Kaygı nedir, Kaygı ne demek

"Kaygı" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket" - O. V. Kanık

Sosyoloji'deki anlamı:

Bireylerin, toplumsal kümelerin herhangi bir güçlü istek ya da güdülerinin gerçekleşememesi olasılığı karşısında duydukları tedirginlik.

Bilimsel terim anlamı:

Güçlü bir istek ya da dürtünün amacına ulaşamayacak gibi gözüktüğü durumlarda beliren tedirgin edici bir duygu.

İngilizce'de Kaygı ne demek? Kaygı ingilizcesi nedir?:

anxiety

Fransızca'da Kaygı ne demek?:

conception

Kaygı hakkında bilgiler

[Bakınız: fobi]

Kaygı ile ilgili Cümleler

  • Birkaç kişi kaygısız.
  • Ali mutlu ve kaygısızdı.
  • O kaygılı.
  • Kaygılanmak için hiç bir neden yok.
  • Bu, başka her şeyden daha fazla, insanların özgürce ve mertçe yaşamasını engelleyen mülk ile ilgili kaygıdır.
  • Kaygılı görünüyorsun.
  • Onun iddialı tavrını oldukça kaygılı buldum.
  • Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
  • Çocuklar, sabırsız ve kaygılılar.
  • Kaygılanmalı mıyız?

Kaygı anlamı, tanımı:

Kaygı çekmek : Üzüntü, tasa duymak.

Kaygı vermek : Endişelendirmek.

Ekmek kaygısı : Geçim sağlama çabası.

 

Kaygılanma : Kaygılanmak işi.

Kaygılanmak : Kaygı duymak, üzülmek.

Kaygılı : Kaygısı olan, üzüntülü.

Kaygın : Gebe deve.

Kaygısız : Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz.

Kaygısızca : (kaygısı'zca) Kaygısız, aldırmaz bir biçimde. Kaygısız, aldırmaz.

Kaygısızlık : Kaygısız olma durumu. Kaygısızca davranış.

Al malın iyisini çekme kaygısını : "malın iyisini alan, onu tasasız kullanır" anlamında kullanılan bir söz.

Can kaygısına düşmek : Her şeyden vazgeçip sadece kendi hayatını koruma veya kurtarma çabasında olmak.

Düğün olur iki kişiye kaygısı düşer deli komşuya : "akılsız kişi, başkalarının eğlence programlarında bir aksama olmasın diye çabalar" anlamında kullanılan bir söz.

Keçiye can kaygısı kasaba et kaygısı : Başkasının büyük zararı karşısında kendi küçük yararını düşünenler için sitem olarak söylenen bir söz.

Üzüntü : Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür.

Endişe : Kuşku. Düşünce. Tasa, kaygı. Korku.

Düşünce : Niyet, tasarı. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. İlke, yönetici sav. Tasa, kaygı, sıkıntı.

Genel : Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan.

Olacak : Olması, yapılması uygun olan. Olma, gerçekleşme olasılığı bulunan şey. Olmasının önüne geçilemeyen durum.

 

Ortay : Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi). Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi).

Bilinmeyen : Değeri belli olmayan, bilinmedik (nicelik), bilinmez, meçhul.

Fobi : Belirli nesneler veya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku, yılgı.

Tasa : Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici duygu. Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam.

Kaygı boşalımı : (Ruhsal çözümleme) Bilinçaltı gerginlikleri, günlük yaşantılar yoluyla dışarı atma.

Kaygı denkleşimi : (Ruhsal çözümleme) Bilinçli düzeydeki korku ve bunalımların, çarpıntı, nefes darlığı gibi örgensel belirtilere dönüşmesi.

Kaygı dönüşümcesi : Belirgin görüntüsü kaygı olan dönüşümce.

Kaygı sinircesi : Belirli nedenler söz konusu olmadan kaygı ve korku ile varlığını ortaya koyan sinirce türü.

Kaygıca :

Kaygıla kaygıla : Belini bükerek, öne eğilerek (yürümek için).

Kaygılandırma : Kaygılandırmak işi.

Kaygılandırmak : Kaygılanmasına sebep olmak.

Kaygılanış : Kaygılanma işi.

Kaygılı yansıtımca : Usyarılımın yansıtımcalı türü.

Diğer dillerde Kaygı anlamı nedir?

İngilizce'de Kaygı ne demek? : n. worry, anxiety, care, fear, apprehension, discomposure, disquiet, disquietude, inquietude, perturbation, preoccupation, solicitude, fears

Fransızca'da Kaygı : souci [le], inquiétude [la], préoccupation [la], anxiété [la], crainte [la], embarras [le], tracas [le], tristesse [la]

Almanca'da Kaygı : n. Bedenklichkeit, Besorgnis, Beunruhigung, Zweifel

Rusça'da Kaygı : n. забота (F), печаль (F)