Tat nedir, Tat ne demek

Tat; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de özel olarak kullanılır.

  • Canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum.
  • Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap veya İranlılar.
  • Dilsiz.
  • Hoşa giden durum, lezzet, zevk
  • Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı.
  • Tatlılık.

"Tat" ile ilgili cümleler

  • "Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı, hiçbir gece uykusunda bulunmaz." - Ş. Rado

Yerel Türkçe anlamı:

Üreme organı büyük kimse.

Yabancı

Az konuşan.

Deli.

1.Ayağın altı, taban 2.El ayası. 3.Çorabın altı, tabanı.

Düzgün kesilmemiş (şey için).

Dilsiz.

Kekeme, dilsiz

Çam ağacının büyük dalı.

Yassı.

Deneyimi olmayan kimse.

1.Köknar ve ladin dalı. 2.İnce kesilmiş ağaç. 3.Kasımpatı.

Tanrı.

1.Dilsiz. 2.Kekeme. 3.Çirkin, sevimsiz. 4.Kaba (kimse için). 5.Sıra, saygı gözetmeyen, şaşkın, aptal.

Yufka ekmeğini tandıra yapıştırmakta kullanılan ot yastığın içine konulduğu ince ağaç dallarından örülmüş, kıyışız ve düz, sepet altı biçiminde bir araç.

Ters (kimse).

Acem, Şii

Çorabın ayak bileğinden aşağı bölümü.

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

 

İran kaynaklı sözlü geleneği koruyan öykülere verilen ad.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Hayvanların yedikleri yemlerden aldıkları haz duyusu.

Diğer sözlük anlamları:

Yabancı, ecnebi, özel olarak Acem.

Bilimsel terim anlamı:

Dildeki tat tomurcuklarını uyarmaya yetecek güçte olan tat uyaranları.

İngilizce'de Tat ne demek? Tat ingilizcesi nedir?:

taste

Fransızca'da Tat ne demek?:

saveur

Osmanlıca Tat ne demek? Tat Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

zaika

Tat hakkında bilgiler

Tat alma, beş duyudan biridir. İnsanda tat alma, dile temas eden nesnelerdeki kimyasal maddelerin kemoreseptörler tarafından algılanması sonucu oluşur. Bilimsel anlamda dilin tat alma sistemi ile algıladığı beş temel (ana) tat vardır: tatlı, ekşi, tuzlu, bitter (buruk/acımtırak) ve umami. Bunlara ilaveten biber vb. yiyeceklerin oluşturduğu yanma hissi "acı" olarak tanımlanır ve gündelik kullanımda sıklıkla temel tatlara dahil edilir. Temel tatlar haricinde yağlı, metalik gibi çok çeşitli tat sınıfları mevcuttur.

Aralarında insanın da bulunduğu kara omurgalılarında tat alma, dilde bulunan ve tat tomurcuğu adı verilen organ tarafından gerçekleştirilir. Balıklarda tat tomurcuğu dudaklarda, yüzgeçlerde ve bazı türlerde kuyrukta bulunur. Kimyasalları algılayan reseptör hücrelerin yaklaşık 50-150'si bir tat tomurcuğunu meydana getirir. Tat tomurcukları dil yüzeyinde gömülü durumdadır ve ağızdaki kimyasallar tat tomurcuğuna tat gözenekleri vasıtasıyla erişir.

Tatlılık, dile temas eden nesnelerde şeker ve bazı diğer maddelerin bulunması sonucu ortaya çıkar. Şekerlemeler, baklava gibi tatlılar ve elma, muz gibi meyveler, ağırlıklı olarak tatlı olan gıdalara örnek verilebilir.

 

Tuzluluk, nesnelerde başlıca olarak sodyum iyonları bulunması sonucu ortaya çıkar. Bazı diğer alkali metaller de tuzlu tat verirler.

Tat ile ilgili Cümleler

  • Eğer hastaysan, bal acı tat verir.
  • Bu kolanın gazı kaçmış ve iyi tat vermiyor.
  • İşte, tat bunu!
  • Lezzetli görünümlü yiyecek zorunlu olarak iyi tat vermez.

Tat anlamı, tanımı:

Tat almak : Bir şeyden hoşlanmak, zevk almak. tadı algılamak.

Tat kazanmak : Belli bir tada kavuşmak, olgunlaşmak, tatlanmak. hoşa gidecek, zevk alınacak duruma gelmek.

Tat vermek : Hoşa giden bir duruma sebep olmak. bıktırmak. acı, tatlı, ekşi vb. bir tat kazandırmak.

Tadı damağında kalmak : Yenen bir şeyin tadını unutamamak. hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak.

