Waf türkçesi Waf nedir

  • Hava kuvvetleri'nde bulunan kadınlardan olan kişi.

Waf ile ilgili cümleler

English: I really need to eat some waffles, stat!
Turkish: Gerçekten biraz gözleme yemeliyim, derhal!

English: Yesterday morning I ate a waffle!
Turkish: Dün sabah bir gözleme yedim!

English: The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly.
Turkish: Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.

English: We made waffles.
Turkish: Gevezelik yaptık.

Waf ingilizcede ne demek, Waf nerede nasıl kullanılır?

Wafer : Silikon devre levhası. Mühür etiketi. Etiketle mühürlemek. Yonga plakası. Mayasız ekmek. İnce bisküvi. Yufka. Dondurma külahı. İlaç kapsülü.

Wafer thin : İncecik. İpince. Tutarsız.

Wafered : Mühürlenen. Etiketle yapıştırılan.

Wafers : Dondurma külahı. Mektup kapatma etiketi. Aşai rabbani ayini ekmeği. Kağıt helva. Gofret. İlaç kapsülü. Silikon devre levhası.

Waferthin : Çok ince. Zar gibi ince. İpince. İncecik.

Waffler : Baştan savma bir şekilde konuşan veya yazan kimse. Cevap vermekten kaçar bir şekilde konuşan veya yazan kimse veya.

Waff : Çırpınmak. Sallamak. (iskoçça kullanım) dalgalanmak. Dalgalandırmak. Sallanmak. Çırpmak.

Waffle iron : Gofre ızgarası. Gözleme ızgarası. Pide ızgarası.

Waffly : Belirsiz veya mantıksız bir şekilde (konuşma veya yazmada). Baştan savma bir şekilde. Cevap vermekten kaçar bir şekilde.

 

Wafery : Etiketle mühürleme ile ilgili.

İngilizce Waf Türkçe anlamı, Waf eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Waf ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Conflict : Olay dizisinin gelişmesinde basamakları ortaya çıkaran kişiler arasındaki iç ve dış çatışmalar. bir oyun kişisinin kendi içindeki bunalımı. Çekişmek. Tutmamak. Zıtlık. Anlaşmazlığa düşmek. Çekişme. Oyun kişileri arasındaki çatışma. iç çatışma: tinsel olan çatışma. bir kişinin kendi kendiyle olan çatışması. dış çatışma: hareketlerle ve sözlerle olan çatışma. karşıt güçlerin ve duyguların çarpışması. Uyuşmazlık. Çatışmak. Uyuşmamak.

War of nerves : Sinir savaşı. Sinir harbi.

Stepping stone : Vasıta. Atlama tahtası. Üzerine basılarak karşıya geçilen taş. Atlama taşı. Sıçrama tahtası.

Fast track : Hızlı yol. Hızlı tren yolu. Hızlı yarış yolu.

Psychological warfare : Sinir harbi. Psikolojik savaş. Psikolojik harp. Ruhsal savaş.

Voice : Sözcü. Düşünce. Ötümlüleştirmek. İfade etmek. Dile getirmek. Anlatmak. Fikir. Bilgisayar, gramer, tiyatro alanlarında kullanılır. Çatı. Söylemek.

Fight : Kavga. Kapışmak. Uğraşmak. Dövüş. ...ile savaşmak. -e karşı savaşım vermek. Savaşmak. Savunmak. Kavgacılık ruhu. Çarpışmak.

Warfare : Savaşım. Mücadele. Savaş durumu. Harp. Savaş. Savaşma. Savaş hali.

Tool : Aletle işlemek. Bir toplumun üyesi olan bireyin, amacını gerçekleştirmek için kullandığı doğal ya da yapay nesne. bk. halk sanatı, sanat. krş. kültür, halk kültürü. Aletle şekillendirmek. Araba kullanmak. Bir işin yapılmasında, bir makinenin, bir motorun sökülmesi, takılması, ayarı ya da işletilmesinde kullanılan aletlerden her biri. Maşa. Bilgi üretmek üzere seçilen yordamların öngördüğü işlemleri yerine getirmeye yarayan kullanak ya da olanak. Arabada gitmek. Araç. Pusat.

 

Road : Şose. Yol. Cadde. Uyulan sistem. Dış liman. Uyulan tarz. Maden geçidi. Demirleme yeri. İnsanların, bir yerden başka bir yere gitmek üzere üzerinden ya da içinden geçtikleri, yerleşim yerlerinin gelişme doğrultusunu yakından etkileyen ve düzentasarlarda önemli bir öge oluşturan yerler. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği yer.

Waf synonyms : information warfare, armed combat, iw, biological attack, international jihad, hot war, bw, bioattack, limited war, open sesame, biologic attack, jihad, wings, chemical operations, world war, civil war, escape, salvation, aggression, effectuation, combat, expedient, instrument, biological warfare, desperate measure, battle, action, jehad, agency, chemical warfare, military action, tooth, means.

Waf zıt anlamlı kelimeler, Waf kelime anlamı

Cold war : Soğuk savaş. İkinci dünya savaşı sonrasında sovyetler birliği ve doğu müttefikleriyle birleşik devletler ve batı müttefikleri arasında çıkan siyasi ve ekonomik çekişme.

Peace : Savaş içinde olmayan bir ülkenin durumu. savaştan sonra dev letler arasındaki ilişkilerin yeniden kurulması. Sulh. Ağız tadı. Rahat. Sükunet. Erinç. Sessizlik. Sükun. Asayiş.