Yıkama nedir, Yıkama ne demek

  • Yıkamak işi
  • Film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal maddelerin akıtılması için arı suyla yapılmış olan temizleme.
  • Bir eriticideki bir veya birkaç çözünür birleşeni ayırmak amacıyla, eriticiyi, toz durumuna getirilmiş bir maddenin içinden yavaş yavaş geçirme.

"Yıkama" ile ilgili cümleler

  • "Başını soğuk suyla yıkamaya başlamışlar." - F. R. Atay

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

İşlemenin çeşitli aşamalarında, film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal özdeklerin akıtılması için arı suyla yapılmış olan temizleme.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Beton deri yıkama çukuru. (*Bor -Niğde)

Bilimsel terim anlamı:

Bir işlem sonucu, metal yüzeyleri su ile arıma.

sinema: Duyarkattaki gizli görüntüyü oluşturmak üzere ışıktan etkilenmiş bölümleri kimyasal işlemden geçirme.

fotoğrafçılık: Gizli görüntüyü açık ve kalıcı görüntü durumuna getirmek için yapılmış olan işlemler dizisi.

İngilizce'de Yıkama ne demek? Yıkama ingilizcesi nedir?:

washing, washing), rinse, rinsing, development, developing

Fransızca'da Yıkama ne demek?:

lavage, lotion, lessivage

Yıkama kısaca anlamı, tanımı:

Yıkama yağlama : Genellikle benzin istasyonlarında bulunan, otomobillerin yağ kontrollerini ve temizliğini yapan servis.

 

Merkezi yıkama : Merkeze bağlı veya bir merkezden yönetilen temizlik sistemi.

Ölü yıkama : Dinî kurallara göre, ölüyü kefenlemeden önce yıkama işi, gasil.

Yıkamak : Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek. Çözünmeyen bir çökeltiden ayrılması istenen suda çözünür maddeleri, yıkama yoluyla temizlemek.

Beyin yıkamak : İnsanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönde düşünür ve davranır duruma getirmek amacıyla çeşitli yollarla etkilemek.

Bezini yıkamak : Bebeklerin altına bağlanan bezi temizlemek. çok emek sarf etmek.

El yıkamak : İlgisini kesmek.

Eritici : Bir başka maddeyi eriten, çözündüren cisim.

Birleşen : Birbirini kesen, bir noktada kesişen (doğru, yay).

Ayırmak : İki veya daha çok kimse arasındaki anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak. Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak. Bir yeri bir engelle bölmek. Seçmek. Bölmek. Birbirinden uzaklaştırmak. Nitelik değişikliğini anlamak, fark etmek. Bir şey veya yeri, bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, tahsis etmek. Farklı davranmak, fark gözetmek.

Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon.

Getiri : Kazanç. Faiz. Yarar.

Madde : Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. Molekül. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Para, mal vb. ile ilgili şey. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Duyularla algılanabilen nesne. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. Bir cismi oluşturan öge, öz.

 

Geçirme : Geçirmek işi.

Yıkama borusu : Bas ya da yıkama deposu ile helâtaşını birleştiren, yıkama suyunu helâtaşına ileten boru.

Yıkama deposu : Helâtaşının yıkanmasında kullanılan su haznesi.

Yıkama kayıpları : Otun kurutulması sırasında yağmurla ıslanmaları durumunda şeker ve proteinler gibi eriyebilir besin maddelerinin bitkiden ayrılması, yağmurun hücre içindeki bitki enzimlerinin etkinliğini uzatarak besin maddelerinde meydana gelen kayıplar ve mineral maddeler içinde en çok sodyum, potasyum ve fosforun kayba uğradığı, ayrıca ıslanmış yemlerde mantarların gelişmesine bağlı olarak küflenme oluşmasıyla meydana gelen kayıplar.

Yıkama ve özütleme : Çözünebilen bileşenleri, çözünmeyen maddelerden yıkama veya özütleme işlemi ile ayırma.

Yıkama yağı : orta yağ (kimya)

Yıkamaç : Fotokopi makinelerinde veya fotoğraf basımı işinde kullanılan yıkama aleti. fotoğraf, sinema: Duyarkat üzerinde oluşan gizli görüntünün ortaya çıkmasını sağlayan kimyasal özdek.

Yıkama ile ilgili Cümleler

  • Onun bulaşıkları yıkamasına yardım ettim.
  • Bulaşıkları yıkamak için Tom'un sırası.
  • Neden Tom'un arabayı yıkamana yardım etmesini istemiyorsun?
  • Beyin yıkama işe yarar.
  • Ali bulaşıkları yıkamayı bitirdi.
  • Yıkamayı bitirdim.
  • Yıkama benim işim.
  • Ali annesinin pencereleri yıkamasına yardım ediyor.
  • Bana söylenmedikçe asla bulaşıkları yıkamam.

Diğer dillerde Yıkama anlamı nedir?

İngilizce'de Yıkama ne demek? : n. lustration, wash, washing, washing up

Fransızca'da Yıkama : lavage [le], lavement [le], développement [le], lessivage [le]

Almanca'da Yıkama : n. Auswaschung, Baden, Entwicklung, Spülung, Wäsche, Wäscherei, Waschung

Rusça'da Yıkama : n. стирка (F), мойка (F), мытье (N), купание (N), обмывание (N), омывание (N), промывка (F), промывание (N), вымывание (N)