Tadı gelmek : Tat kazanmak.

Tadı kaçmak : Bir şey hoşa gidecek yönlerini yitirmek. tatsız bir duruma gelmek, tadını yitirmek.

Tadı tuzu kalmamak : Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak. yemek, lezzeti gitmek, tatsızlaşmak.

Tadı tuzu yok : Zevksiz, yavan.

Tadına bakmak : Ağzına alıp tadını denemek, test etmek. başından geçmiş olmak.

Tadına doyum olmamak : Herhangi bir şey çok beğenilmek. bir şeyin tadı çok beğenilmek.

Tadına varmak : Bir şeydeki ince güzelliği kavramak.

Tadında bırakmak : Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmamak. aşırılığa kaçmamak.

Tadından yenmemek : Çok tatlı, çok hoşa gider olmak.

Tadını almak : Bir şeyin güzelliğini bilir olmak, zevkine varmak. bir şeyin ne tatta olduğunu anlamak.

Tadını bulmak : Tadı yerine gelmek.

Tadını çıkarmak : Bir şeyin güzelliğinden veya sağladığı imkânlardan yeterince yararlanmak.

Tadını kaçırmak : Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmak.

Tadını tuzunu bulmak : Kıvamına gelmek, beklenen ölçülere ulaşmak.

Tat alma duyusu : Ağza konulan nesnelerin tadını anlamaya yarayan duyu, tat duyusu.

Tat alma organı : Dil.

Tatbilir : Malzemesinden pişiriliş veya yapılış yöntemine kadar özenle hazırlanmış yiyecek veya içecekten anlayan (kimse), gurme. Yiyecek ve içecek konusunda uzmanlık ölçüsünde bilgisi bulunan, tadına bakan ve lezzetini değerlendiren (kimse), gurme.

Tat duyusu : Tat alma duyusu.

Ağız tadı : Ailede veya toplumda dirlik düzenlik, iyi geçinme, rahatlık, kemaliafiyet.

Damak tadı : Yiyeceklerden alınan lezzet.

Kabak tadı : Beğenilmeyen, bıkkınlık veren durum.

Tatlılık : Sevimlilik, hoşluk, şirinlik. Tatlı olma durumu.

Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır.

Lezzet : Ağız yoluyla alınan tat. Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz.

Zevk : Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni. Eğlence. Tat, lezzet. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz.

Dilsiz : Konuşma engelli, konuşamayan, ahraz. Ses çıkarmayan, sessiz olan (kimse).

Tat alma cisimciği : Dil üzerinde bulunan, deri içine gömülü ve ikincil duygu gözelerinden yapılmış olan tomurcuklar.

Tat deliği : Tat tomurcuğunu epitelin serbest yüzeyine bağlayan açıklık.

Tat dili : Yiyecek ve içecek şeylerin tadına birer anlam vererek kurulan işaret dili.

Tat duyuşu : Ağıza konulan nesnelerin dil üzerindeki sinir uçları ve koklama duygusuyle birlikte tadını anlamaya yarayan duyu.

Tat imleri : Tatma duygusuyle ilgili imler.

Tat kılı : Tat tomurcuklarındaki hücrelerin tat deliğinden dışarı uzanan mikrovillusları.

Tat organı : Tat papillalarında bulunan, tat tomurcukları ve porus gustaturyus'u kapsayan oluşum, organum gustus.

Tat sanrısı : Tat duyusuyle var olmayan düzgülü dışı tatlar alma.

Tat tomurcuğu : Dil üzerinde bulunan ve çeşitli papillalara yerleşmiş olan, çeşitli hücreler kapsayan, ikincil duygu hücrelerinin tat duygusunu aldığı mukoza içindeki özel yapılar. Tat papillalarında bulunan, çok katlı epitel içerisinde açık renkli olarak gözlenen elipsoit biçimdeki lezzet tomurcukları, gemma gustatori.

Tat tomurcukları : Ağız boşluğunda tat duyumlarını algılamaya yarayan ve kimyasal süreçlerle uyarılarak tatlı, acı, ekşi, tuzlu gibi tat bileşiklerini ayırt eden küçük duyu özekleri.

Diğer dillerde Tat anlamı nedir?

İngilizce'de Tat ne demek? : n. crude knit, shabby fabric

v. make lace; entangle, confuse (British Slang)

n. action, act, deed, feat; crime, illegal act

Fransızca'da Tat : goût [le], saveur [la]

Almanca'da Tat : n. Geschmack, Gout, Würze - tadı çıkarılabilir

Rusça'da Tat : n. вкус (M), привкус (M), сладость (F), удовольствие (N), сироп (M)