Winning türkçesi Winning nedir

Winning ile ilgili cümleler

English: Ali scored the winning goal.
Turkish: Ali galibiyet golünü attı.

English: After winning the Nobel prize, she remained as modest as ever.
Turkish: Nobel ödülünü kazandıktan sonra her zamanki kadar mütevazı kaldı.

English: Ali must be very happy after winning the race.
Turkish: Ali yarışı kazandıktan sonra çok mutlu olmalı.

English: After winning all the matches, he got the title of champion.
Turkish: Tüm maçları kazandıktan sonra şampiyon unvanını aldı.

English: Ali was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
Turkish: Ali Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.

Winning ingilizcede ne demek, Winning nerede nasıl kullanılır?

Winning a prize : Ödül kazanmak. Zafer elde etmek ve ödül almak.

Winning acclaim : İltifat aldı. Övüldü. Alkış aldı. Övgü aldı. Övgü kazandı. Pozitif tepki aldı.

Winning horse : Ganyan.

Winning number : Kazanan kart numarası. Bir çekilişin kazanan numarası. Bir piyangoda çekilen numara. Kazanan numara.

Winning over : Kendi tarafına çekmek. Desteğini almak. Yenmek. Dostluğunu kazanmak.

Breadwinning : Ekmek parası kazanma. Evin direği. Aile bütçesine katkıda bulunma. Eve ekmek parası getiren. Finansal olarak destekleme işi (genellikle bir aileyi). Eve ekmek getiren. Eve ekmek parası getirme. Ekmek getiren.

 

Winning side : Muzaffer taraf. Kazanan taraf.

Winningly : Sevimli bir biçimde. Kazanmış gibi. Muzaffer bir şekilde. Hoşnut bir şekilde. Galip gelerek. Galip bir şekilde. Kazanmışçasına. Sevimli bir şekilde. Kazanan bir şekilde.

Winning smile : Büyük gülümseme. Galibiyet gülümsemesi.

Winnings : Kazanılan para. Kazanç. Kazanç (para olarak). Kumarda kazanılan para.

İngilizce Winning Türkçe anlamı, Winning eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Winning ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Affinitative : Cazibeli. Birleşme eğilimi gösteren. Güçlü çekimi olan. Yakın ilişki.

Allures : [#çekme Çekmek]. Cezbetmek. Baştan çıkarmak. Aklını başından almak. Ayartmak. Çekme. Albeni. Aklını başından almak (argo terim). Büyülemek.

Victorious : Utkulu. Başarılı. Zafer kazanmış. Muzafferane. Galip. Galip gelen. Muzaffer.

Bonnie : Güzel. Harika. Bir kadın adı. Muhteşem. Kadın ismi. İllinois eyaletinde yerleşim yeri. Göze hoş görünen. Şenlik ateşi. Sağlıklı.

Appealing : Güzel. Sevimli. Yakaran. Duygulandırıcı. Hitap eden. İsteme. Tatlı. Dokunaklı. Cazibeli.

Successful : Parlak. Muvaffak. Başarıya ulaşan şey. Başarılı.

Attractive : Göz alıcı. Güzel. İlginç. Hoş. Alımlı çalımlı. Alımlı. Sempatik. İlgi çekici. Tanecikleri birbirine yaklaştıran kuvvete ilişkin.

Attractants : Çeken. Çeken madde. Çekici (madde). Atraktant.

Breakdown lorry : Arıza kamyonu. Kurtarıcı. Çekici araç. Tamir kamyonu. Onarım aracı. Araçları bozuldukları yerde onarma amacıyla, onarım takımlarıyla donatılmış taşıt.

 

Attractor : Cazibe merkezi.

Winning synonyms : attractant, bewitching, arrestive, success, alluring, attracting, allure, allured, adorable.

Winning zıt anlamlı kelimeler, Winning kelime anlamı

Unsuccessful : Faydasız. Akim. Beceriksiz. Semeresiz. Başarısız. Şanssız. Muvaffakiyetsiz.

Unattractive : İtici. Cazibesiz. Alımsız. Tipsiz. Çirkin. Çekici olmayan. Albenisiz. Güzel olmayan. Sevimsiz. Cazibeli olmayan.

Winning ingilizce tanımı, definition of Winning

Winning kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act of obtaining something, as in a contest or by competition. Adapted to gain favor. Attracting. Charming. As, a winning address.