin. Lahit. Mozole. Mezar. Karayer. Ölüm.

Bldg : Building (bina). Bina. Yapı.

Shrine synonyms : stupa, house of prayer, house of worship, mihrab, enclose, sepulchers, inclose, mausoleum, tombs, temples, tombing, shut in, place of worship, mausoleums, sanctuaries, shrines, close in, the temple, edifice, tabernacle, fanes, sepulchre, sepulcher, chapel, tabernacles, chapels, sepulchres, house of god, starter, oracle, altars, delubrum.

Shrine ingilizce tanımı, definition of Shrine

Shrine kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A case, box, or receptacle, especially one in which are deposited sacred relics, as the bones of a saint. To place reverently, as in a shrine. Short for , a secret order professedly originated by one Kalif Alu, a son-in-law of Mohammed, at Mecca, in the year of the Hegira 25 (about 646 a. d.) In the modern order, established in the United States in 1872, only Knights Templars or thirty-second degree Masons are eligible for admission, though the order itself is not Masonic. To enshrine.